KUR'AN A DAVET

 

 

 

AMACIMIZ HURAFEDEN, BATILDAN ARINMIŞ BİR İSLAM YAŞAMAKTIR. ONUN İÇİNDE REHBERİMİZ,  ALLAH IN KORUMASI ALTINDA Kİ, YALNIZ KUR'AN DIR.

YAZILARIMIN OLDUĞU DİĞER SİTELERİM.

 

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Takvim

 
Gerekli Linkler

 
İÇİMİZE SOKULAN HURAFELERİN ANA KAYNAĞINA, DİKKAT ÇEKİCİ ÖRNEKLER.
Değerli din kardeşlerim. Yazdığım yazılarımda, bizlere dinin emri diye sunulan bazı konuların, Kur’an da yani İslam dininde olmadığını, yine Kur’an ayetlerini örnek vererek, elimden geldiğince açıklamaya, izah etmeye çalışıyorum. 
 
Örneğin İslam toplumunda başörtüsü öyle kangren olmuştur ki toplum içinde, bazı kardeşlerime göre olmazsa olmazdır İslam dini için. Tabi sorulduğunda, açık bir kanıt her ne hikmetse Kur’an dan değil, yüzlerce yıl öncesinden günümüze rivayet yoluyla ulaşan fıkıh kitaplarından yada Yahudi ve Hristiyanların tahrif olmuş kitaplarından örnek verilir. Başörtüsü konusunu bu yazımda konuşmak istemiyorum ama bunlarla bağlantılı bir yazı yazmak istiyorum.
 
Ben yazılarımda başörtüsünün Allah emri olmadığını söylerken, dayanağım elbette Kur’an dı. Kur’an dan delil gösterilmeye çalışılan Nur suresi 31. ayette, bir kelimeye HIMAR sözcüğüne yüklenen bir anlam ile başörtüsüne delil aranmaktadır. Bu ayette geçen HIMAR sözcüğünün genel anlamı örtü olmasına rağmen, burada başörtüsü anlamındadır denerek, ayete verilen hüküm göğüs açıklığının örtülmesi olmasına rağmen, bu ayette aslında AÇIK DEĞİL, DOLAYLI OLARAK başında örtülmesi emrediliyor denmektedir.
 
Bu konu ile ilgili, sitelerde yazdığım bir yazı üzerine, Sayın Sami Hocaoğlu ile başörtüsü konusunda yaptığım bir tartışmada, bana şöyle bir cevap vermişti, aynen aktarıyorum yazısından alıntı olarak.
 
"Nur 31. ayetin başörtüsünü emreden cümlesi, aslında neyi emretmektedir? Açık ve net olarak şunu: Cahiliye döneminde bir aksesuar olarak başın üzerinden sırta atılan örtüyü, bütün bir boynu ve gerdanı da kapatacak şekilde mazbutça örtmeyi." 
 
Sayın Hocaoğlu, nede güzel açık ve net olarak anlamış. Bakın cahiliye devrinde ASKSESUAR,GELENEK,TÖRE olarak kullandığını, kendisi nede güzel söylüyor. İşte bunu aslında Rabbimiz ona itiraf ettiriyor ama ne yazık ki anlayan anlıyor, anlamayana sözüm yok. Biraz düşünebilen, madem daha önce aksesuar ise, şimdi neden o taktığınız aksesuarı, artık benim emrim olarak kesinlikle takacaksın demiyor da, o örtünüzle göğüslerinizi örtün diyor Allah? 
 
Diyelim Sayın Hocaoğlunun dediği gibi ayet. Peki, o günün cariyelerinin, gelenekleri gereeği Müslüman bile olsalar, başlarını örtmeleri yasaktı. Cariye, hür kadın ayrımı belli olsun diye. Acaba bu ayet nazil olduktan sonra, cariyeler de başlarını örtmeye başladılar mı? Elbette hayır, çünkü peygamberimiz bu ayetten, Müslüman kadınlar başlarını örtmelidir diye anlamamıştı. Anlamış olsaydı cariye, hür ayrımı yapılmadan, iman eden tüm kadınlar başlarını örterdi.
 
Ayrıca Sayın Hocaoğlunun, çok açık anladığı belli ki, bütün bir boynu ve gerdanı da kapatacak şekilde mazbutça örtmeyi emrediyor diyebiliyor. Hâlbuki ayette böyle bir açıklama asla yok. Sanki Allah detaylı açıklamasını unutmuşçasına.(Hâşâ) Kendi sözleriyle, kendi düşüncelerinin yanlışını ortaya çıkaran zihniyet, ayeti açıklarken burada verilen emir, göğsün açıklığının örtülmesidir, ama aslında baş zaten kapalıydı o devirde, diye savundukları tezi bile kendileri çürütüyorlar.
 
Allah kadınların, saçlarını örtmesini emretseydi, bunu dolaylı değil açıkça söylerdi. Çünkü biz her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle, açıkça verdik ki anlayasınız diyordu Rabbimiz. Şimdide gelelim, daha önce gelmiş kutsal kitaplardan İncil e bir göz atalım. Tabi tahrif olmuş, değişmiş, adına İncil dedikleri kitaplardan bahsediyorum onuda belirtmek zorundayım. Acaba orada başörtüsü konusunda ne yazıyor. 
 
İncil den alıntıdır; (Pavlusun mektupları)
1.Korintliler 11:
5 Ama başı açık dua ya da peygamberlik eden her kadın, başını küçük düşürür. Böylesinin, başı tıraş edilmiş bir kadından farkı yoktur.
6 KADIN BAŞINI AÇARSA, SAÇINI KESTİRSİN. AMA KADININ SAÇINI KESTİRMESİ YA DA TIRAŞ ETMESİ AYIPSA, BAŞINI ÖRTSÜN.
7 ERKEK BAŞINI ÖRTMEMELİ; O, TANRI'NIN BENZERİ VE YÜCELİĞİDİR. KADIN DA ERKEĞİN YÜCELİĞİDİR.
8 Çünkü erkek kadından değil, kadın erkekten yaratıldı.
9 Erkek kadın için değil, kadın erkek için yaratıldı.
10 Bu nedenle ve melekler uğruna kadının başı üzerinde yetkisi olmalıdır.
11 Ne var ki, Rab'de ne kadın erkekten ne de erkek kadından bağımsızdır.
12 Çünkü kadın erkekten yaratıldığı gibi, erkek de kadından doğar. Ama her şey Tanrı'dandır.
13 Siz kendiniz karar verin: Kadının açık başla Tanrı'ya dua etmesi uygun mu?
14 Doğanın kendisi bile size erkeğin uzun saçlı olmasının kendisini küçük düşürdüğünü, kadının uzun saçlı olmasının ise kendisini yücelttiğini öğretmiyor mu? Çünkü saç kadına örtü olarak verilmiştir.
 
Yukarıda yazdıklarım İncil den alıntıdır, lütfen iyi okuyunuz ve bazı şeyleri iyi düşününüz. Şuan ellerinde bulunan İNCİL, çok net ve açık ne güzel yazıyor. Peki, neden Kur’an asla bu konudan hiç bahsetmiyor, bunu soruyor muyuz kendimize? Bana kalırsa sormaktan korkuyoruz. Çünkü farkında olmadan Kur’an a değil, tahrif edilmiş İncil e Tevrat a iman ediyoruz da farkında bile değiliz. Tıpkı rivayetlerin, inancımızda asli unsur yapıldığüı gibi.
 
Allah sizleri, Kur’an dan hesaba çekeceğim dediği halde, hala bizler Kur’an dan delil bulamadığımızda, başka kitaplardan delil arama yarışına giriyoruz. Hani bizler Kur’an dan sorumlu tutulacaktık. Hani yalnız Kur’an ın ipine sarılın emri almıştık Rabbimizden. Hani sakın hakka batıl karıştırmayın, emin olmadığınız bilgilerin ardına düşmeyin diyordu Rabbimiz. Bu ayetleri görmezden mi geliyoruz, yoksa iman etmiyor muyuz?Bakın başörtüsü konusunda sorduğum bir soruya, Diyanet İşleri başkanlığı, nasıl bir cevap verdi geçmiş yıllarda. Hiç yorum yapmadan yazmak istiyorum. Diyanetin başörtüsü konusunda yazıma verdiği cevaptan alıntıdır:
 
"İslâm dini tesettüre böyle önem vermekle birlikte, örtünmenin şekli konusunda ayrıntıya girmemiş, BUNU ÖRF VE ÂDETE BIRAKMIŞTIR. Böylece HER ÇAĞDA VE HER BÖLGEDE BU EMRİN YERİNE GETİRİLMESİNE İMKÂN VERİLMİŞTİR. Sonuç olarak tesettür evrensel, sürekli bir hüküm; ÖRTÜNMENİN ŞEKLİ İSE YERELDİR.
 
İslam'ın bütün emir ve yasaklarına uyulması, her Müslüman dan beklenir. Ancak inkâr edilmeksizin bunlardan bir veya birkaçına riayet edilmemesi kişiyi dinden çıkarmadığı gibi, diğer dinî görevlerini yerine getirmesine engel teşkil etmez. Örtünme emri de bu çerçevede değerlendirilmelidir."
 
Şimdide gelelim, daha önce yazdığım ve Kur’an da asla geçmeyen, kadının regli halinde, yani ay halinde ibadet edemez diyerek, bizlere Allah emri olduğunu öğrettikleri bilginin, aslında nereden geldiğine.
 
Tevrat’tan alıntıdır;
Levililer 19. 'Âdet gördüğü için kan kaybeden kadın yedi gün kirli sayılacak. Ona dokunan da akşama kadar kirli sayılacak.
20.  Âdet gördüğü günlerde kadının üzerinde yattığı ya da oturduğu her şey kirli sayılacaktır.
24.  Âdet gören kadının kirliliği onunla yatan adama da bulaşır. Adam yedi gün kirli kalır ve yattığı her yatak kirli sayılır.
26.  Kanaması olduğu sürece, âdet günlerinde olduğu gibi, yattığı her yatak ve üzerine oturduğu her şey kirli sayılacaktır.
28. 'Ama kanama durursa, kadın yedi gün bekleyecek, sonra temiz sayılacaktır.
BÖLÜM 12
Lev.12: 1 RAB Musa'ya şöyle dedi:
Lev.12: 2 "İsrail halkına de ki, 'Bir kadın hamile kalıp erkek çocuk doğurursa, âdet gördüğü günlerde olduğu gibi yedi gün kirli sayılacaktır.
Lev.12: 3 Çocuk sekizinci gün sünnet edilmeli.
Lev.12: 4 Kadın kanamasından paklanmak için otuz üç gün bekleyecek. Pak sayılması için geçmesi gereken bu günler doluncaya dek kutsal bir şeye dokunmayacak, tapınağa girmeyecek.
Lev.12: 5 Ancak, kız çocuk doğurursa, âdet gördüğü günler gibi iki hafta kirli sayılacaktır. Kanamasından paklanmak için altmış altı gün bekleyecektir.
 
Konu çok açık yazılmış. Eğer bugün bizler Kur’an a değil de, ellerinde bulunan, tahrif edilmiş ve günümüzde hükmü olmayan Tevrat a iman ediyorsak, o zaman sözüm yok. Ama Kur’an a iman ettiğimizi söylüyorsak, bu bilgileri neden Kur’an da aramıyoruz. Ya da neden Kur’an ın onayını aramıyoruz. Bulamadığımız halde neden inanıyoruz?
 
Şimdide sizlere, Kur’an ın çok açık ve net yazmasına rağmen, yine Kur’an da asla yazmadığı, ama okuyunca çok iyi hatırlayacağınız, kanımıza kadar girmiş hurafelerin, nerelerden içimize girdiğini ibretle göreceksiniz. Önce nelerin helal, nelerin haram olduğunu yahudilerin Tevrat adını verdiği kitaptan alıntı yapalım, daha sonrada Kur’an a bakalım.
 
Tevrat dan alıntıdır;
 
Eti Yenen ve Yenmeyen Hayvanlar
(Yas.14:3–21)
 
BÖLÜM 11
 
Lev.11: 1 RAB Musa'yla Harun'a şöyle dedi:
Lev.11: 2 "İsrail halkına deyin ki, 'Karada yaşayan hayvanlardan şunların etini yiyebilirsiniz:
Lev.11: 3 Çatal ve yarık tırnaklı, geviş getiren hayvanların tümü.
Lev.11: 4 Ancak geviş getiren ve çatal tırnaklı olan hayvanlardan etini yememeniz gerekenler şunlardır: Deve geviş getirir, ama çatal tırnaklı değildir. Sizin için kirli sayılır.
Lev.11: 5 Kaya tavşanı* geviş getirir, ama çatal tırnaklı değildir. Sizin için kirli sayılır.
Lev.11: 6 Tavşan geviş getirir, ama çatal tırnaklı değildir. Sizin için kirli sayılır.
Lev.11: 7 Domuz çatal ve yarık tırnaklıdır, ama geviş getirmez. Sizin için kirli sayılır.
Lev.11: 8 Bu hayvanların etini yemeyecek, leşine dokunmayacaksınız, sizin için kirlidir.
Lev.11: 9 "'Suda yaşayan hayvanlardan şunların etini yiyebilirsiniz: Denizde, akarsularda yaşayan pullu ve yüzgeçli canlıların etini yiyebilirsiniz.
Lev.11: 10 Denizdeki ve akarsulardaki bütün pulsuz ve yüzgeçsiz canlılar -suda toplu halde yaşayanlar ve ötekiler- sizin için iğrenç sayılır.
Lev.11: 11 Bunlar sizin için iğrenç sayılacak. Etlerini yemeyecek, leşlerinden tiksineceksiniz.
Lev.11: 12 Suda yaşayan bütün pulsuz ve yüzgeçsiz canlılar sizin için iğrenç sayılacak.
Lev.11: 13 "'Tiksindirici kuşların etini yemeyecek, şunları iğrenç sayacaksınız: Kartal, kuzu kartalı, kara akbaba,
Lev.11: 14 çaylak, doğan türleri,
Lev.11: 15 bütün karga türleri,
Lev.11: 16 baykuş, puhu, martı, atmaca türleri,
Lev.11: 17 kukumav, karabatak, büyük baykuş,
Lev.11: 18 peçeli baykuş, ishakkuşu, akbaba,
Lev.11: 19 leylek, balıkçıl türleri, ibibik, yarasa.
Lev.11: 20 "'Dört ayaklı ve kanatlı böceklerin hepsi sizin için iğrençtir.
Lev.11: 21 Ama dört ayaklı ve kanatlı olup ayaklarını sıçramak için kullanan bazılarının etini yiyebilirsiniz.
Lev.11: 22 Şunları yiyeceksiniz: Bütün çekirge türleri, küçük çekirge, cırcırböceği, ağustosböceği.
Lev.11: 23 Öbür dört ayaklı, kanatlı böceklerin hepsi sizin için iğrenç sayılır.
Lev.11: 24 "'Sizi kirletecek şeyler şunlardır: Aşağıdaki hayvanların leşine dokunan akşama kadar kirli sayılacaktır.
Lev.11: 25 Kim aşağıdaki hayvanların leşini taşırsa giysilerini yıkayacak ve akşama kadar kirli sayılacaktır.
Lev.11: 26 Çatal tırnaklı ama tırnağı yarık olmayan ve geviş getirmeyen her hayvan sizin için kirlidir. Bunlara dokunan da kirlenmiş sayılır.
Lev.11: 27 Dört ayaklı hayvanlardan pençelerini yere basarak yürüyenler sizin için kirlidir. Bunların leşine dokunanlar akşama kadar kirli sayılacaktır.
Lev.11: 28 Bunların leşini taşıyanlar giysilerini yıkayacak ve akşama kadar kirli sayılacaktır. Çünkü bu hayvanlar sizin için kirlidir.
Lev.11: 29–30 "'Küçük kara hayvanları içinde sizin için kirli sayılanlar şunlardır: Gelincik, fare, bütün kertenkele türleri -geko, varan, duvar kertenkelesi, düz keler- bukalemun.
(kutsal kitap. tk)
 
 
Yukarıdaki yazılanların birçoğunu okuduğunuzda, EVET BİZE DE BUNLARIN BİRÇOĞUNU HARAM OLDUĞUNU SÖYLEMİŞLERDİ, DEDİĞİNİZİ DUYAR GİBİYİM. Şimdide Kur’an a bakalım, acaba helal ve haram konusunda neler söylüyor Rabbimiz.
 
Enam 145: De ki: "Bana vahyolunanlar içinde, bu haram dediklerinizi yiyecek birine yasaklanmış bir şey bulamıyorum. Yalnız şunlardan biri olursa başka: LEŞ, AKITILMIŞ KAN, DOMUZ ETİ -Kİ O BİR PİSLİKTİR- ALLAH'TAN BAŞKASI ADINA BOĞAZLANMIŞ BİR MURDAR." Iztırar haline düşen, başkasının hakkına dokunmamak, zorunluluk sınırını da aşmamak şartıyla bunlardan yiyebilir. Çünkü senin Rabbin çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.
 
Hac 30: İşte böyle. Kim Allah'ın yasaklarına saygılı olursa bu, Rabbi katında kendisi için çok hayırlı olur. KARŞINIZDA OKUNARAK AÇIKLANANLAR HARİÇ, TÜM HAYVANLAR SİZE HELAL KILINMIŞTIR. Artık putların pisliğinden, yalan sözden uzak durun.
 
Maide 87: Ey iman sahipleri! Allah'ın size helal kıldığı şeylerin temiz ve güzel olanlarını haramlaştırmayın; azıp sınırı aşmayın; Allah azıp sınırı aşanları sevmez.
 
Nahl 116; Yalan düzerek Allah'a iftira etmek için, dillerinizin uydurma nitelendirmeleriyle "ŞU HELALDİR, ŞU DA HARAMDIR!" DEMEYİN. Yalan düzerek Allah'a iftira edenler kurtulamazlar.
 
Değerli kardeşlerim, sizce Kur’an ayetleri çok açık ve net, nelerin haram olabileceğini ve de bundan gayrisi bizlere helal olduğunu, daha nasıl açıklasın. Yoksa bizler bu ayetlere, iman etmiyor muyuz? Rabbimiz in sözleri sizi ikna etmedi mi? İşte bizleri böyle aldatıyorlar ve birileri kendi inanç ve itikatlarını, nasıl bizin hak inancımıza sokuyorlar, yorum ve karar sizlerin.
 
İnancımızı en sağlam kulp olan, Kur’an a sarılarak, bilgiler edinip yaşamazsak, birileri bu açığımızı görür ve onlar içimize zehirlerini akıtır. Ne dersiniz uyumaya devam mı?
 
Saygılarımla 
Haluk GÜMÜŞTABAK
 


Sayfa Kategorisi: HURAFELERİN ANA KAYNAĞI.