Rabbimiz Kur’an'da kendisine şirk koşanı, asla bağışlamayacağını söyler bizlere. Çünkü şirk koşmak büyük günahtır. Bu konudaki uyarı ayetini önce yazalım, daha sonra Allah şirk koşmakla neyi kast ediyor, onu birlikte anlamaya çalışalım. Eğer doğru anlayamazsak, Allah'a şirk koşan Müslümanlardan olmaktan kurtulamayacağımız gibi, farkında olmadan şirk koşan MÜŞRİKLERDEN oluruz.
Nisa 48: ŞÜPHESİZ ALLAH, KENDİSİNE ORTAK KOŞULMASINI ASLA BAĞIŞLAMAZ. BUNUN DIŞINDA KALAN (GÜNAH)LARI İSE DİLEDİĞİ KİMSELER İÇİN BAĞIŞLAR. ALLAH’A ŞİRK KOŞAN KİMSE, ŞÜPHESİZ BÜYÜK BİR GÜNAH İŞLEYEREK İFTİRA ETMİŞ OLUR. (Diyanet meali)
Demek ki şirk koşmak Allah katında, bağışlanmayacak çok büyük bir günahmı,ş lütfen bunun bilincine olalım. Ayetin sonunda çok önemli bir konuya dikkatimizi çekiyor ve bakın ne diyor. Bunu yapan bir insan, ALLAH'A İFTİRA ETMİŞ OLUR diyerek, günahın ne derece büyük olduğunu, üstüne basa basa söylüyor Allah. Peki, şirk koşmak ne demek, önce bunu doğru anlayalım. Önce şunu çok açık söylemeliyim, şirk koşabilmek için önce, Allah'a inanmış olman gerekir. Allah'a inanmayan neyin şirkin koşsun, zaten inanmıyor. ŞİRK YARATILMIŞI HERHANGİ İNSANI, ALLAH'IN BİR KISIM YETKİLERİNE ORTAK ETMEYE ÇALIŞARAK, ALLAH İLE BİRLİKTE ANMAKTIR.
Konuyu doğru anlamak için, şöyle bir açıklama yapmamız doğru olur. ALLAH'A ŞİRK KOŞANLAR, ALLAH'IN YERİNE BİR BAŞKA ALLAH, YARATICI KOYMUYORLAR. Şirk koştukları kişileri Allah'ın yanına koyuyorlar, Allah ile birlikte anıyorlar, Allah'ın dinine ortak ediyorlar. Hatırlayınız lütfen Allah, BEN HÜKMÜME HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEM diyordu Kur'an'da. Hâlbuki Allah ile birlikte hiç kimseyi anamayız, onun yanına hiç kimseyi koyamayız, onun yetkilerini hiç kimseye veremeyiz. Çünkü Allah ne diyordu ayetinde, HÜKMÜME HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEM. Lütfen Allah'ın bu hükmü asla unutmayalım. Buradan da anlıyoruz ki, Allah yetkilerini Resulü dahil, hiç kimseye vermemiştir. Allah'a şirk koşan kişiye de Müşrik deniyor. Onun için Allah Resulünün görev ve yetkisini bizlere anlatırken, Kur'an'da nasıl bilgi veriyordu? “RASULE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.” (Ankebut 18) “BİZ RASULLERİ, SADECE MÜJDELEYİCİLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ.” (Kehf 56) “SENİN GÖREVİN SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR.” (Rad 40)
Özellikle tekrar etmek istiyorum, üzerinde dikkatle durmamız gereken, çok önemli konu Allah'ın yetki ve sorumluluklarını, yaratılmış kişilere veren müşrikler, iman ettiğini söyleyen insanlardan olmalarıdır. Yani bu kişiler Allah'a, Elçisine hatta gönderilen kitaplara iman ettiklerini söyleyen, ama imanın gereklerini, Allah'ın kitabında hükmettiklerini, gereği gibi yerine getirmeyenler atalarının rivayet inançlarının etkisinde olanlar olduğunu, Kur'an'dan anlıyoruz. Gelelim şirk konusunun detaylarına. Allah'a şirk koşanlar neler yapıyor da, Allah bu konuda hiç tavizsiz, bunları yapanları asla affetmeyeceğim diyor. Bu konu çok önemli, Allah korusun farkında olmadan bu hataya sakın bizlerde düşmeyelim. Düşmemek içinde, konuyu dikkatle araştırmalıyız. Allah'a ortak/şirk koşulanlar kimler, önce ona bakalım.
Araf 191: HİÇBİR ŞEYİ YARATAMAYAN, KENDİLERİ YARATILAN ŞEYLERİ ALLAH’A, ORTAK MI KOŞUYORLAR? (Diyanet meali)
Buradan da anlıyoruz ki bizim gibi insanlar, yani yaratılmışlar adeta Allah'ın yetkileri ile donatılıyor ve Allah buna kullarım bana şirk koşuyorlar diyor. Peki, bu yaratılmış insanlara bizler, nasıl bir yetki yüklüyoruz da, Allah'ın tek elindeki yetkisini onlara veriyoruz. Hemen Kur’an'ın verdiği örneklerden yola çıkarak düşünelim. Allah şefaat tümden bana aittir, hiçbir şefaatin fayda vermediği o günden sakının dediği halde, bizler Allah'ın Resulüne, edindiğimiz velilere, şeyhlere, efendilere, ya da farklı kişilerinde şefaat etme yetkisinin olduğunu söylüyor ve buna inanıyorsak, ALLAH'IN TEK ELİNDE BULUNAN BİR GÜCÜ, YETKİYİ BİR YARATILMIŞA, BEŞERE VERİRSEK, ALLAH'A ŞİRK KOŞMUŞ OLURUZ. Bu yanlışı da yapıyorsak, MÜŞRİKLERDEN OLURUZ. Bazı kişiler, Allah'ın Resulünün şefaat etmesinden, günahlarını bağışlamasını değil, aracı olmasını anlamalıyız diyorlar. Kur'an'ın şefaat hükmüne böyle bir anlam vermek, yanlışımızı örtmekten, gizlemekten başka hiç bir işe yaramaz. Şunu hatırlatmak isterim, Allah kulu ile arasına Resulünü bile sokmuyor kulum ile aramdan çekil, onu benimle baş başa bırak diyor Müddesir 11. ayetinde. Çünkü Kur'an'da bahsedilen şefaatin anlamı çok açıktır ve Allah hiç bir şefaatin olmadığı O GÜNDEN SAKININ DİYOR.
Cahiliye döneminde, yaşadığı dönemde o devrin saygın, yardım sever ve sevilen insanlarından olan LAT, MENAT ve UZZA diye anılan ve öldükten sonra heykelleri yapılıp kabeye konmuş kişilerden, Allah ile aracılık yapmasını ve kendilerine şefaatçi olmaları isteniyordu. Allah bunları ikaz ediyor ve bu kişilere hiçbir yetki verilmediği halde, bunlar sizin atalarınızın uydurmalarıdır diyor Allah ayetinde. Araştırınız lütfen bahsedilen bu kişiler, yaşadığı dönemde çevresinde çok sevilen yardım sever insanlar. Ama Allah böyle kişilere bile, kendi yetkisinden hiç bir şey vermiyor. Örnekler o kadar çok ki. Allah sizleri Kur’an'dan hesaba çekeceğim, biz kitapta her şeyden nice örnekleri verdik, kitapta hiçbir eksik bırakmadık, Kur’an'ın ipine sarılın dediği halde, Allah'ın kitabına eğer bizler, Kur’an tek başına imanımızı yaşamak için yeterli değildir. Her bilgiyi Kur’an'da detaylı yoktur. FIKIH kitapları ve Resulün hadisler olmasaydı Kur’an kapalı kalırdı, anlayamazdık dersek, Allah'ın eşi benzeri olmayan, hatta hadi bir benzerini getirin bakalım diye meydan okuduğu kitabına ve Rabbimizin tek elindeki Allah'ın dinine, BEŞERİN KİTAPLARINI ŞİRK KOŞMUŞ OLURUZ. Bunları söyleyen ve inananlar da Müşrik olur Allah korusun, hatırlatmak isterim.
Bu örnekleri çoğalta biliriz. DİN ALLAH'IN DİNİDİR, NE ORTAĞI VARDIR, NEDE YARDIMCISI. Hükümleri Allah yalnız ben veririm diyor da, Allah'ın hükümlerine elçisinin de ilaveler yaptığına inanır ve emin olamayacağımız rivayet bilgileri de dine sokarsak, hem Allah'ın Resulüne iftira atmış, hem de O nu, Allah'ın dinde ortağı konumuna getirmiş oluruz ki, buda şirktir. Allah’ın Kur’an’da uyardığı MÜŞRİKLERDEN olmak istemiyorsak, Rabbimizin uyardığı gibi yalnız ALLAH’IN İPİNE SARILMALIYIZ. Eğer bunu yapmıyor, kendimize yardımcı ipler arıyorsak, Yunus suresi 106. ayette Rabbimizin uyardığı, İMANINDAN SONRA ALLAH’A ŞİRK KOŞAN, MÜŞRİKLERDEN OLURUZ. Bakın Allah kendisinden başka kişilerden yardım bekleyenlere, nasıl bir örnek veriyor.
Enam 40- 41: De ki: “Ne dersiniz, size Allah'ın azabı gelse veya o kıyamet gelip çatıverse siz, ALLAH'TAN BAŞKASINA MI YALVARIRSINIZ? Doğru sözlü iseniz söyleyin bakalım!” Hayır, yalnız O'na yalvarırsınız da, O dilerse, yakındığınız belâyı uzaklaştırır. Siz, ortak koştuklarınızı unutuverirsiniz. (Bayraktar Bayraklı meali)
Sanırım bu örnek, bizler için çok büyük bir ibret. Ama gözler görüyor, nefisler hissediyorsa tabi. Allah'ın yanında veliler, şeyhler, gavslar, edinip, onlardan şefaat ve yardım bekleyenlere, bende aynı soruyu soruyorum. Başınıza büyük bir bela gelse, ya da kıyamet gelip çatsa, siz Allah'ın yanında, edindiğiniz velilere, şeyhlere mi yalvarıp yardım istersiniz, yoksa bizleri yaratan Allah'a mı yalvarıp yardım dilersiniz? LÜTFEN BU SORUNUN CEVABINI, HERKES KENDİ NEFSİNE VERSİN. Allah, o zor anınızda, hepsini unutursunuz ve yalnız Allah'a yalvarıp, Allah'tan yardım istersiniz, güvendiniz Veliler O gün kaçacak yer arar diyor. Madem zor anımızda, hesabın görüleceği o çetin gün, yalnız Allah aklımıza gelecek ve yalnız ona sığınacaksak, BU DÜNYADA İMTİHANIMIZI YAŞARKEN, NEDEN ALLAH'IN YETKİ VE SORUMLULUKLARINI, YARATILMIŞ BİR BEŞERE YÜKLEYİP, ŞİRK KOŞUYORUZ? Allah geçmiş toplumlarda da aynı yanlışları yapan, Allah'ın yanında şefaatçiler edinenlere, aynı uyarılarını yaptığını söylüyor ve bizlere de bu örnekleri verip, aynı hataları yapmamamız için uyarıyor. Bir örnek daha vermek istiyorum. Çünkü konu çok önemli ve aynı hataları bizlerde ne yazık ki yapıyoruz.
Fatır 14: Eğer onları çağırsanız, çağrınızı duymazlar. Duysalar bile çağrınıza karşılık veremezler. KIYAMET GÜNÜ DE SİZİN ORTAK KOŞTUĞUNUZU İNKÂR EDERLER. BUNLARI SANA HİÇ KİMSE, HAKKIYLA HABERDAR OLAN (ALLAH) GİBİ HABER VEREMEZ.(Diyanet meali)
Değerli din kardeşlerim, lütfen artık Allah'ın bu uyarılarına kulak verelim, rivayetlere sanı bilgilere değil. Allah bu dünyada bizlerin edindiği velilerin, şeyhlerin, efendilerin bizlerin seslenişlerimizi, yardım isteklerimizi asla duyamayacağını söylüyor. Hatta kıyamet günü sizler bu kişilerden şefaat beklerden, onlar gerçekler ile yüzleştiklerinde, utançlarından sizin onları ortak koştuğunuzu, yani onlardan yardım ve şefaat beklediklerini, İNKÂR EDERLER DİYOR. Çok daha ilginç olanı, imtihanımız bitmeden, emaneti teslim etmeden, bu gerçekleri Allah'tan başka hiç kimse, sizlere haber veremez diyor. Diyor ama Allah'ı dinleyen ve bu acı gerçeklerden ibret alarak KUR'AN İLE YÜZLEŞEN NE YAZIK Kİ ÇOK AZ.
Sizlere son olarak hatırlatmak istediğim Yusuf suresi 106. ayetten, eğer gereken dersleri almıyorda, çoğunluk inanıyor diye Kur'an'a bakmadan her söylenen rivayeti dinin, Allah'ın emri kabul ediyorsak, bu ayette bahsedilen çoğunluğun içinde olabileceğimizi, lütfen inancımızı sınayarak, araştırıp dikkatle düşünerek imanımıza tekrar yön verelim. Yoksa inanın çok pişman oluruz. Dilerim Allah'ın bu uyarılarını dikkate alan, Rabbin halis kullarından oluruz.
Yusuf 106: ONLARIN ÇOĞU, ANCAK ORTAK/ŞİRK KOŞARAK ALLAH'A İMAN EDERLER.. (Diyanet meali)
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
https://kuranadavet1.wordpress.com/
https://twitter.com/KURANA_DAVET
http://www.hakyolkuran.com/
https://www.facebook.com/Kuranadavet1/
https://hakyolkuran1.blogspot.com/