KUR'AN A DAVET

 

 

 

AMACIMIZ HURAFEDEN, BATILDAN ARINMIŞ BİR İSLAM YAŞAMAKTIR. ONUN İÇİNDE REHBERİMİZ,  ALLAH IN KORUMASI ALTINDA Kİ, YALNIZ KUR'AN DIR.

YAZILARIMIN OLDUĞU DİĞER SİTELERİM.

 

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Takvim

 
Gerekli Linkler

 
BAKARA SURESİ 236 VE 237. AYETLERİ NASIL ANLAMALIYIZ.

Bu yazımda sizleri, üzerinde düşünmeye davet etmek istediğim iki ayet olacak. Bakara 236 ve 237. ayetler. Bu ayetlere günümüzde, hala farklı anlamlar verenler var. Gelin birlikte Kur’an bütünlüğünde üzerinde düşünerek, bizlerde ayetleri anlamaya çalışalım.

Bakara 236: Eğer kadınları, KENDİLERİNE DOKUNMADAN VEYA ONLARA BİR MEHİR TAKDİR ETMEDEN BOŞARSANIZ (bunda) size bir vebal yoktur. Şu kadar ki onlara (mal verip) faydalandırın. Eli geniş olan hâline göre, eli dar olan da haline göre ve güzellikle faydalandırmalıdır. Bu, iyilik yapanlar üzerine bir borçtur. (Elmalı meali)

Önce şunu söylemeliyim ki evlenme sözleşmesinin tamamlanması, evliliğin başlaması için, nikâh sözleşmesinin gerçekleşmesi ve anlaşmanın bitmiş olması gerekir. Dikkat ederseniz evlenme konusunda söz verilmiş ama burada kadına verilmesi gereken, Allah ın hükmü yerine getirilmemiş ve MEHİR daha belirlenmemiş, yada daha sonra veilecek diye evlenilmiş de olabilir. Elbette erkek ve kadın da zaten birleşmediği için, evlilik tam olarak başlamamış, tamamlanmamış bir örnek veriliyor. Yada şöyle diyebiliriz evliliğin daha ilk günleri. Bu ayetin bir öncesindeki 235. ayette, evlenmeye niyet ettiğiniz kişilerle ilgili.

Kendi geleneklerimizden örnek verirsek sanki bu durum, evlenmek için bir araya gelmiş, nişan yapılmış, toplum tarafından bunlar evlenecekler artık denen, çiftlerin durumu gibi olacağı gibi, evlenen çiftin ilk günü geceside olabi. Bu durumda ayrılma gerçekleşirse bir vebalin, sorumluluğun gerçekleşmediği açıklaması var ayette. Fakat dikkat ederseniz bu durumda bile, yine kendi geleneklerimizden örnekle açıklamak gerekirse, evliliğe hazırlık aşamasında nişanda olduğu gibi, kadına verilenleri geri almayın, hatta yardımcı olun diyor. Günümüzde de öyle değilmidir zaten. Şimdi de farklı anlamlar verilen, devamında geçen Bakara suresi 237. ayete bakalım.

Bakara 237: Eğer onlara mehir tespit eder de kendilerine el sürmeden boşarsanız, TESPİT ETTİĞİNİZ MEHRİN YARISI ONLARINDIR. Ancak kadının, ya da NİKÂH BAĞI ELİNDE BULUNANIN (kocanın, paylarından) vazgeçmesi başka. Bununla birlikte (ey erkekler), sizin vazgeçmeniz takvaya (Allah’a karşı gelmekten sakınmaya) daha yakındır. Aranızda iyilik yapmayı da unutmayın. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir. (Diyanet meali)

Farklı anlamlar verilen, aynı noktada buluşulamayan bu ayeti birlikte düşünelim. İlk çözmemiz gereken konu, NİKÂH BAĞINI ELİNDEN BULUNDURAN KİM. Sorun bu cümlede yatıyor. Ayeti tercüme eden Diyanetin mealine bakalım. Mehir tespit edilmiş, ama kadına el sürülmemiş yani evliliğin tamamlanmadığı bir durumda boşanmak istendiğinde, nasıl bir tavır takınılması gerektiğine açıklık getiriyor ayet. Bu durumda kadın, tespit edilen mehrin yarısını alır diyor. Ancak kadının yada nikah bağı elinde bulunanın vazgeçmesi müstesna diyor. 

Diyanetin tercümesinde, nikâh bağını elinde bulunduran sözünden kast edilen kişinin, erkek olduğu anlaşılmış ki, parantez içinde kocanın paylarından diye açıklık getirmiş. Sizce nikah bağını elinde bulunduran dan kast edilen, koca yani erkek mi kast ediliyor? Gördüğünüz gibi kadına verilecek mehirden, vazgeçilmesi konu ediliyor. Ayetin devamında ise, yine parantez içinde ayette söylememesine rağmen EY ERKEKLER DİYEREK, SİZİN VAZGEÇMENİZ TAKVAYA DAHA YAKINDIR DİYOR. Zaten bir cümle öncesinde, nikah bağını elinde tutanın erkek  olduğu kast edilerek, kocanın paylarından vazgeçmesi gerektiği yani yarısını değil tamamını erkek kadına vermesi gerektini söylemişlerdi. Tabi NİKAH BAĞINI ELİNDE BULUNDURAN ERKEK DEDİKLERİ İÇİN SÖYLÜYORUM. Bu durumda devamında aynı şeyi tekrar edip, erkeğin payından vazgeçmesi takvaya daha uygundur dermi?

Bu ayete farklı anlam verenler, Allah boşanma yetkisini erkeğe vermiştir, onun için kadın erkeği boşayamaz, erkek isterse boşanma iznini kadına verebilir, hükmünü çıkarmışlardır. Kur'an erkeğin kadını boşama konusundan örnek verirken, Bakara 230. ayette TALAK/serbest bırakma boşama konusundan bahseder. Erkek kadını üç kez boşarsa, yani serbest bırakırsa, o kadın bir başka erkekle evlenip boşanmadan, eski eşiyle evlenemeyeceği bilgisini verir. Bu ayet örnek gösterilip, bakın demek ki nikahın, yani evliliğin düğümü erkeğin elindedir, bu ayette bundan bahsediyor örneğini verirler. Bakara 229. ayete baktığımızda, kadınında istediğinde, aldığı mehri geri vererek, boşanabileceği açıkça yazar. "Eşlerin, Allah’ın koyduğu sınırlarda duramayacaklarından siz de korkarsanız, KADININ FİDYE VERİP KENDİNİ KURTARMASI, HER İKİSİ İÇİN DE GÜNAH OLMAZ. Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır; onları aşmayın. " Demek ki nikahın düğümü, boşanma kararı yalnız erkeğin elinde değilmiş. Hâlbuki yeni evlenmeye niyet eden gençlerin, evlenmeye ilk adımını atarken, evlilik iznini veren ailedir, anne-babadır. Onun içinde NİKÂHIN DÜĞÜMÜNÜ SAĞLAYAN, DÜĞÜMLEYENDE AİLEDİR, ANNE-BABADIR. Aynı ayeti birde farklı mealden yazalım ki, konuyu daha iyi anlayalım.

Bakara 237: Kendilerine mehir tayin ederek evlendiğiniz kadınları, temas etmeden boşarsanız, tayin ettiğiniz mehrin yarısı onların hakkıdır. ANCAK KADINLARIN VAZGEÇMESİ VEYA NİKÂH BAĞI ELİNDE BULUNANIN (VELİNİN) VAZGEÇMESİ HALİ MÜSTESNA, affetmeniz (mehirden vazgeçmeniz), takvaya daha uygundur. Aranızda iyilik ve ihsanı unutmayın. Şüphesiz Allah yapmakta olduklarınızı hakkıyla görür. (Diyanet vakfı meali)

Bakın bu tercümede parantez içinde, daha farklı bir anlam verilmiş, NİKÂH BAĞI ELİNDE BULUNAN SÖZÜNE. Kadına verilecek paydan vazgeçebilecekleri sayarken, kadının bizzat kendisi ve birde kızın velisi, bakmakla yükümlü olduğu kişi, anne basından bahsediyor. Bu kişilerin, böyle bir durumda alacakları mehirden vazgeçmesi müstesna diyerek, onlarında söz sahibi olduğundan bahsediliyor. EĞER NİKÂH BAĞINDAN KASIT, EVLİLİKTE TEK YETKİLİ, SÖZ SAHİBİ, YALNIZ ERKEK OLSAYDI, BOŞANMA KONUSUNDA KADIN ERKEĞİN İZNİ OLMADAN EŞİNİ BOŞAYAMAZDI. Ama Kur’an a baktığımızda, kadın kocasından memnun değilse boşanabileceğini söyler, bunun örneğinide verdim.

Evliliğin ilk adımı, erkeğin ailesinden kızı istemekle başlar. Bu her toplumda, gelenekte genelde böyledir. Yani önce anne-babasından, ya da onu büyüten büyüğünden istenir, onların rızası, izni alınır. Hatta aileler aralarında konuşurlar çocuklara neler yapalım, ne kadar takı takacaksınız, ya da eski tabirle kızımıza ne kadar mehir vereceksiniz, konularını aile büyükleri konuşur ve EVLİLİK KARARINI İZNİNİ ONLAR VERİR. Buradan da anlaşılıyor ki, çiftlerin ilk evliliklerine izin veren, yani ilk NİKÂH BAĞINI ELİNDE TUTAN AİLE BÜYÜKLERİDİR. Dikkat ederseniz cümlede, NİKÂHI ELİNDE TUTAN DEMİYOR, nikâh bağı tabirini kullanıyor. Buradaki nikâh bağı, nikâhın oluşumunda karar verenler, nikâhın bağlanmasını sağlayanlar, emeği geçenler anlamındadır. Ayette de bahsedilen şartlarda, boşanma durumunda MEHİR konusunda söz sahibi, boşanan kadın karar vereceği gibi, ailelere MEHİR KONUSUNDA söz verilmiş aile büyükleri de mehir konusunda söz sahibi olması gerekmez mi sizce? Elbette gerekir. Benimde ayetten anladığım, NİKÂH BAĞI ELİNDE OLAN SÖZÜNDEN, daha önce söz verilmiş ve kız alınmış konumundaki, aile büyükleri VELİLER kast ediliyor.  Doğrusunu Allah bilir, ama bizlere düşen Kur'an bütünlüğünde gerçekleri anlamak adına, çaba harcamak olmalıdır.

AİLELERİN ÇOCUKLAR EVLENİRKEN, SÖZ SAHİBİ OLDUKLARINI, BAKARA 232. AYETTE GÖRÜYORUZ. Çiftler geçimsizlik yüzünden ayrılmış, daha sonra barışmışlar, tekrar evlenmek istiyorlarsa, bu durumda aile büyüklerinin, yani yakınlarının tekrar aynı kişiyle evlenmelerine, ENGEL OLMAYINIZ DİYE UYARIR. Demek ki istendiğinde evlenecek kıza, engel olabilecek, izinlerinin alınması gerektiği bir aile var. SİZCE DE ANNE BABANIN, YETİŞTİRDİĞİ EVLADI ÜZERİNDE, BÖYLE BİR İZNİNİN OLMASI GEREKMEZ Mİ?

Bu konu üzerinde tekrar fikir jimnastiği yapalım. Yanlış yapmaktan Allah a sığınırım. Ayette bahsedilen, erkek kadınla birleşmeden ayrılmak istiyorsa, mehir de belirlenmiş ise, belirlediğiniz mehir in yarısını verin diye hükmünü veriyor Allah erkeğe. Devamında dikkat ederseniz, iki yetkili kişi var ve bu kişilerin bir şeyi bağışlayacağından, vazgeçmesinden bahsediliyor. Vazgeçmek bir şeyi çoğaltmak, artırmak anlamında değil, tam tersine hakkından vazgeçmesi anlamındadır unutmayalım. Her ikisi içinde dikkat ederseniz, aynı kelime kullanılıyor. Lütfen dikkat, BAĞIŞLAMAK YA DA ALACAĞINDAN VAZGEÇMEK, BİR İNSANIN KENDİ HAKKINI KARŞISINDAKİNE VERMESİDİR. Sayın Bayraktar Bayraklı nın, parantez içinde kendi düşüncelerini yazmadan, verdiği meale bakalım şimdi de.

Bakara 237: Eğer onları, cinsel ilişkiye girmeden boşar da, mehir tayin etmiş bulunursanız, o vakit üzerinize düşen yükümlülük, TAYİN ETTİĞİNİZ MEHRİN YARISINI VERMEKTİR. ANCAK, KADINLARIN VAZGEÇMESİ VEYA NİKÂH BAĞI ELİNDE BULUNANIN VAZGEÇMESİ HALİ MÜSTESNA! MEHİRDEN VAZGEÇMENİZ TAKVAYA DAHA UYGUNDUR. Aranızda iyilik ve ihsanı unutmayınız. Şüphesiz ki Allah, yapmakta olduklarınızı hakkıyla görür. (Bayraktar Bayraklı meali)

Bu tercümeden ben şunu çıkardım. Parantez içine yazılanlar, bazen ne yazık ki ayetin anlamını değiştiriyor ve Allah ın bahsetmediği bir anlamı veriyor, okuyanında kafasını karıştırıyor. Yalnız bu ayeti okuyan bir insan, şunu anlar ayetten. Evlenmiş, birleşme olmamış ama mehir tespit edilmiş bir erkek, eşinden boşanırken, Allah ın koyduğu kanun, kadını korur niteliğinde ve caydırıcı olması adına konmuş bir hüküm olduğu anlaşılıyor. Devamında ise, boşanma durumunda, Allah ın koyduğu bu hükmü kaldıracak, vazgeçecek kişileri sayıyor ve diyor ki, BU HAKTAN ANCAK KADININ BİZZAT KENDİSİ VE NİKÂH BAĞI ELİNDE BULUNANLAR VAZ GEÇEBİLİR. Nikâh bağını elinde bulunduran dan neyi kast edildiğini, eğer doğru anlayamazsak, ayeti de tam anlayamayız. Bunu anlamak için, Kur’an ı bir bütün olarak düşünmeliyiz.

Ben ayetten anladıklarımı yazdım, bu benim imtihanımdır ve benim sorumluluğumdur, hatam varsa Allah affetsin.  Sizlere düşen kendi imtihanınızı kendiniz vermek adına araştırmak ve üzerinde düşünmek olmalıdır. Bende bir insanım, yanlış anlayabilirim, yanlışımı Rabbim affetsin. 

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/



Sayfa Kategorisi: KUR'AN DAN AYETLER.