KUR'AN A DAVET

 

 

 

AMACIMIZ HURAFEDEN, BATILDAN ARINMIŞ BİR İSLAM YAŞAMAKTIR. ONUN İÇİNDE REHBERİMİZ,  ALLAH IN KORUMASI ALTINDA Kİ, YALNIZ KUR'AN DIR.

YAZILARIMIN OLDUĞU DİĞER SİTELERİM.

 

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Takvim

 
Gerekli Linkler

 
YAHUDİ VE HRİSTİYAN İNANÇLARINDA, BAŞÖRTÜSÜ KONUSU.

Günümüzde neredeyse, İslam ın en önemli farz emri haline getirilen başörtüsü konusunda, çok daha farklı bilgileri sizlere hatırlatarak, sizlerin bu bilgiler doğrultusunda, başörtüsü konusunu düşünmenize vesile olmak istiyorum. Yalnız lütfen bize öğretilen, geleneksel fıkıh-mezheplerin yani beşeri bilgilerin, inançlarının etkisinde kalmayınız.

Kadının başının örtülmesi gerektiği konusunu önce, Yahudi ve Hıristiyanların ellerinde bulunan, Tevrat ve İncil adını verdikleri kitaplardan bakalım. Tevrat ve İncil dedikleri ve bu kitapların Allah katından gönderilen, gerçek tebliğler/kitaplar olduğunu söyleyenlere, elbette çok dikkatle ve titizlikle yaklaşmalıyız, önce bunu belirtmek isterim. Biz Müslümanlar, bu kitapların daha önce Allah tarafından Resulleri aracılığı ile gönderildiğine inanıyoruz, ama biliyoruz ki değeri bilinmemiş ve inançlarında saf dışı bırakılarak, tahrif edilmiş değiştirilmiştir. Allah Kur’an dan önce gönderdiği kitaplar hakkında, Kur'an indirildikten sonra diğer kitapların bizzat Allah tarafından korunmaya devam edildiğine dair hiçbir bilgi vermiyor. Allah indirdiği her kitabını elbette korumuştur, bunda şüphe yok. Ama daha önce gönderdiği kitabın yerine, yeni bir kitap rehber göndermişse, diğerinin hükmü kalktığından, korunmasına da ihtiyaç kalmamıştır. En son Resul, Hz. Muhammed den sonra, başka Resul ve uyarıcı kitap göndermeyeceğine hükmettiği içinde Allah, Rabbimiz gelecek kuşaklara haksızlık olmaması adına, KUR’AN I BİZZAT KENDİ KORUMASINA ALMIŞTIR.

Buradan da anlıyoruz ki, günümüzde Tevrat ve İncil diye öne sürülen kitapların geçmişte indirildiğine inanıyoruz, ama günümüze ulaşmış olan kitapların, Allah ın gönderdiği vahiylerin hangilerinin değiştirilmiş, ya da tahrifata uğramış, Allah tarafından NESH edilmiş, yani hükmü kaldırılmış olduklarını bilemeyiz. ONUN İÇİNDİR Kİ BİZLERİ İLGİLENDİREN, SORUMLU OLDUĞUMUZ, TEK DELİL VE KANIT OLAN KUR’AN A BAKARAK YOLUMUZA DEVAM ETMELİ VE ONUN APAÇIK HÜKÜMLERİNİ HAYATIMIZA GEÇİRMELİYİZ. Böyle davranmamızın hükmünü Kur’an veriyor. Şimdi bu bilgiler ışığında, başörtüsü konusunda Ehli kitabın, bugün ellerinde bulunan kitaplarına bakalım. Çünkü başörtüsünün Allah emri olduğuna inanan kardeşlerim, yazılarında bugünkü İncil ve Tevrat tan, hatta Yahudilerin fıkıh inançları olan, TALMUD dan alıntılar yaparak örnekler vermektedirler.

İncil den alıntıdır; ( Pavlusun mektupları)
1.Korintliler 11:
5 Ama başı açık dua ya da peygamberlik eden her kadın, başını küçük düşürür. Böylesinin, başı tıraş edilmiş bir kadından farkı yoktur.
6 KADIN BAŞINI AÇARSA, SAÇINI KESTİRSİN. AMA KADININ SAÇINI KESTİRMESİ YA DA TIRAŞ ETMESİ AYIPSA, BAŞINI ÖRTSÜN.
7 ERKEK BAŞINI ÖRTMEMELİ; O, TANRI'NIN BENZERİ VE YÜCELİĞİDİR. KADIN DA ERKEĞİN YÜCELİĞİDİR.
8 Çünkü erkek kadından değil, kadın erkekten yaratıldı.
9 Erkek kadın için değil, kadın erkek için yaratıldı.
13 Siz kendiniz karar verin: Kadının açık başla Tanrı'ya dua etmesi uygun mu?
14 Doğanın kendisi bile size erkeğin uzun saçlı olmasının kendisini küçük düşürdüğünü, kadının uzun saçlı olmasının ise kendisini yücelttiğini öğretmiyor mu? Çünkü saç kadına örtü olarak verilmiştir.

Bu bilgileri sizlere, çok fazla yorumlamam gerekmiyor sanırım. Ama kadını küçümser sözlerin, Allah ın sözleri olamayacağını sanırım anlamışsınızdır. Bu yazıları okuyunca Kur’an geldi aklıma. Bırakın Kur’an da kadını küçümsemeyi, Allah bedenen zayıf yaratılmasından dolayı, birçok konuda ayetlerini kadının menfaatine hükümler indirmiştir. Asla kadın ve erkek karşılaştırılmamış, tam tersine herkesin farklı görevleri olduğu ve Allah katında kadınında, erkeğinde eşit olduğu anlatılmıştır. Gelelim Yahudilerin durumuna. Yahudiler inançlarını, hem Hıristiyanlara hem de biz Müslümanlara, farkında olmadan adeta şırıngayla enjekte etmişlerdir. Bakın Yahudiler başörtüsü, hatta çarşag ve peçe konusunda ne diyorlar.

Yaratılış, 38/ 14–15: Ve üzerinde dulluk esvabını çıkardı, PEÇESİYLE ÖRTÜNDÜ ve Timnat yolu üzerinde olan Enaim kapısında sarınıp oturdu. Çünkü Şela’ nın büyüyüp kendisinin ona eş olarak verilmediğini gördü.

İşaya,47/1–3: Ey sen ere varmamış Babil kızı, aşağı inde toprakta otur; Ey Kildaniler kızı, taht yok, yere otur; çünkü sana nazik ve nazlı demeyecekler. İki değirmen taşı alda un öğüt. PEÇENİ AÇ, eteği kaldır, baldırı aç, ırmaklardan geç. Çıplaklığın açılacak, evet ayıbın görülecek, ben öç alacağım ve kimseyi esirgemeyeceğim.

Tevrat’ta Tekvin Seferinde şöyle yazar.
”Ve Rebeka gözlerini kaldırıp İshak’ı görünce deveden indi ve köleye şöyle dedi: “Bizi karşılamak için tarlada yürüyen bu adam kimdir?” Ve köle, “Efendimdir” dedi. Ve Rebeka PEÇESİNİ ALIP ÖRTÜNDÜ.

Yahudi inancında, tıpkı bizlerin inancında olduğu gibi, FIKIH inancı olanTALMUT kitapları, ellerinde ki bu bilgileri kendi Hahamları, din âlimleri yorumlamış ve kendi hurafe batıl inançları, düşünceleri doğrultusunda, Yahudi toplumuna yön vermişler, dini eğitimlerinde Talmud u rehber almışlardır. Tevrat ın bu sözlerini/ayetlerini tefsir eden bu kişiler/kitaplar, “KADINLAR YABANCI ERKEKLER KARŞISINDA, SAÇLARINI ÖRTMELİ, BAŞI AÇIK SOKAĞA ÇIKMAMALI, başkaları yanında çok konuşmayarak sessiz kalmalı, yabancı erkekleri tahrik edici hareketlerden sakınmalı, "SADECE ERKEĞİNE KARŞI SÜSLENMELİDİR” diye geçer. Ne yazık ki bizim fıkıh inancımızda da, başörtüsü konusu beşeri FIKIH düşünceler yoluyla şekillendirilmiş ve başörtüsü adeta Allah emri yapılmıştır. Hatırlarsanız bizde de bazı inanç gurupları, kadının yalnız erkeğine karşı süslenmesi gerektiğine inanırlar. Ama Kur’an ın asla böyle bir hükmü yoktur.Yahudilerin fıkıh inançlarında, bizlerin hiç yabancı olmadığı bir inançları daha vardır ve bakın neye inanırlar.

“BAŞÖRTÜSÜZ KADINLAR İFFETSİZDİR, NAMUSSUZDUR. İFFET VE NAMUSUN KORUNMASININ ÖLÇÜSÜ BAŞÖRTÜSÜDÜR.”

Ne dersiniz, bu sözler size hiç yabancı gelmedi değil mi? Yahudilerin fıkıh inançları ile bizlerin fıkıh inançları ne kadar benziyor. Yoksa bizler, Yahudileştirilmiş Müslümanlar olmayalım.  HATIRLATIRIM FIKIH ALLAH EMRİ DEĞİL, BEŞERİ DÜŞÜNCE, YORUM VE FİKİRLERDİR. Bizlerin her konuda olduğu gibi, Yahudi inançlarına uyduğumuza bir örnek daha vermek istiyorum. Allah Âdem peygamberimizi yarattıktan sonra, huzurlu ve mutlu olabilmesi için, eşini Kur'an da nasıl yarattığından bakın nasıl bahsediyor.

Araf 189: Allah, sizi bir tek nefisten yaratan ve KENDİSİ İLE HUZUR BULSUN DİYE EŞİNİ DE ONDAN VAR EDENDİR.(Diyanet meali)

Bu ayette geçen,  eşini ondan var etmek sözünden, onun yaratıldığı türden, mayadan, hamurdan, aynı çamurdan anlamındadır. Yoksa Havva anamız, asla Âdem peygamberimizin, KABURGA KEMİĞİNDEN YARATILMAMIŞTIR, böyle bir bilgide Kur’an da asla geçmez. Ne yazık ki bugün İslam toplumunun genel çoğunluğu, Kur’an a iman eder gibi görünüp, Yahudilerin FIKIH inancına, ellerindeki kitaplara inanmakta ve Hz Ademin eşinin, Âdemin kaburga kemiğinden yaratıldığını kabul etmektedirler. Çok daha ilginci, Hz. Ademin eşinin ismi olarak, Yahudilerde Havva ismi geçer. Ama Kur'an da asla böyle bir isim geçmez, yalnız Hz. Ademin EŞİ diye heçer. Ama bizler haşa adeta bunu Kur'an da bir eksiklik gibi görmüş ve günümüzdeki Tevratta geçen HAVVA ismini hiç tereddüt etmeden kullanmakta bir sakınca görmemişiz. Yahudiler buna inanırlar ve fıkıh inançlarında, bakın bu inanç nasıl anlatılır ve inanılır şimdide ona bakalım.

"Ben, kadını hafif meşrepli olmasın ve kibirden başını yüksekte tutmasın diye Âdem’in başından yaratmadım. ÇOK ARAŞTIRMASIN DİYE DE gözlerinden yaratmadım. Gizlice kulak vermesin ve laf taşımasın diye de kulağından yaratmadım. Geveze ve konuşkan olmasın diye de ağzından yaratmadım. Haset etmesin diye de kalbinden yaratmadım. Eli boş şeylere uzanmasın diye de elinden yaratmadım. Boş yere gezmesin diye de ayaklarından yaratmadım.BEN KADINI ÂDEM’İN BEDENİNDEN SÜREKLİ ÖRTÜLÜ VE GİZLİ OLAN BİR PARÇASINDAN( Kaburga kemiğinden) YARATTIM Kİ HER ZAMAN ÖRTÜLÜ VE İFFETLİ KALSIN.
Talmut’tan seçmeler, Dr. Rab Emakuhen, s. 178)

"Eğer kadınlardan biri Yahudi kanunlarını çiğnemek istiyorsa ,ÖRNEĞİN BAŞINDA HİÇBİR ŞEY OLMAKSIZIN İNSANLARIN ARASINA ÇIKIYOR veya sokak başlarında insanların gelip geçtiği yerlerde oturup örgü örüyordu veya her sınıftan insanlarla dertleşiyordu veya o kadar yüksek sesle konuşuyordu ki evinde konuşsa dahi komşusu duyuyordu. Bu takdirde de erkek hiçbir mehir vermeksizin onu boşayabilme hakkına sahipti.
Will Durant, Medeniyet Tarihi, c. 12, s. 30)

Aslında söyleyecek konuşacak o kadar çok şeyler var ki, hangisinden bahsedelim bilemiyorum. Başörtüsünün günümüzde, Allah emri olduğunu iddia edenlerin bu örnekleri vermeleri, aslında içine düştükleri açmazın bir yansımasıdır. Dikkat ederseniz verdiğim örneklerin tamamında, kadın küçük görülmekte, düşünemeyen, yönetilmeye muhtaç konumda anlatılmaktadır.

Peki, Kur’an ne diyor bu konuda? Başörtüsünün Allah emri olduğuna Kur’an da açık ve net bir şekilde kanıt bulamayanlar, asla sorumlu olmadığımız, doğruluğundan da emin olamayacağımız bu bilgilere/kitaplara inanıyor ve bunları kanıt gösteriyorlar. HATIRLATMAK İSTERİM RİVAYETLERİ, BATIL İNANÇLARI, KENDİMİZE KANIT GÖSTERİP, YİNE BATIL İNANÇLARIMIZI LÜTFEN AKLAMAYA ÇALIŞMAYALIM. Başörtüsü bizlerin geleneğinde vardır ve güzel bir geleneğimiz olduğunu da söyleyebilirim.

Bazı kişiler, Kur’an dan delil çıkarabilmek için, kelimelere farklı anlamlar verip, bakın işte Kur’an da da DOLAYLI OLARAK, BAŞÖRTÜSÜ EMRİ VAR, Allah emrediyor diyebilmektedirler. Verdikleri örnek ise, Nur suresi 31. ayette geçen HIMAR kelimesine, bakın işte HIMAR başörtüdür, BAŞÖRTÜNÜZLE GÖĞÜS AÇIKLIĞINIZI ÖRTÜN, diye geçiyor diyecek kadar, ayetle hiç ilgisi olmayan anlam verilmekte ve nefislerini bu şekilde memnun etmektedirler. Unuttukları GERÇEK, Allah emirlerini/ ayetlerini DOLAYLI DEĞİL, AÇIK VE NİCE ÖRNEKLERLE İNDİRDİĞİDİR.

Hımar kelimesine, istediğiniz anlamı verin, ister örtü deyin, ister başörtüsü. AYETTE GEÇEN YAPILMASI GEREKEN, İSTENEN EMRİ GÖRMEZDEN GELEREK, AYETİN MUHKEM YANİ AÇIK BİR ŞEKİLDE EMRETMEDİĞİ ANLAMLARI İLAVE ETMEMİZ, KELİMELERLE OYNAMAMIZ, BAKIN ALLAH BU AYETTE DOLAYLI BAŞINDA ÖRTÜLMESİ EMRİNİ VERİYOR DEMEMİZ, BİZLERİ KURTARAMAYACAĞINI ARTIK ANLAMALIYIZ. Şunu neden düşünemiyoruz, bunu anlayamıyorum. Maden tahrifata uğramış olduğuna inandığımız, sorumlu olmadığımız, Ehli kitabın elindeki kitaplardan başörtüsü konusunda açıkça ve detaylı örnekler veriyorsunuz, acaba neden aynı açıklıkta, sorumlu olduğumuz Kur’an dan bir kanıtınız neden yok? Bu sizleri rahatsız etmiyor mu? Neden Allah ın kitabı Kur’an da, açıkça KADIN SAÇLARINI ÖRTMELİDİR EMRİNİ ARAMIYORUZ DA, kelimelerin arkasına saklanıyoruz? Hâlbuki Allah ne demişti; Sizlere anlayasınız, doğruyu bulasınız diye, HER ŞEYDEN NİCE ÖRNEKLERİ, DEĞİŞİK İFADELERLE VERDİK. Dilerim Kur'an gerçeklerinin farkında olan, batılın ve hurafenin etkisinde olmayan, Allah ın halis, azınlık kulları arasında oluruz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/