KUR'AN A DAVET

 

 

 

AMACIMIZ HURAFEDEN, BATILDAN ARINMIŞ BİR İSLAM YAŞAMAKTIR. ONUN İÇİNDE REHBERİMİZ,  ALLAH IN KORUMASI ALTINDA Kİ, YALNIZ KUR'AN DIR.

YAZILARIMIN OLDUĞU DİĞER SİTELERİM.

 

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Takvim

 
Gerekli Linkler

 
Kader Konusu Ve Allah’ın Takdiri.
Bizler kader konusunu, öyle yanlış anlıyoruz ve topluma anlatıyoruz ki, adeta bu anlayışımızla Allah'a saygısızlık yapıyor ve Allah'ın adaletini zerre kadar anlayamıyoruz. Kur’an'da geçen KADER kelimesi Allah'ın TAKDİRİ, ÖLÇÜSÜ ANLAMINDADIR. Kur’an kader kelimesini dünyanın, tabiatın ve canlıların yaratılması ve onun eşsiz yapısını anlatırken de kullanır. Örneğin Rad suresi 8. ayetinde, ONUN KATINDA HER ŞEY ÖLÇÜ İLEDİR diyerek, bu âlemin şaşmaz bir ölçüyle düzenle, dengede yaratıldığını anlatır bizlere. Yani Allah'ın yarattığı kaderde, düzende asla bozulma, düzensizlik, kargaşa yoktur. KARGAŞANIN, BOZGUNCULUĞUN OLDUĞU HER YERDE, İNSANLARIN USLANMAZ NEFİSLERİNİN AZGINLIĞI VARDIR. 
 
Allah bizleri yaratırken nasıl bir takdir, yani kader ölçüsü kullanmış, onu anlamaya çalışalım Kur’an'dan. Önce Allah'ın bizler için takdirinde, yani kaderimizde adaletsizliğin olamayacağını unutmamalıyız. Kader konusunun, çok hassas bir konu olduğunu söylemek isterim.  Bazen bir yere gelip, oradan öteye gidemeye biliyor insan. Çünkü bunun nedeni, sebep sonuç ilişkisini kuramadığımızdan, bu konunun da detayına Kur’an, çok fazla girmediğinden diyebiliriz. Allah anlayabileceğimiz kadarını bizlere bildirmiştir. Yaradan bu dünyada sizleri, imtihan ediyorum der bizlere.  Bu imtihanın sonucunda da, yaptıklarımızın karşılığı olarak, bakın neler yaptığı bilgisini veriyor.
 
Nisa 79: SANA GELEN İYİLİK ALLAH'TANDIR. BAŞINA GELEN KÖTÜLÜK İSE NEFSİNDENDİR. SENİ İNSANLARA ELÇİ GÖNDERDİK. ŞAHİT OLARAK DA ALLAH YETER. (Diyanet vakfı meali)
 
Bu ayetten de anlıyoruz ki, yaşantımızda başımıza gelen her musibet, şer bizlerin yaptıklarının karşılığı olduğunu çok açık bildiriyor.  Yani ne yapıyorsak, onun karşılığını görüyoruz bu dünyada. Bu konu üzerinde düşünelim şimdide. Geçen gün bir kız yurdunda çıkan yangında, küçük masum kızlarımız öldü. Acil tahliye kapısından, sanırım açık olmadığı için çıkamamışlar. Buna Allah'ın takdiri diyebilir miyiz? Allah böyle istemiş, takdir etmiş diyen bir insan, ALLAH'A SAYGISIZLIĞIN EN BÜYÜĞÜNÜ YAPMIŞ DEMEKTİR. Sarhoş bir şekilde araba kullanıp kaza yaptığımızda ortaya çıkan sonuçtan, nasıl Allah'ı sorumlu tutarız da, buda onun kaderiymiş deriz. Allah adaletsiz değildir. Adaletsiz olan biz insanlarız ama hatalarımızı kabullenmek yerine, farkında olmadan kendi yanlışlarımızı Allah'a nispet ederek anlatıyoruz. Allah'ta yaptıklarımızın karşılığında, ortaya çıkan acı ve kederin oluşmasını engellemiyor, lütfen dikkat TAKDİR ETMİYOR. Yukarıdaki ayette olduğu gibi, başımıza gelen musibetler, kötülükler bizlerin elleriyle yaptıklarının karşılığıdır. KENDİ SUÇUMUZU ALLAH'A ATARAK, BU İŞİN İÇİNDEN SIYRILACAĞIMIZI SANMAYALIM. Allah'ın bu tür olayları engellememesinin nedeni, imtihanımız gereğidir.  
 
Bir insanın elinde olmayan bir kaderi vardır ki, buda dünyaya gelişi, hangi anne babadan doğacağımıza karar veremediğimiz ile ilgilidir. Bu konuda da sanırım hiç birimizin, konuşmaya yetkisi olacağını zannetmiyorum. Çünkü konuyla ilgili hiçbir bilgiye sahip değiliz. Bununda bu dünyada imtihanımız ile ilgili bir nedeni mutlaka vardır. Kader konusunda Kur’an'dan öyle ayet örnekleri veriyorlar ki bazı kişiler, batıl inançlarına delil yaratmaya çalışıyorlar. Çünkü öyle bir inanca sahipler ki, Allah bizlerin hayatını daha önceden yazmış, bizlerde bu yazgıyı/kaderi yaşıyoruz diyorlar. Hani bu dünyada, imtihan ediyordu bizleri Allah? Bu nasıl adaletsiz bir imtihan ki, bizlerin hayatımızda hiç bir takdir hakkımız yok. Böyle bir adaleti, Yaradan'a nispet etmekten Allah'a sığınırım. 
 
Tevbe 51: De ki: ALLAH'IN BİZİM İÇİN YAZDIĞINDAN BAŞKASI, BİZE ASLA ERİŞMEZ. O BİZİM MEVLÂMIZDIR. ONUN İÇİN MÜMİNLER YALNIZ ALLAH'A DAYANIP GÜVENSİNLER. ( Diyanet vakfı meali)
 
Kader konusundaki yanlış inanç sahipleri, bakın bu ayette Allah, bizim için yazdığından başkası bize erişmez diyor, demek ki Allah bizler için her şeyi yazmış, bizde onu yaşıyoruz diyecek kadar, Kur’an'dan ve Allah'ın adaletinden uzak bir inanç yaşıyoruz. Bu ayetin bir öncesini yazalım şimdide.
 
Tevbe 50: EĞER SANA BİR İYİLİK ERİŞİRSE, BU ONLARI ÜZER. VE EĞER BAŞINA BİR MUSİBET GELİRSE, «İYİ Kİ BİZ DAHA ÖNCE TEDBİRİMİZİ ALMIŞIZ» DERLER VE BÖBÜRLENEREK DÖNÜP GİDERLER. (Diyanet vakfı meali)
 
Bakın Allah,  fasıkların inkârcıların sözlerine karşı, Allah bunu söylemiş ve demiş ki imanları kalplerine yerleşmeyenlere, sizler kendinizce fikirler yürütmeyin, sizlerin yaptıklarınıza karşı, ALLAH NE TAKDİR ETTİYSE O OLUR. SİZLER BOŞUNA KONUŞUYORSUNUZ. Allah bu ayetinde tüm iman edenlere, tüm insanlara hitaben, siz ne yaparsanız yapın, ben sizin için ne takdir ettiysem o olur demiyor. Ayetleri doğru anlamak için, Kur’an'ın diğer ayetleri ile mutlaka bağlantı kurmalıyız. Çünkü Allah bir ayetinde söylediğinin, diğer bir ayette tersini asla söylemez. Bu konuda bir ata sözümüz var, NE EKERSEN ONU BİÇERSİN. İşte Allah'ın adaleti bu şekilde tecelli ediyor.  Kişilerin hataları sonucu, depremlerde yanlış yapılmış eksik malzeme konmuş binalarda, binlerce kadın, erkek, çocuklar ölüyor, birileri çıkıyor diyor ki, ALLAH'IN TAKDİRİ İLAHİSİ BUYMUŞ. Bunları söyleyenler nasıl bir RAB edinmişler bilemem, ama benim Allah'ım, Rabbim asla adaletsiz değildir. Bunu da onun gönderdiği rehberinden anlıyorum.
 
Kendi rezilliklerini, adaletsizliklerini, hırsızlıklarını örtmek için, ALLAH'IN İSMİNİ MASKE OLARAK KULLANANLAR, BİR GÜN MUTLAKA BU DÜNYADA VE MAHŞERDE CEZALARINI BULACAKLARDIR. Din simsarcılarına sormak isterim, kurallara ve kaidelere uyarak binalar yapan, depremlerde neredeyse hiç can kaybı olmayan ve neredeyse her gün deprem olan Japonya'yı Allah, bizlerden daha mı çok seviyor? Oradaki insanların kaderinde, depremden ölmeyi Allah yazmamış mı? Bu bilgilerden yola çıkarak, kader konusunu değerlendirdiğimizde, şunları söylemeliyiz. Bir kişiyi, başka bir insan öldürdüğünde, bu trafik kazası da olabilir, silahla da olabilir, hatta gereken önlemleri alınmamış bir evde, okulda çıkan yangında ölenlerde olabilir, depremde gereken ölçülerde yapılmamış bir evin yıkılmasında ölen insanlara, BU ALLAH'IN TAKDİRİDİR, ONLARIN KADERİDİR DEMEMİZ BÜYÜK HATA OLUR. HATTA BU SÖZLER, KENDİ HATAMIZI ALLAH'IN ÜSTÜNE ATMAKTIR, İFTİRADIR. Aşağıdaki ayet üzerinde düşünelim şimdi de.
 
İsra 13: HER İNSANIN AMELİNİ, BOYNUNA YÜKLEDİK. KIYAMET GÜNÜ KENDİSİNE, AÇILMIŞ OLARAK KARŞILAŞACAĞI BİR KİTAP ÇIKARACAĞIZ. (Diyanet meali)
 
Bu ayetten de şunu anlıyoruz. Allah kullarının kaderini, kendilerinin belirleyeceğini, onun içinde yaptıkları amelleri, onların kaderleri olacağını açıklamıştır. İmtihan olmanın da gereği bu değil mi zaten. Kader konusu, gerçekten çok hassas bir konu. Onun içinde bilmediğimiz bir şeyi, hele hele adaletsiz bir düşünceyi, lütfen Allah'a nispet etmeyelim. Allah Kur’an'da geleceği bildiğini söyler ama Allah'ın geleceği görmesi, önlem almayacağı anlamında elbette değildir.  Onun içinde bizlere elçiler ve kitaplar göndererek uyarmıştır. Sırf imtihanımızda başarılı olalım diyedir, Allah'ın bu çabası. Çok dikkat çekici olan ise Allah'ın takdir ettiği ömürde, bazen kısaltmalarında yapıldığı ama hepsinin kayıt altında olduğu, bilindiği bilgisini de verir bizlere.  
 
Fatır 11:  ALLAH SİZİ TOPRAKTAN, SONRA EMBRİYODAN YARATTI. SONRA SİZİ ÇİFTLER KILDI. O'NUN BİLGİSİ OLMADAN HİÇBİR DİŞİ NE GEBE KALIR, NE DE DOĞURUR. BİR CANLIYA ÖMÜR VERİLMESİ DE, ONUN ÖMRÜNDEN AZALTILMASI DA MUTLAKA BİR KİTAPTADIR. ŞÜPHESİZ BUNLAR, ALLAH'A KOLAYDIR. (Bayraktar Bayraklı meali)
 
Bu ayetten de anlaşılacağı gibi, Allah her kulu için gerekli ve adaletli bir ömür belirlemiştir. Elbette Allah bu ömrün yaşanmasını, kullarına imtihanları gereği kendilerine bırakmıştır. Örneğin kendi isteğiyle intihar etmeleri gibi. Ya da bir kişinin, diğer bir kişiyi değişik nedenlerden öldürmesi gibi diyebiliriz. Bizlerin yaptığı hatalar neticesinde, bir başkasının başına gelen bir musibet, kötü bir durumun, asla Allah'ın bir diğer kulu için yazılan kaderi/takdiri olamayacağını bilmeliyiz. Ne yazık ki ayetlere öyle anlamlar veriyor ve bu yolla batıl inançlarımıza kanıt yaratmaya çalışıyoruz ki, ayetlerin anlamları saptırılıyor, hatta ellerimizle Kur'an'da çelişki yaratıyoruz. 
 
Hadid 22: YERYÜZÜNDE VUKU BULAN VE SİZİN BAŞINIZA GELEN HERHANGİ BİR MUSİBET YOKTUR Kİ, BİZ ONU YARATMADAN ÖNCE, BİR KİTAPTA YAZILMIŞ OLMASIN. ŞÜPHESİZ BU, ALLAH'A GÖRE KOLAYDIR. (Diyanet vakfı meali)

Hadid 23: ELİNİZDEN ÇIKANA ÜZÜLMEYESİNİZ VE ALLAH’IN SİZE VERDİĞİ NİMETLERLE ŞIMARMAYASINIZ DİYE (BÖYLE YAPTIK.) ÇÜNKÜ ALLAH, KENDİNİ BEĞENİP ÖVÜNEN HİÇBİR KİMSEYİ SEVMEZ. (Diyanet meali)

Bu ayette örnek gösterilerek, Allah'ın her şeyi önceden yazdığını ve bizlerin bu yazgıyı yaşadığımızı söylüyorlar. Hâlbuki bu ayette dikkat ettiyseniz, başınıza gelen yalnız musibetlerden yani beklenmeyen kötülüklerden, yani cezadan bahsediyor. Ayrıca bu ayette başımıza gelen musibetlerin nedenini de Hadid 23. ayette açıklıyor ve izah ediyor. Örneğin başımıza gelen bir musibetle, elimizden çıkan kaybettiğimiz bir mal veya değerli bir şey olduysa, bunun Allah katından özellikle bizlerin hayrı için yapıldığı bilgisini veriyor. Bu musibetler bizleri kendimize getirmek, yanlıştan uzaklaştırmak için olduğu açıklanıyor.
 
Allah bizlere üç şey için musibet verebilir.  İMTİHANIMIZ İÇİN. YAPACAĞIMIZ KÖTÜ BİR ŞEYİ YAPMADAN, UYARI OLSUN KENDİMİZE GELELİM DİYE. YA DA YAPTIKLARIMIZIN KARŞILIĞI, CEZA OLSUN DİYE. Bunların hiç birisini bizler takdir edemeyiz, nedenlerini bilemeyiz. Ama bilmemiz ve düşünmemiz gereken, kendi ellerimizle yaptıklarımızdır. Eğer bizler, başımıza gelen tüm bu musibetlerden dersler almak istiyorsak, YAŞANTIMIZDA BAŞIMIZA GELEN MUSİBETLERİN, ASIL NEDENLERİNİ ARAŞTIRMALIYIZ. Eğer araştırmadan, ders çıkarmadan gerçeklere gözlerimizi yumarak, BUNLAR ALLAH'IN TAKDİRİDİR, KADERİMİZ DİYEREK, ALLAH'IN ADALETİNE SAYGISIZLIK YAPMAYA DEVAM EDERSEK, bilelim ki bu musibetler hem kişisel olarak, hem de toplum olarak, başımızdan hiç eksik olmayacaktır.
 
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK


Sayfa Kategorisi: GENEL İSLAMİ YAZILAR.