Kur’an’ı önyargısız dikkatle anladığı dilden okuyan bir Müslüman, şunu çok açık görebilir. Allah indirdiği İslam dinini, Resulü dâhil hiç kimsenin emrine vermemiş, hükmüme hiç kimseyi ortak etmem diye de özellikle uyarmıştır. Emrine vermek, onu gerektiğinde zorla kabul ettirmek ilaveler yapmak, istediği gibi düzenlemek anlamına gelir. Hatta Resulüne bu konuda indirdiği Ankebut suresi 18. Ayetinde bakın nasıl uyarıyor. “RASULE DÜŞEN, APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.” Siz bu ayeti tebliğ aldıktan sonra, Allah Resulünü postacı diye mi gönderdi diyebilir misiniz? Dinin sahibi Allah, Resulünede istediği yetkiyi verir. Bizlere düşen itaat etmektir. Bu ve benzeri ayetlerden de anlıyoruz ki, Allah’ın Resulünün görevi, yalnız tebliğ etmektir zorlamak değil. Zaten Allah, dinde zorlama yoktur diye de açıklama yapmıştır. Peki neden? Çünkü Rabbimiz bu dünyada bizleri, KUR’AN’DAN İMTİHAN EDECEĞİNE HÜKMETMİŞTE ONDAN. Zorla imtihan olmaz.
Kur’an ayetlerini okuduğumuzda çoğunlukla ayetlerin, bizzat kişiye hitap ettiğini ve birey olarak her iman edenin, Kur’an’dan bizzat kendisinin sorumlu olduğunu görecektir. Hatta İslam dininde RUHBAN sınıfının, yani dini anlatan öğreten bir sınıfın olmadığını da bizlere özellikle hatırlatır. Demek ki bizler Allah’ın dini İslam’ı bizzat kendimiz Kur’an’dan öğrenmek ve ALLAH’IN AYETLERİNİ, HÜKÜMLERİNİ BİZLERDEN NE İSTEDİĞİNİ, BİZLER BİZZAT TEBLİĞ ALMALIYIZ, OKUYUP AYETLER ÜZERİNDE DÜŞÜNMELİYİZ HAYATA GEÇİRMELİYİZ. Bunu Rabbimiz birçok ayetinde söylüyor ve bizleri uyarıp, SAKIN SİZİ ALLAH İLE ALDATMASINLAR DİYEDE TEMBİHTE BULUNUYOR.
Kur’an’ı tarafsız ve önyargısız düşünerek okuyan bir Müslüman, şunu da açıkça görecektir. ALLAH İNDİRDİĞİ İSLAM DİNİNİ, İNSANLARIN BİZZAT ELİNE VERİP ONU YETKİLENDİRMEMİŞTİR. Hatırlayınız Resulüne bile, SENİN GÖREVİN SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR DİYOR. Örneğin devleti yönetenlere de İslam dinini uygulatma ve yaşatma görevini verseydi, mutlaka Allah’ın dinini kendi çıkarları doğrultusunda kullanacaklardı. Onun için bunu yapmamış ama biz kullarının dikkatini çekerek, SİZLERİ YÖNETECEK KİŞİLERİ EHİL İNSANLARDAN SEÇİN Kİ, SİZİ ALLAH’IN HÜKÜMLERİ İLE ADALETLİ YÖNETSİN DEMİŞTİR. Bu konudaki Rabbimizin uyarısını hatırlayalım.
“KİM ALLAH'IN İNDİRDİKLERİYLE HÜKMETMEZSE, İŞTE ONLAR KÂFİRLERİN TA KENDİLERİDİR.”“KİM ALLAH'IN İNDİRDİKLERİYLE HÜKMETMEZSE, İŞTE ONLAR ZALİMLERİN TA KENDİLERİDİR.” “KİM ALLAH'IN İNDİRDİKLERİYLE HÜKMETMEZSE, İŞTE ONLAR FASIKLARIN TA KENDİLERİDİR.” (Maide 44–45–47)
Allah’ın hüküm gücünü, ellerine almak ve insanları istediği gibi yönetmek isteyenler, geçmişte olduğu gibi gelecekte de olacaktır. Lütfen, Allah’ın hükmüne hiç kimseyi ortak etmeyelim, inancımızı imanımızı Allah’tan başka yönetmeye kalkanların tuzağına düşmeyelim, ebedi hayatımızı ateşe atarız.
Daha önce söylediğim gibi, Kur’an’ın hükümlerinin çoğunluğu kişiye hitap eder ve uyarılarda bulunur. Bu uyarıları hayatına geçirmeyenlerin, bu dünyada cezalandırma yetkisini hiç kimseye vermez. Tabi toplumun düzenini, yaşamını etkileyen hükümler hariç. Onun için Allah, yöneticilerinizi ehil insanlardan seçin diye boşuna uyarmıyor. Örneğin devleti yönetenler ADALETLİ OLACAK, AYRIM YAPMADAN EŞİT HAKLAR VERECEK TOPLUMA. HIRSIZLIĞI, ZİNAYI ÖNLEYECEK VE BUNU YAPANLAR CEZALANDIRILACAK Kİ TOPLUMUN DÜZENİ BOZULMASIN. Bu ve benzeri olayları yapanları Allah cezalandırın diyor, bunun dışında inancını ilgilendiren konularda ise hiç kimsenin ceza vermesine izin vermiyor, BİZZAT KENDİSİNE BIRAKILMASINI İSTİYOR RABBİMİZ. Çok daha önemlisi ALLAH, İNDİRDİĞİ DİNİN SİYASALLAŞMASINI İSTEMİYOR, ÇÜNKÜ İKTİDAR ZALİMLERİN ELİNE GEÇEBİLİR. ALLAH ÖZELLİKLE SİYASETÇİLERİN ELİNE, DİNİN UYGULANMASI KONUSUNDA BİR YETKİ VERMİYOR AMA DÜZENİN KORUNMASI İÇİN ÖRNEK VERDİĞ KONULARDA, DEVLETİ YÖNETENLERİN ÖNLEMLER ALMASINI İSTİYOR.
Allah’ın Resulünün dönemini lütfen hatırlayınız, bildiğiniz gibi Hz. Muhammed hem Resul lük görevini yapmış, hem de devletin yöneticisi olmuştu. Devleti yönetirken hiçbir zaman, İslam’ı zorla kabul ettirip onları zorlamamış ama devletin yönetiminin devamı için günün zamanın şartlarına göre, örneğin vergi toplamak için kanunlar çıkarmıştır ama bu kanunlar zamanla ihtiyaçlara göre değişmiştir. Hiçbir zaman o çağın ihtiyaçları için çıkan kanunlar, daha sonra bunlarda dinin İslam’ın ya da Allah’ın emri dememişlerdir. Hz. Muhammed’in vefatından sonra, ne yazık ki devletin yönetimi belki Kur’an emri gereği belirli bir zaman seçimle olmuştur ama Allah’ın Resulünün sağlığında yapmadığını yapmaya çalışarak, DİNİ TEK ELİNE ALMAK VE KENDİLERİNİ BU KONUDA YETKİLİ GÖSTERMEK İSTEYEN, YÖNETİCİLER ÇIKMIŞTIR. Buda dinin siyasallaşmasının kapısını açmıştır.
Dinin siyasallaşması, yalnız İslam toplumunda değil Yahudi ve Hristiyan toplumunda da çok etkili bir şekilde yaşanmıştır. Örneğin Hristiyanlarda haçlı seferleri, Allah’ın dininin siyasete alet edilmesi ve Kralların bunu kullanarak iktidarlarını sağlamlaştırma çabalarını görüyoruz. Müslüman toplumlarda da bunun benzerleri her zaman olmuş, hatta farklı boyutlarda olmaya devam ettiğini söyleyebiliriz. Emeviler konusunda, küçük bir bilgi vermek isterim.
“EMEVİ HALİFELERİ DÖNEMİNDE, İNANANLARIN UHREVİ DÜŞÜNCELERİNİ AYRIŞTIRARAK SAVAŞLARA BAĞLI KİN VE DÜŞMANLIK TALAN, SOYGUN, GASP HAKSIZ MAL EDİNME ÖN PLANA ÇIKMIŞTIR. BİRÇOK İSLAM BİLGİNİ TARAFINDAN EMEVİLERİN SİYASAL İSLAM ANLAYIŞINDA, BİLEREK MÜSLÜMANLIĞI AYRIŞTIRDIĞI YAZILMIŞ, ANLATILMIŞTIR.”
Gerçekten de İslam dinini siyasallaştırdığınız an insanları böler, parçalar hatta birbirine düşman yaparsınız. Bu durum Kitap Ehlinde olduğu gibi, biz Müslümanlarda da çok üzücü sonuçlar getirmiştir. ALLAH İNDİRDİĞİ İSLAM DİNİNİ RESULLERİ DÂHİL, HİÇ KİMSENİN HÜKÜMRANLIĞINA ÖZELLİKLE VERMEMESİNİN NEDENİ, İNSANLARIN NEFİSLERİNİN ETKİSİNDE KALIP, BUNU ÇIKARLARI DOĞRULTUSUNDA KULLANACAKLARINI ÇOK İYİ BİLDİĞİ İÇİN, RUHBAN SINIFINA ASLA İZİN VERMEMİŞTİR. Dinin siyasallaşma çabalarını yakın tarihimizde, Osmanlı İmparatorluğunda da görüyoruz. Yaşadıkları dönemin, çağın şartları gereği kanunların yetersiz oluşu ile hazırlamak istenmiş ve adına MECELLE KANUNLARI dedikleri kanunlar çıkartılmıştır. Elbette ihtiyaç duyulan kanunlar çıkartılmalıdır ama dini siyasallaştırarak bunu yaparsanız, kendi inancınızı topluma zorla kabul ettirmeye çalışmak, toplumda adalet değil huzursuzluk ve adaletsizlik yaratır. Ne demek istediğimi daha iyi anlayabilmeniz için, MECELLE konusunda yazılan bir konudan alıntı yapmak istiyorum.
“ARAPÇADA SAYFA, DERGİ, CİLTLENMİŞ VEYA RULO BİÇİMİNDE BÜYÜK KİTAP ANLAMLARINA GELEN “MECELLE”, TANZİMAT DÖNEMİ’NDE AHMET CEVDET PAŞA BAŞKANLIĞINDA ÇALIŞAN BİR KOMİSYON TARAFINDAN, İSLAM HUKUKUNUN HANEFİ MEZHEBİ ESAS ALINARAK HAZIRLANAN, ÖZEL HUKUK KANUNLARI KÜLLİYATININ KISALTILMIŞ ADIDIR.”
“MECELLE PADİŞAHLARA KOLAYLIK GETİRDİ. MECELLE, YAPISI İTİBARİ İLE HANEFÎ MEZHEBİNİN KUVVETLİ SÖZLERİNE GÖRE HAZIRLANDI VE ZAMANIN ŞARTLARI, İNSANLARIN İHTİYAÇLARINI GÖZ ÖNÜNE ALARAK OLUŞTURULDU. BU SEBEPLE PADİŞAHA, HALKI YÖNETİM AÇISINDAN KOLAYLIK TANIMAKTAYDI.”
Sanırım dinin siyasallaştırma çabalarının geçmişte, günümüzde hatta gelecekte her zaman yapılacağını, lütfen unutmayalım. Rabbimiz kendi hükmüne hiç kimseyi ortak etmeyeceğini, dinin sahibinin yalnız kendisi olduğunu söylediği halde, hala beşeri oluşumlar olan mezheplerin, dine yaptığı ilaveleri, dinin emri gibi gösterip onunla hükmetmeye çalışanlar, Allah’ın dinini siyasallaştırıp kendi çıkarlarına kullanmaya çalıştıklarını lütfen unutmayalım. Rabbimizin bu konuda bir uyarısını hatırlatmak isterim.
“EY İNSANLAR! ALLAH’IN VERDİĞİ SÖZ GERÇEKTİR. DÜNYA HAYATI SAKIN SİZİ ALDATMASIN, O ALDATMA USTASI DA ALLAH HAKKINDA SİZİ KANDIRMASIN.” (Fatır 5)
Dilerim Kur’an gerçeklerinin farkında olan, Allah’ın azınlık halis kulları arasında oluruz.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
https://kuranadavet1.wordpress.com/
https://twitter.com/KURANA_DAVET
http://www.hakyolkuran.com/
https://www.facebook.com/Kuranadavet1/
https://hakyolkuran1.blogspot.com/