KUR'AN A DAVET

 

 

 

AMACIMIZ HURAFEDEN, BATILDAN ARINMIŞ BİR İSLAM YAŞAMAKTIR. ONUN İÇİNDE REHBERİMİZ,  ALLAH IN KORUMASI ALTINDA Kİ, YALNIZ KUR'AN DIR.

YAZILARIMIN OLDUĞU DİĞER SİTELERİM.

 

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Takvim

 
Gerekli Linkler

 
NİSA SURESİ 97. AYET, KABİR AZABINA DELİL OLABİLİR Mİ?
Bizler batıl inançlarımızı yaşamak ve yaşatmak adına, Kur’an dan zorlamalarla, öyle deliller yaratmaya çalışıyoruz ki, adeta ayetlerin anlamlarını eğip, büküyor ve gerçek anlamından uzaklaştırıyoruz. Çünkü ne yazık ki bizler için önemli olan, Hak kın gerçekleri değil, batılın nefislerde aklanması önemli. Nefsimizi belki geçici tatmin edebiliriz, ama hesabımızı veremeyiz.
 
Bu yazımda, yine bir batıl inancı aklamaya ve Kur’an da hiç bahsedilmeyen, KABİR AZABINA delil göstermeye çalıştıkları bir ayeti sizlere hatırlatmak ve üzerinde birlikte düşünmeye davet etmek istiyorum. Önce ayeti yazalım.
 
Nisa 97: Kendilerine yazık eden kimselere melekler, canlarını alırken: «Ne iş de idiniz!» dediler. Bunlar: «Biz yeryüzünde çaresizdik» diye cevap verdiler. Melekler de: «Allah'ın yeri geniş değil miydi? Hicret etseydiniz ya!» dediler. İŞTE ONLARIN BARINAĞI CEHENNEMDİR; orası ne kötü bir gidiş yeridir. (Diyanet vakfı meali)
 
Önce bu ayette bahsedilen konunun ne olduğunu, doğru anlamalıyız. Bu sözler neden söylenmiş ve bu örnek ayet bizlere ne anlatıyor. Gerçektende kabir azabına delil olabilecek bir bilgi var mı? Bu ayetin öncesi ayetlere baktığımızda, peygamberimiz döneminde, Müslümanlara yapılan saldırılara karşı, ALLAH IN ELÇİSİ İLE BİRLİKTE HAREKET ETMEKTEN, ONUN YANINDA SAVAŞMAKTAN KAÇAN, GEREKSİZ VE NEDENSİZ BAHANELER UYDURANLAR İLE SAVAŞA GİDİP, ALLAH YOLUNDA SAVAŞANLARLA BİR TUTULMAYACAĞI ANLATILIYOR.
 
Nisa 97. ayette de, savaştan kaçanların örneği veriliyor ve diyor ki: Böyle insanlar ölürken yani melekler canlarını alırken onlara şöyle soru sordular diyor.”HANGİ SEBEPLE ALLAH IN ELÇİSİNİN YANINDA OLMADINIZ” Allah ın elçisini savunmaktan kaçan gönülsüz olanlarda, şöyle cevap vermişler. “BİZ GÜÇSÜZ, ÇARESİZ DURUMDAYDIK, ONUN İÇİN YARDIMCI OLAMADIK” Tabi bu cevabın doğru olmadığı ve yalan söylediklerinin örneği veriliyor ayette.
 
Bu ayette geçen konu, dikkat ederseniz geçmişte yaşanmış ve bizlerin ders almamız adına iletilmiştir Kur’an da. Yoksa her ölene melekler, böyle bir soru soracağının kanıtı değildir. Eğer öyle olmayıp, meleklerin herkese ölmeden soracakları bir soru olsaydı, ayet bunu açıksa bizlere bildirir, BELİRLİ BİR KONU SINIRLAMASI İLE ANLATILMAZDI. Elbette bu ayetten alacağımız çok büyük dersler vardır. Kur’an da verilen hiçbir örnek boşuna değildir. 
 
Ayete lütfen dikkat edelim. Melekler bu kişileri ölürken sorguya çekmiyor, savaştan kaçarak, yaptıkları yanlışları hatırlatma mahiyetinde sorular soruyor, adeta onları azarlıyor. Melekler herhangi bir cezada vermiyor, hatta azapta etmiyor, yalnız yaptıkları yanlışı  onlara hatırlatıyor. Bu ayet bizlere ikaz mahiyetindedir. Yapılan bu yanlışlar, bizlere örnek olması adına Kur’an da geçiyor. DİKKAT EDERSENİZ BU KONUŞMA KABİRDE GEÇMİYOR, savaştan kaçmış bu kişilerin canları alınırken, melekler tarafından bu kişilere yaptığı yanlışlar hatırlatılıyor. 
 
Zaten cezayı, hükmü veren, sorgulayan yalnız Allah dır. Onunda mahşer günü olacağının, açık kanıtı Kur’an dır. Ayetin sonunda da Allah, böyle kişilerin cezasının ne olacağının da hükmünü veriyor ve bakın ne diyor. İŞTE ONLARIN BARINAĞI CEHENNEMDİR. Sorgulanmadan, kayda alınmış kitabı önüne getirilmeden, hatta şahitler çağrılmadan, bir kısım cezanın KABİRDE verileceğini söylemek, Kur’an ın adaletine, hükümlerine asla uymaz. 
 
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK