KUR'AN A DAVET

 

 

 

AMACIMIZ HURAFEDEN, BATILDAN ARINMIŞ BİR İSLAM YAŞAMAKTIR. ONUN İÇİNDE REHBERİMİZ,  ALLAH IN KORUMASI ALTINDA Kİ, YALNIZ KUR'AN DIR.

YAZILARIMIN OLDUĞU DİĞER SİTELERİM.

 

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Takvim

 
Gerekli Linkler

 
NECM SURESİ 19......23. AYETLERDEN İBRETLİK DERSLER.

Allah Kur’an ı sizlere bir rehber, bir güneş olsun diye indirdim diye öğüt verir bizlere. Bizler ise Kur’an ı yeterli görmeyip, içinde her bilginin detaylı olmadığını, onun özet bilgiler içerdiğini, söyleyenlere inanırız. Kur’an da olmayan rivayet yoluyla edindiğimiz onca bilgilerin, hükümlerinin de Allah katından olduğunu söyleriz, çünkü bize böyle öğretilmiştir. Rehber Kur’an a hiç müracaat etmediğimiz içindir ki, inancımızı Kur'an dan habersiz yaşar gideriz rivayet ve sanı bilgilerle. Tıpkı Kur’an ın indirildiği dönemde olduğu gibi. O devirde Kitap Ehli hem Allah a iman ediyorlar, hem de atalarından intikal etmiş, hurafe bazı inançları yaşıyorlardı. Fakat Allah ın indirdiği din öyle bir hal almıştı ki, dinin aslı, özü hurafenin içinde kaybolmuştu adeta.

Uydurdukları hurafeler nefislerine daha yakın gelmiş olmalı ki, kendilerince beşeri bir din yarattıklarını söylemek yanlış olmayacaktır. İşte Allah da bunun için ve en son bir hak daha vererek kullarına, elçisi olarak seçtiği örnek insan Hz. Muhammed aracılığıyla, KUR’AN I bizlere göndermiştir. Allah onlarca ayetinde bizleri, Kur’an a davet ederek, onun ipine sarılmamız gerektiğini söyleyip, sizleri KUR’AN DAN HESABA ÇEKECEĞİM hükmünü vermiş, bizlerin işini de aslında çok kolaylaştırmıştır. Sizlere bu makalemde, Necm suresi 19 ve 23. ayetleri hatırlatarak, o günkü toplumun yanlış inançlarına karşılık, kendilerine seçtikleri şefaatçiler, yani putlaştırdıkları inşanların ancak bir hurafe, bir sanı ve nefislerinin uydurmaları olduğunu, Rabbimiz bakın nasıl ikaz ederek uyarıyor. Tabi bizler bu ayetten nasıl bir ders çıkarmalıyız, burası  çok önemli.

Necm 19: Gördünüz mü Uzza'yı, Lât'ı. 20. Ve ötekini, üçüncüsü olan Menât'ı. 21. Erkek size, dişi Allah'a mı? 22. İşte bu, insafsız bir bölüştürme. 23. Bunlar, sizin ve atalarınızın taktığı isimlerden başka şeyler değildir. ONLAR HAKKINDA ALLAH, BİR KANIT İNDİRMEMİŞTİR. ONLAR, SADECE SANIYA, BİR DE NEFİSLERİN HOŞLANDIĞI ŞEYLERE UYUYORLAR. Yemin olsun, onlara hidayet Rablerinden gelmiştir.

Yukarıdaki ayette, o devrin inançları gereği şefaat umdukları putlardan bahsederken, bakın Rabbim nasıl uyarıyor? "BUNLAR, SİZİN VE ATALARINIZIN TAKTIĞI İSİMLERDEN BAŞKA ŞEYLER DEĞİLDİR. ONLAR HAKKINDA ALLAH BİR KANIT İNDİRMEMİŞTİR. ONLAR, SADECE SANIYA, BİR DE NEFİSLERİN HOŞLANDIĞI ŞEYLERE UYUYORLAR." Demek ki Allah, KUR'AN DA KANIT İNDİRMEDİĞİ HİÇBİR KONUNUN, İMAN ADINA BENİMSENMESİNİ İSTEMİYOR, tam tersine bunu yapanlara kızıyor. Kanıtı da indirdiğim kitaplarda arayacaksınız diye de, bizleri birçok kez uyarmamış mıydı?  Rehberi Kur'an da kanıt indirmediği konular hakkında, Allah ne diyor lütfen dikkat edelim. "ONLAR SADECE SANIYA, BİRDE NEFİSLERİNİN HOŞLANDIĞI ŞEYLERE UYUYORLAR." Tıpkı günümüzde Kur'an ın tek kelme bile bahsetmediği, rivayet ve sanı sözlere din diye inanıp, ardı sıra gidenleri tarif ediyor. 

Hatırlayınız lütfen, Allah ın Kur’an da hiç bahsetmediği, hüküm vermediği onca konular, sırf nefislerimizi tatmin adına, menfaatlerimizin baskın çıkmasıyla, bunlar Allah katındandır diye bizlere sunmuyorlar mı? Allah katından olsaydı, Allah rehberinde apaçık yazmaz mıydı diye, niçin düşünen yok? Ayetin sonunda Allah ın söylediği, çok önemli bir cümle var, onun üzerinde sanırım çok düşünmeliyiz. "YEMİN OLSUN, ONLARA HİDAYET RABLERİNDEN GELMİŞTİR." Demek ki hidayeti yalnız KUR’AN DA aramalıyız. Allah'ın Resulü, Allah dan gelen hidayetin uygulayıcısı olduğuna göre, Kur’an a uymayan onun vermediği bir hüküm konusundaki sözleri, bu Resulün sözüdür diye nakledenlere karşı, çok dikkatli olmalı ve onların tuzaklarına kanıp, adeta putlardan şefaat bekleyenlerin durumuna düşmemeliyiz.

Bildiğiniz gibi ayette bahsedilen Lat, Uzza, menat gibi putlara Tanrı diye tapılmıyor, tam tersine onlar geçmiş zamanlarda yaşamış, sevilen, saygı gören, yardım sever değer verilen insanlardı, onların heykelleriydi. Bunlardan şefaat isteniyor ve onları Allah ın sevgili kulu kabul ettikleri için, Allah a aracılık yapması, günahlarının affedilmesi için yalvarıyorlardı. Acaba günümüzde bunun daha değişik şekli, edindiğimiz velilerden, şeyhlerden, efendilerden daha başka yöntemlerle yapılmıyor mu? Biraz düşünün aklınıza o kadar çok örnek gelecek ki. Din ulemalarının, şeyhlerin şefaatçi olduğuna inanan bir toplumun, bunlardan ne farkı var diye düşünmeyene, sözümüz meclisten dışarı. Daha düne kadar hoca efendi diye saygı gösterdikleri, hatta mahşer günü bu zatın kendilerine şefaat edeceğine dahi inandıkları bu şahıs, toplumu Allah ile aldatarak, devletine milletine nasıl isyan ettirip, din kardeşlerini öldürttüğüne hepimiz şahit olduk. Dün heykellerini yapıp onlardan şefaat bekleyenler, bugün heykellerini yapmadan, aynı yanlışın peşi sıra gitmiyorlar mı? Bununda yorumunu sizlere bırakıyorum. 

Dilerim Allah dan bizleri, Kur’an ın ipine sarılan, batıl ve sanıdan uzak onu rehber edinen, Allah'ın sınırlarını aşmayan, Kur’an ın güneşi ile aydınlanan kulları arasına, bizleri de alması dileklerimle. 

Saygılarımla    
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

 



Sayfa Kategorisi: KUR'AN DAN AYETLER.