Bu makalemde sizlere, yaşadığımız İslam ın Kur’an dan uzak, ne derece riskli batıl, rivayet eksenli yaşandığına, çok dikkat çekici iki örnek vermek istiyorum. İşin ilginci bu iki örnek, İlahiyat Profesörleri tarafından uygun ve doğru kabul edilerek topluma anlatılıyor ve Müslümanların bu yönde İslam ı yaşamaları isteniyor. İlk örneğim. Sayın Prof. Nihat Hatipoğlu nun, Hadislerin Kur’an a sorulması hikâyesi başlıklı köşe yazısından, bir bölüm alıntıdır. Diğeri ise Prof. İbrahim Canan Hoca nın sözlerinden alıntıdır. Lütfen dikkatle okuyalım. Rehberimiz Kur’an ise lütfen, pişman olmak istemiyorsak, bu sözler üzerinde dikkatle düşünelim.
“Bazı kitaplarda şöyle bir rivayet yer alır. Güya Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuş: "SİZE HERHANGİ BİR HADİS İNTİKAL ETTİĞİNDE ONU KUR'AN'LA KARŞILAŞTIRIN. EĞER KUR'AN'A UYGUNSA ONU ALIP ONUNLA AMEL EDİN. YOK EĞER KUR'AN'A UYGUN DEĞİLSE ONUNLA AMEL ETMEYİNİZ VE ONU REDDEDİN." Bu şüpheli rivayeti alanlar bunu kullanarak Hz. Peygamber'in (s.a.v.) hadislerinden kendilerince Kur'an'a uymayan rivayetleri rahatça reddetmeye başladılar. Bu tehlikeli yolla mesela 5 vakit namazı, zekâtın miktarını ve binlerce hükmü kolaylıkla yok sayabiliyorlar. Delilleri de şüpheli bir rivayet. Hz. Peygamber'in (s.a.v.) Kur'an-ı Kerim'e aykırı bir şey söylemeyeceği zaten ortadadır.
ANCAK KUR'AN-I KERİM'İN MÜCMEL -KISACA HABER VERDİĞİ BİRÇOK KONU PEYGAMBERİMİZİN BEYANI, DETAYLANDIRMASI- İLE AÇIKLANMIŞTIR. Ancak; -sünnetin Kur'an'a arzı- iddiasıyla ortaya atılan bu rivayet; bu niyette değil, sünnetin tümünün keyfi olarak ve hem de şaibeli bir rivayetle reddedilmesi niyetiyle kullanılmıştır. Tehlikeli olan budur.
Hadis Kur'an'a uygun olduğunda veya zıt olmadığında itibar edilir.' Özetle şudur: Hadislerin Kur'an'a arzı ile ilgili rivayet sened itibariyle de Hz. Peygamber'in (s.a.v.) bütün misyonunu ret anlamına gelir. Çünkü hadisler; bazen Kur'an'ın çok özlü olarak bahsettiği konuları açmak zorundadır. Din başka türlü nasıl uygulanacak. BEŞ VAKİT NAMAZI NEREDEN BULACAKSINIZ MESELA?”
KUR'ANI ÖĞRENMEK İÇİN HADİS OKUYUN.
Prof. Dr. İbrahim Canan, KUR’ÂN AYETLERİNİN AÇIKLANMASINDA HADİSİN YERİNİ HİÇBİR ŞEYİN DOLDURAMAYACAĞINI, KENAN DEMİRTAŞ'A ANLATIYOR.
İslâm tarihinde çözülmelerin yaşandığı ve Kur’ân ruhundan uzaklaşıldığı zamanlar âlimler çıkış yolunu Sünnetin içinde aramışlar ve orada da bulmuşlardır. Çünkü Kur’ân’ı en iyi anlatan şüphesiz Peygamberdir. İşte Hadis ve Sünnet konusunda uzman olan Prof. Dr. İbrahim Canan bize bu yolu anlattı ve hadisleri tefsir açısından değerlendirdi. Bilindiği gibi Prof. Dr. İbrahim Canan, ilâhiyat camiasında birçok ilim adamının yetişmesine vesile olmuş bulunmaktadır. Bu arada Sünnetle ilgili birçok eser yazmış ve özellikle Kütüb-i Sitte gibi büyük bir hadis külliyatını tercüme ederek milletimize Peygamber çizgisini anlatmıştır.
İSLÂM ÂLİMLERİNİN HEPSİ, KUR’ÂN’I AÇIKLAMADA PEYGAMBER (A.S.M.) SÜNNETİNİ BİRİNCİ KAYNAK OLARAK GÖRMÜŞLERDİR. BUNUN DAYANDIĞI BİR GERÇEK VAR MI?
Evet, peygamberlik görevi sadece Kur’ân’ı getirmekle bitmez; onu açıklamak, izah etmek ve nasıl tatbik edileceğini göstermek, onun görev sınırları içindedir. Meselâ şu ayetler onun İlâhî görevlerinden bir kısmını belirtiyor:
“Hak dini onlara açıklasın diye, her peygamberi Biz kendi kavminin lisanıyla gönderdik.”(İbrahim Sûresi,14-4)
Bu iki örnek, İslam toplumunda eğitim görmüş, hatta âlim dediğimiz kişilerin sözleri. Bunlar böyle konuşabiliyorsa, eğitim görmemiş Müslümanların neler söyleyebileceğini, nelere inanacaklarını düşünmek bile istemiyorum. Sanırım bu kişilerin Profesörlüğü, rivayetler Kur’an değil. İlginç olan, rivayet edilen bir hadisin, yani Peygamberimizin size benden bir hadis nakledildiğinde, onu Kur’an ile karşılaştırınız sözlerinden, o kadar tedirgin olmuşlar ki, bu hadisin güvenilir doğru olamayacağını ve doğru olmasının mümkün olmadığını, ısrarla anlatmaya çalışıyorlar. Çünkü inandıkları öyle konuları, Allah ın elçisinin üzerinden anlatıyorlar ki, Kur’an tek kelime bahsetmez, hatta onaylamaz. Hâlbuki bu hadis, Kur’an ın tamamına uygun olduğu ve Kur’an dan onay aldığı halde, her nedense yanlış olduğuna inanmak istiyorlar. Peki neden? ÇÜNKÜ BUNA İNANIRLARSA, KUR’AN IN ASLA BAHSETMEDİĞİ, ONAYLAMADIĞI YÜZLERCE RİVAYET GEÇERLİ OLMAYACAK, HURAFE VE BATIL OLDUĞU ORTAYA ÇIKACAKTA ONDAN. Hâlbuki Allah bizleri uyarıp, KUR’AN IN SINIRLARINI SAKIN AŞMAYIN DEMİYOR MUYDI? İşte bizlere dini anlatan ve Profesör unvanı almış, aslında güvenmemiz gereken kişilerin, nasıl toplumu Kur’an dışına yönlendirdiğine, güzel ve ibretlik örnekler. Allah boşuna demiyor, benden başka veliler edinip, sakın ardı sıra gitmeyin diye.
Çok daha ilginç olan, eğer rivayet hadisler olmasaydı, beş vakit namazı Kur’an da bulamayacağımızı bile söyleyebilmektedirler. Zekâtın miktarını, ne kadar vereceğimizi Allah bizlere bıraktığı ve bizleri bununla imtihan ettiği halde, rivayetin öğretisini Kur’an da göremediğimizde, Kur’an ı hâşâ eksik ve detaysız görmemiz ne acıdır. Allah hem sizleri Kur’an dan hesaba çekeceğim diyecek, biz kitapta hiçbir eksik bırakmadık, nice örneklerle izah ettiğini açıkladığını söyleyecek, ama sorumlu tuttuğu emirlerini açıkça Kur’an da yazmayacak, öylemi dostlar? ALLAH KUR’AN I AÇIKLAMAK BİZE DÜŞER, ANLAYASINIZ DİYE NİCE ÖRNEKLERLE AÇIKLADIK DEDİKTEN SONRA, BU ZİHNİYET ACABA ALLAH A GÜVENMİYORDA MI KUR’AN IN AÇIKLANMADIĞINA İNANIYORLAR? Ne söylediğimizi, nelere inandırılmak istendiğinin farkında mıyız? Kur’an ın hükümlerinin kısa, açıklanmamış, detaysız gösterilerek, hadislerin Kur’an ı açıkladığını anlatmaları, Allah ın kitabının yetersiz ve detaysız olduğunu topluma enpoze etmeleri, şirk batağının ne denli yaygın ve güç kazandığını bizlere gösteriyor.
ALLAH IN, DİNDE SAKIN BÖLÜNMEYİN EMRİNİ GÖZ ARDI EDENLER, NE YAZIK Kİ KUR’AN I YETERSİZ VE AÇIKLANMAMIŞ KABUL EDİP DİNDE BÖLÜNEREK, KENDİLERİNCE DOĞRU KABUL ETTİKLERİ RİVAYET HADİSLERLE, ADETA İSLAM TOPLUMU BİRBİRİNE DÜŞMAN OLMUŞTUR. RİVAYET HADİSLERİ KUR’AN IN ONAYINDAN GEÇİRMEDİĞİMİZ İÇİNDİR Kİ, NE YAZIK Kİ ALLAH IN YOLUNDAN SAPTIK, KENDİMİZE BEŞERİ YOLLAR BULDUK. SONUCUNUDA HEP BİRLİKTE GÖRÜYORUZ.
İslam ı bozmaya çalışan, dine nifak sokanlar, aramızda dolaşıyor ve ısrarla batılın yaşanmasının devamı için, toplumu yanıltmaya devam ediyorlar. Bilerek ya da bilmeyerek onu yalnız Allah bilir. Hiçbir Müslüman, Allah ın elçisinin söylemiş olması muhtemel sözlerini inkâr etmez. Ama Kur’an a iman eden gerçek Müslüman şunu bilir, Allah ın elçisi yalnız Kur’an a uymuş ve ümmetine yalnız Kur’an ı tebliğ etmiştir. Buda zaten birçok ayetle sabittir. Kur’an ın onaylamadığı, asla bahsetmediği hiçbir şeyi Allah ın elçisi söylemeyeceğine göre, Kur’an ın onaylamadığı hiçbir söz, Peygamberimizin sözü olamaz.
Prof. İbrahim Canan hocanın söyledikleri de, aynı düşüncenin ürünüdür. KUR'AN I ÖĞRENMEK İÇİN, RİVAYET HADİSLER OKUYUN DİYEN BİR DÜŞÜNCENİN, SİZCE KUR'AN I DOĞRU ANLAMASI MÜMKÜN MÜ? KUR'AN MI RİVAYETLERE MUHTAÇ, YOKSA RİVAYETLER Mİ KUR'AN A MUHTAÇ, NE DERSİNİZ? İbrahim Hoca şöyle diyor. İslam tarihinde, çözülmelerin yaşandığı yani farklı görüşlerin ortaya atıldığı zamanlarda, Âlimler çıkış yolunu sünnetin içinde aramışlar ve orada bulmuşlar diyor. Peki, Peygamberimizin sünneti Kur’an dışı bir sünnet miydi? Biliyorsunuz sünnet, kanun, izlenen yol, yöntem gidişat anlamına gelir. Sizce Allah kendi sünnetini Kur’an da açıklamamış da, Elçisine kullarımın izleyeceği yolu yöntemi, hükümleri sen mi açıkla yol göster demiştir? Fetih 23, Ahzab 62. ayetlere inanmıyor muyuz yoksa? Allah ın sünnetinde değişiklik yoktur. Yalnız Allah ın kitabına sarılın, onun sınırlarını aşmayın uyarıları, sizce bizlere yapılmıyor mu?
Hadis ve sünnet konusunda uzmanlık yapanlara benim âcizane tavsiyem, BİRAZDA KUR’AN ÜZERİNDE UZMANLIK YAPMALARIDIR. İlginç olan, İslam âlimlerinin hepsinin, Kur’an ı açıklamada, Peygamberimizin sünnetini, yani rivayet edilen hadisleri, birinci kaynak olarak görmüşler diyebiliyor. Bu satırları yazarken içim sızladı inanın. İçinde bulunduğumuz İslam anlayışının zihniyetini, işte bu sözler çok açık ve net bizlere gösteriyor. ÂLİM DEDİĞİMİZ KİŞİLERİN, DİNDE BİRİNCİ KAYNAĞININ KUR’AN OLMADIĞINI, RİVAYET EDİLEN HADİSLER OLDUĞUNU, KENDİLERİ İTİRAF EDİYORLAR. Tabi bu sözlerin doğruluğunu da bilemeyiz, onlara atılan iftirada olabilir. Eşi benzeri olmayan, hadi bir benzerini getirin bakalım diye, Allah ın bizlere meydan okuduğu FURKAN-Kur’an, ne yazık ki İslam ı yaşarken, bizlerin birinci kaynağı olmaktan çıkartıldı. Rivayet edilen, doğruluğundan emin olamadığımız rivayet yani SÖYLENTİ BİLGİLER, GENEL ÇOĞUNLUĞUMUZUN DİNDE BİRİNCİ KAYNAĞI OLDU. TABİ BUNUN ETKİLERİNİ, YANSIMALARINI HEP BİRLİKTE İSLAM TOPLUMLARINDA GÖRÜYORUZ. İbrahim Hocamız, Resulün görevinin sadece Kur’an ı getirmek, tebliğ etmek olmadığını onu açıklamak, izah etmek, nasıl tatbik edileceğini göstermek olduğunu da söylüyor. Hâlbuki Allah elçisine verdiği görev ve sorumluluğunu bizlere anlatırken ne diyordu?
“RESULE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR”. (Ankebut 18)
“BİZ RESULLERİ, SADECE MÜJDELEYİCİLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ. “ (Kehf 56) “SENİN GÖREVİN SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR.” (Rad 40)
BEN SADECE BANA VAHYEDİLENE UYARIM. BEN SADECE APAÇIK BİR UYARICIYIM. (Ahkaf 9 )
Verdiği ayet örneğinde, Resulü ve kitabı kendi toplumun içinden ve kendi dilleri ile göndeririz derken, AÇIKLASIN diye tercüme ettikleri kelimeyi, özellikle sanki açıklanmamışta, açıklayan elçisiymiş gibi göstermek için, açıklasın şeklinde tercüme ediyorlar. Hâlbuki toplumun diliyle özellikle gönderilmesinin nedeni, toplumun tebliği anlayabilmeleri ve Resulde Kur’an ı Allah ın detaylı açıkladığı şekliyle apaçık anlata bilsin, beyanda bulunsun, mesajı açık ve net olarak ulaştırabilsin, her şeyi ortaya koysun anlamında söylenmiştir. Kur’an ı açıklamak biz düşer diyen Yaradan ve detaylı açıkladığını da bildiren Rabbimiz, sizce bunca hükümlerinden sonra, ayetlerini açıklamayıp, hükmünden vazgeçip, elçisine açıklama görevi vermiş olabilir mi? SİZCE ALLAH AÇIKLAMADIĞI, İZAH ETMEDİĞİ KUR’AN DAN BİZLERİ İMTİHAN EDİP, DAHA SONRA HESAP SORAR MI? Karar sizlerin. İmtihan sizin imtihanınız. İSTER BİZLERİ YARATAN RABBİMİZE GÜVENİRSİNİZ, İSTERSENİZ RİVAYETLERİN ŞEKİLLENDİRDİĞİ, ALLAH A VE ELÇİSİNE İFTİRALARLA DOLU RİVAYETLERE İNANIRSINIZ.
Bizlere İslam ı anlatanların isimlerinin önünde, Profesör unvanı dahi olsa, Kur’an ın onayını almadan, her söylenene hemen inanmayalım. LÜTFEN UNUTMAYINIZ, RABBİMİZ SİZLERİ ALLAH İLE ALDATANLAR ÇIKACAKTIR diye bizleri uyarmıştır. Bizlere dini konularda anlatılanların onayını, Mutlaka Kur’an dan arayalım. İSLAM DİNİNDE TEK KAYNAK VARDIR, ODA KUR’AN DIR. Kur'an ı anlayarak okuyan, bunun Allah emri olduğunu bilir. Nahl suresi 89. ayetinde Allah; “Sana bu kitabı; her şey için bir açıklama, doğru yolu gösteren bir rehber, bir rahmet ve Müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.” Diyor da, Allah hükmüne hiç kimseyi ortak etmez diye açıklık getiriyorsa, dinde hüküm verenin, ayetleri açıklayanın, lütfen Allah olduğunun artık farkına varalım. Eğer bizler inancımızı yaşarken, tek kaynak KUR’AN ın etrafında toplanmayı başaramazsak, asla birlik ve beraberliği sağlayamayacağımız gibi, bir birimize düşman oluruz. Unutmayalım, TEK SAATİ OLAN, SAATİN KAÇ OLDUĞUNU BİLİR. İKİ SAATİ OLANSA, ASLA EMİN OLAMAZ. İNANIN BU YANLIŞLARI YAPMAYA DEVAM EDERSEK, MAHŞER GÜNÜ ŞAŞKINA DÖNENLERİN, ÜZÜNTÜSÜNDEN KAÇACAK YER ARAYANLARIN SAFINDA BULURUZ KENDİMİZİ.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
https://twitter.com/HGumustabak
http://www.hakyolkuran.com/
https://www.facebook.com/Kuranadavet1/
https://hakyolkuran1.blogspot.com/