KUR'AN A DAVET

 

 

 

AMACIMIZ HURAFEDEN, BATILDAN ARINMIŞ BİR İSLAM YAŞAMAKTIR. ONUN İÇİNDE REHBERİMİZ,  ALLAH IN KORUMASI ALTINDA Kİ, YALNIZ KUR'AN DIR.

YAZILARIMIN OLDUĞU DİĞER SİTELERİM.

 

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Takvim

 
Gerekli Linkler

 
DUALARIMIZDA GEÇEN AMİN SÖZCÜĞÜNÜN ANA KAYNAĞI.
Bizlerde okuma, araştırma ve sorgulama özelliği çok fazla gelişmediği için, din adına anlatılanları ve öğretilenleri de hiç sorgulamadan hayatımıza geçiriyoruz. Onun içinde büyük yanlışları hayatımıza geçirmemiz, kaçınılmaz oluyor. Bugün, üzerinde belki de hiç düşünmediğimiz ve araştırmadığımız bir konu üzerinde, sizleri düşünmeye davet etmek istiyorum. Bizler dualarımızın, yada olmasını istediğimiz bir şeyin, Allah dan isteğimizin bir onayı anlamında kullandığımız, AMİN kelimesi üzerinde olacak.
 
BİLİYOR MUSUNUZ BİLMİYORUM AMA ÂMÎN SÖZCÜĞÜ KUR’AN'DA BU ŞEKLİYLE  KULLANDIĞIMIZ ANLAMDA, YANİ KABUL ET ALLAH'IM ANLAMINDA(ÂMÎN DİYE) HİÇ GEÇMEZ. Böyle bir örnek de yoktur. Çok ilginç değil mi sizce? Hâlbuki bizler için ana kaynak ve referans Kur’an'dır. Onun öğretisi ile özellikle İmanımızı yaşamaya, inancımızı şekillendirmeye özen gösteririz. Bizler âmin kelimesini, KABUL ET ALLAH'IM anlamında kullanırız. Ama bu kelime Kur’an literatüründe bu anlamda hiç geçmediği halde, bizlerin diline nereden girmiştir diye şöyle bir araştırdığınızda, HER ZAMAN OLDUĞU GİBİ YAHUDİLER KARŞIMIZA ÇIKAR.
 
Yahudiler, Hıristiyanların ve biz Müslümanların içine kendi inanç ve itikatlarını öyle sokmuşlardır ki, bugün ne Hıristiyanlar nede biz Müslümanlar, Yahudilerin inancımıza soktuğu hurafe ve batılı istesek de inançlarımızdan, atamaz durumuma gelmişiz. Çok ilginçtir, Yahudilerde, Hıristiyanlarda ve biz Müslümanlar da, bu kelime dini konularda, hatta aynı anlamda çok sık kullanılır. 
 
ÂMİN SÖZCÜĞÜ, KUR’AN'DA KULLANDIĞIMIZ ANLAMINDA  GEÇMEDİĞİ HALDE, YAHUDİLERİN BUGÜN ELLERİNDEKİ TEVRAT'TA, HIRİSTİYANLARIN ELLERİNDEKİ İNCİLLERDE GEÇER. Tabi orijinallerinde olduğunu sanmıyorum, olsaydı Kur’an'da da geçerdi. Peki, neden kendimize hiç sormuyoruz, neden Kur’an'da kullandığımız anlamında hiç geçmediği halde, bizler özellikle bu kelimeyi benimseyip kullanmışız? Sanırım düşündürücü olan bu kısmı. Bu kelimeyi Yahudiler, antik çağdan beri dualarının sonunda kullanırlarmış. Bu kelimenin nereden geldiği konusunda anlatılan öyle bir rivayet var ki, doğrusu kafanızı iyice karıştırmamak için, ondan bahsetmek istemiyorum. Amacımız kafa karıştırmak değil sorgulayarak, araştırarak inancımızı yaşamaktır.
 
Bu kelime Hz. İsa döneminde değil, çok daha sonraları Hıristiyanlığa girdiği anlaşılıyor. Âmin kavramının kullanımı, Hristiyan azizlerinden Şehit Justinus un zamanında kullanılmaya başlandığı, özellikle vaftiz törenlerinde kullanıldığı bilgisi geçer kayıtlarda.  Peki, Müslüman toplumlar bu anlamda ÂMİN kelimesiyle ne zaman tanışmışlardır desek, nasıl bir cevap alırız. Kur’an da bu kelime, Araf 64. ayetin sonunda ( Amin(e) ) İbrahim suresi 35 - Ankebut 67. ayetlerdâminen) diye geçer. Ahkaf 17. ayette , (AMİN) diye  inanan ve inanmayanlar dan bahsedilirken geçer. Ama bizim kullandığımız anlamda, yani kabul et Allah ım anlamında, asla hiç geçmediğine göre, Allah'ın Elçisinin bu kelimeyi günümüzde kullandığımız anlamda kullandığını söylememiz, asla doğru olmaz. Bu kelimeyle Müslüman toplumun, Allah'ın Elçisinin vefatından, yaklaşık 250–300 yıl sonra, ortaya çıkan hadislerle, toplumun inancına girdiği rivayet ediliyor.
 
Hadis konusu onun içindir ki, çok dikkatli olmamız gereken bir konudur. Dikkatli olmadığımız takdirde, İslam'a rahatlıkla fitne-fesat, batıl sokulabilecek bir kapıdır. Allah'ın Elçisi sağlığında, onun için Kur’an dışından hadis naklini yasaklamıştır. Bu yasak, dört halife devrinde de titizlikle devam etmiştir. İslam toplumunda ÂMİN kelimesi, öyle çok dilimizdedir ki, neredeyse her konuda kullanırız. Buna bende daha önce dâhildim, itiraf ediyorum. Peki, bu sözcük bizlere nasıl ve hangi yöntemle girmiştir? Vereceğim örnekten, hadis naklinin ne derece toplum içinde etkili olduğunu ve bu konuda nasıl dikkatli olmamız gerektiğine, güzel bir örnek olduğuna inanıyorum. 
 
Ebu Hureyre radıyallâhu anh anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “İMAM ÂMİN DEYİNCE SİZ DE ÂMİN DEYİN. ZİRA KİMİN ÂMİNİ MELEKLERİN ÂMİNİNE TEVAFUK EDERSE GEÇMİŞ GÜNAHLARI AFFEDİLİR.” İbn Şihâb der ki: “RESULULLAH ALEYHİSSALÂTU VESSELÂM ÂMÎN DERDİ.” (Buhârî Ezân 112; Müslim, Salât 72, (410); Muvatta, Salât 44, (1, 87); Ebu Dâvud, Salât 172; Tirmizî, Salât 185; Nesâî, İftitah 34, 35; İbn Mâce İkâmet 14).
 
Bugün İslam toplumunun, ÂMİN kelimesini kullanmasındaki en büyük etken, bu rivayet edilen hadis. DÜŞÜNEBİLİYOR MUSUNUZ,  TEK KANIT BU RİVAYET. Allah'ın Resulününde, âmin dediği rivayet ediliyor. Bu bilgi doğru olabilir mi? Ne yazık ki İslam dininde kanıtlarımız, delilimiz Kur’an olmayınca, işin ucunun nerelere varacağı da hesap edilemiyor. Lütfen şunu unutmayalım, Allah'ın elçisi yalnız Kur’an'ı yaşamına geçirmiş, yalnız Kur’an'ı referans almış, onun dışına asla çıkmamıştır. Bunu Kur’an'dan anlıyoruz. Sizce Kur’an'da tek kelime bile kullandığımız anlamda geçmeyen bir sözü, Allah'ın Elçisi bu anlamda kullanmış olabileceğine, ihtimal veriyor musunuz?
 
Ben buna ihtimal vermiyorum, peki neden? Çünkü Allah'ın Elçisi ÜMMİYDİ, yani o günkü toplumun hurafe ve batıl batağına batmış, Ehli kitaba tabi değildi. Ümmi kelimesinin Kur’an'da anlatılan anlamı, Ehli kitaba tabi olmayan toplum anlamındadır. Tabi bunu da topluma, okuma yazma bilmeyen anlamında anlatmışlardır. Bu durumda Allah'ın Elçisi, Allah'ın tebliğ ettiği Kur’an'da, bu anlamda tek kelime bile geçmeyen ÂMÎN kelimesini, Yahudilerden ve Hıristiyanlardan esinlenerek, Allah'ın Elçisinin kullanmış olması mümkün değildir. Doğrusunu Rabbimiz bilir.
 
Tüm bunları yazdıktan sonra, bu konudaki düşüncemi de yazmak isterim. Gerçektende bizler, buna benzer o kadar çok konuyu sorgulamadan kabul ediyoruz ki, bu konu diğerlerinin yanında biraz basit kalır. Allah niyetlerimize göre değerlendirme yapacağını, asıl olan iyi niyetle hareket etmek olduğunu anlatır. Ama araştırmamızı ve düşünmemizi de elbette, özellikle bizlerden ister. Müslüman toplumlar olarak bizler, ÂMİN kelimesini, KABUL ET RABBİMİZ anlamında kullanırız.  Bu kelimenin geçmişini bilmeden, düşünmeden dilimize bu anlamda girmiştir. Tertemiz kalbimizle Rabbimize dualarımızın kabulünü dileriz. Bu kelimeyi  bilmeden kullandığımız için, günaha girdiğimizi ben şahsım adına düşünmüyorum. Tabi bu kelime yerine inşallah, Allah'ın izniyle  ve benzeri, Allah'ın takdirini belirten sözler kullanmamız, çok daha doğru olur. İbrahim suresi 40. ayette, "TEKABBEL DU’Â" YANİ DUAMI KABUL ET  ŞEKLİNDE GEÇER. BİZLER ACABA AYETTE GEÇEN, BU ÖRNEĞİ NEDEN KULLANMIYORUZ DA, HİÇ BAHSEDİLMEYEN BİR SÖZCÜĞÜ KULLANIYORUZ? 
 
Ancak beni tedirgin eden ve yine bana göre bu kelimeyi kullanmamamız gereken bir yer var ki, oda namazlarımızda, Fatiha suresinden sonra, ayette hiç geçmediği halde, hep birlikte yüksek sesle ÂMİN dememizdir. Namaz Allah'ın huzuruna durduğumuz bir andır ki, onun huzurunda çok daha dikkatli ve ne söylediğimizin çok daha bilincinde olmamızın, daha titiz davranmamızın gerektiği bir andır. Bu konuda, daha fazla yorum yapmak istemiyorum. Bu konuyu gündeme getirmemdeki amacım, birileri bizleri din adına yüzlerce yıldır, kendi menfaatleri, inançları adına kullanıyor. Allah emretmediği halde, bizleri bunlarda Kur’an'dan dır, dinin emridir diyerek, Allah'ın yolundan uzaklaştırıyor. Bunun farkına varılması adınadır bütün çabam. Şunuda söylemek isterim. Bende bir insanın ve her zaman hata yapabilirim. Önemli olan elde Kur'an gerçeklerin arayışında olmak ve hatalarımızı gördüğümüz fark ettiğimiz anda, doğrusuyla değiştirmek olmalıdır. 
 
Artık bizlerin sorgulayarak, Kur’an'ın sınırlarının dışına çıkmadan, İslam'ı bilinçli yaşamamızın, her konuda sorgulayabilen toplumlar olmamızın, zamanının geldiğine dikkat çekmektir amacım. DİLERİM GERÇEKLERİN FARKINDA OLAN, KUR'AN IŞIĞI İLE AYDINLANAN, GÖNÜL GÖZLERİ AÇIK, ALLAH'IN AZINLIK HALİS KULLARI ARASINDA OLURUZ.
 
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK