KUR'AN A DAVET

 

 

 

AMACIMIZ HURAFEDEN, BATILDAN ARINMIŞ BİR İSLAM YAŞAMAKTIR. ONUN İÇİNDE REHBERİMİZ,  ALLAH IN KORUMASI ALTINDA Kİ, YALNIZ KUR'AN DIR.

YAZILARIMIN OLDUĞU DİĞER SİTELERİM.

 

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Takvim

 
Gerekli Linkler

 
Tevbe Suresi 29 Ve Bu Ayette Anlatılmak İstenenler.
Bizlerin en büyük hatası, Allah'ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur'an ile gereken bağı kuramadığımızdan, anlatılan her rivayeti dinin Allah'ın emri zannediyoruz. Düşünebiliyor musunuz, insanlar hiç okumadığı tebliğ almadığı bir kitaba, kulaktan dolma bilgilerle nasıl inanır? Akıl ermiyor ama, bu hatayı ne yazık ki genel çoğunluğumuz yapıyor. Bir arkadaşımız, Kur’an dinde zorlama yok tur der, ama Tevbe suresinde bir ayetindeyse şöyle yazıyor diye ayeti örnek vermiş. Ayete önce birlikte bakalım.
 
Tevbe 29: KENDİLERİNE KİTAP VERİLENLERDEN ALLAH'A VE AHİRET GÜNÜNE İNANMAYAN, ALLAH VE RESÛLÜNÜN HARAM KILDIĞINI HARAM SAYMAYAN VE HAK DİNİ KENDİNE DİN EDİNMEYEN KİMSELERLE, KÜÇÜLEREK ELLERİYLE CİZYE VERİNCEYE KADAR SAVAŞIN. (Diyanet vakfı)
 
Özet olarak söylemek gerekirse bu ayette Allah, Müslümanlarla sözleşme yapıp, barış içinde yaşayacağız dedikleri halde, sözünden dönenlere karşı, yapılması gerekenleri anlatıyor. Söz verip sözünden dönenlerle savaşıp, onları teslim aldıktan sonra, VERDİKLERİ SÖZDEN CAYMA CEZASI OLARAK, DOĞRU YOLA DÖNÜNCEYE KADAR ONLARDAN CİZYE, YANİ VERGİ ALIN DİYORYukarıdaki ayette geçen bu ifade, dinde zorlama yoktur hükmüyle çelişmiyor mu diye sormuş arkadaşımız. Bende bahsedilen ayetle, Bakara suresindeki dinde zorlama yoktur ayetiyle tevbe suresindeki savaş halinin hiçbir benzerliği olmadığını, tam tersine Tevbe suresinde Allah'ın Elçisiyle sözleşmelerinden cayan, yani sözünde durmayan kişilerin açtığı bir savaştan bahsedildiğini anlatmaya çalıştım. Gelelim Tevbe suresine. Çok ilginçtir, besmeleyle başlamayan tek suredir. Bu surenin, bir önceki surenin devamıdır diyende vardır. Surenin ismine ve içeriğine baktığınızda genelde anlatılan, müşriklerin Allah elçisine karşı birlik olup, savaş verdiği anlatılır. Allah'ta elçisine bu surede, indirdiği ayetlerle yardım etmiş, savaşacak insanların toplanmasında yardımcı olmuş ve onları ikaz edip, elçisine yardım etmelerini sağlamıştır. Sureden bazı alıntılar yaparak, surenin genelde ne anlatmak istediğini anlamaya çalışalım isterseniz. İlk ayetinde bakın nasıl bir uyarı var.
 
"ALLAH VE RESULÜNDEN, KENDİLERİYLE ANTLAŞMA YAPMIŞ OLDUĞUNUZ MÜŞRİKLERE BİR İHTAR." (Tevbe 1)
 
Bu ayette, Allah'ın Elçisinin karşısında savaş halinde olan ama daha önce yaptıkları bir anlaşmayı tek taraflı bozmalarından dolayı, ikaz ediliyor uyarılıyor. Çünkü sözleşme yapılmayan diğer müşriklere karşı savaşta böyle bir hükümden bahsedilmez. Sözleşmeyi bozan müşriklere bir ihtar olarak söyleniyor ve bakın ne diyor devamında? (Ey müşrikler!) YERYÜZÜNDE DÖRT AY DAHA DOLAŞIN. İYİ BİLİN Kİ SİZ ALLAH'I ACİZ BIRAKACAK DEĞİLSİNİZ; ALLAH İSE KÂFİRLERİ REZİL (VE PERİŞAN) EDECEKTİR. ( Tevbe 2)
 
Bu sözünden cayma ne olabilir? Allah'ın elçisiyle, savaşmayacağız barış yapacağız diye anlaşma yaptıkları halde, sözünden caymış oldukları anlaşılıyor. Sözünden cayma kelimesine, bazı arkadaşlarımız Allah'ın hiç bahsetmediği ve de hükmüne ters düşen bir anlamı yüklüyorlar ve diyorlar ki: Sözünden cayanlar, önceden Müslüman olup, daha sonra Müslümanlıktan çıkanlardır, onun için Allah onlardan cizre alın diyor şeklinde fikir yürüyorlar. Böyle düşünürsek, Allah'ın DİNDE ZORLAMA YOKTUR HÜKMÜNE, TAMAMEN TERS DÜŞERİZ. Peki bu sözlerinden dönmelerinden dolayı, neden ayrı bir ceza yani cizye, fidye ile cezalandırılmaları isteniyor diye düşünecek olursak, bununda örneklerini görüyoruz Kur'an'dan. Sözleşme yapmak, karşımızdaki kişiye söz vermektir. Örneğin Allah'a karşı söz verip yemin ettiysek, bunu da yerine getirmediğimizde, nasıl Allah bu hatamızdan dolayı bir ceza ile yaptırım ile ancak bu yanlışımızdan kurtulacağımızı söylüyorsa, karşımızdaki müşrikler bizlerle anlaşma, sözleşme yaptıkları halde, sözlerinde durmadıkları için, mutlaka bir ceza ile cezalandırılması gerektiğini, yani cizre vermelerine hükmetmiştir. Tevbe suresi 5. ayette bu konuya açıklık getiriyor.
 
Tevbe 5: O haram aylar çıkınca artık müşrikleri nerede bulursanız öldürün, onları yakalayıp hapsedin ve bütün geçit başlarını tutun! EĞER TEVBE EDİP NAMAZ KILAR(SALATA KATILIRLARSA) VE ZEKÂTI VERİRLERSE, ONLARI SERBEST BIRAKIN; çünkü Allah bağışlayan ve merhamet edendir.
 
Yukarıdaki ayetten de anlaşıldığı gibi, haram ayların bitimiyle, sözlerinden cayan müşriklerle savaş başlıyor ve Rabbimiz iman edenlere savaş açanlara karşı, savaşılmasını ve nerede bulursanız öldürün emrini veriyor. Lütfen dikkat nerede bulursanız öldürün emri, sözlerinden cayıp sana savaş ilan edenler için geçerlidir. Ayetleri Kur'an bütünlüğünde anlamak çok önemlidir. EĞER TÖVBE EDERLERSE DE AFFEDİLMESİ ŞARTINI DA GETİRİYOR. Böyle davranmadıkları takdirde, karşılarındaki kişiler iman edenleri öldürecekler, bu gerçeği göz ardı etmeyelim.
 
Gelelim ayette geçen, tevbe edip NAMAZ KILARLARSA ve zekatı verirlerse konusuna. Ne yazık ki Kur'an'ı tercüme ederken, genelde aynı hata yapılıyor ve ayette geçen SALAT kelimesini direk namaz diye çeviriyoruz. Halbuki ayette salata katılmaları şartını koyuyor. Bir başka şekliyle söylemek gerekirse, HAKK' TAN YANA OLDUKLARINI DAVRANIŞLARIYLA GÖSTERİRLER VE ZEKÂTI VERİRLERSE KENDİLERİNİ SERBEST BIRAKIN DİYOR. Ayette geçen bu şart, yani salata katılmaları şartı, sözünden dönenlerin, toplum içinde halk ile bir bağ kurup yardımlaşmaya, dostluk kurmaya söz verdiklerinde onları serbest bırakılması isteniyor. Kur'an'da SALAT bizlerin namaz diye çevirdiğimiz kıyam, rüku ve secdeyle yerine getirdiğimiz bir ibadet olduğu gibi, insanların birbiri ile yardımlaşıp onlara destek olması anlamına da geldiği gibi, yalnız Allah'a dua etmek, ondan yardım istemek anlamlarına da gelir. Bu ayeti şöyle anlarsanız, Kur'an'ın diğer ayetlerine ters düşmüş oluruz. Bakın Allah bu ayette onları zorla Müslüman yapın, onlara namaz kıldırın, kılmazlarsa serbest bırakmayın diyor dersek, konuyu yanlış anlamış oluruz. Sözlerinden cayan, saldırgan müşrikler için iki yol var ama asla zorlanmadan. Birincisi Allah'ın davetine, yani İslam'a katıl deniyor ama zorla değil, ikincisi ise birinci sırada söylediğim konuyu destekleyen bir ayet bakın ne diyor.
 
Tevbe 6: VE EĞER MÜŞRİKLERDEN BİRİ SENDEN AMAN DİLEYEREK YAKININA GELMEK İSTERSE, ALLAH'IN KELAMINI DİNLEYEBİLMESİ İÇİN ONA AMAN VER, SONRA ONU GÜVEN DUYACAĞI YERE KADAR GÖNDER; ÇÜNKÜ ONLAR GERÇEĞİ BİLMEZ BİR TOPLULUKTURLAR.
 
Şimdide yukarıdaki ayete bakalım. Dikkat ettiyseniz, yine sözlerinden caymış aynı toplumdan bahsediliyor ve onlara yollar gösteriliyor, fırsat tanınıyor. Ne için, Kur'an'ı tebliğ edip anlayabilmeleri için. Müşriklerden birisi senin yanına yakınına gelmek isterse, ona izin ver ki senden istifade etsin, Kur’an'dan nasiplensin diyor. Demek ki onları zorla Müslüman yapmak diye bir şey yok. Zaten Müşrik dediğimiz kişilerin inançlarında, namaz yada zekat var, ama bu inançlarından uzaklaşmışlar. Tevbe suresi 4. ayette, anlaşma yaptığınız müşriklerden sözünde duranlar, yani savaş açmayanlar, sana karşı olanlara arka çıkanlarla birlikte olmayanlar, bu hükmün dışındadır diyor. AYETİN SONUNDAKİ CÜMLE İSLAM DİNİNE DAVETİN, ZORLA OLMAYACAĞININ KANITIDIR BAKIN NE DİYOR? " SONRA ONU GÜVEN DUYACAĞI YERE KADAR GÖNDER."  Demek ki zorlama yok, ama sana savaş açana da aman dilemek, affetmek yok diyor Yaradan.
 
Tevbe 7: MÜŞRİKLERİN, ALLAH KATINDA ELÇİSİNİN YANINDA BİR ANTLAŞMASI NASIL OLABİLİR? ANCAK MESCİD-İ HARAM'IN YANINDA ANTLAŞMA YAPTIKLARINIZ BAŞKA. ONLAR SİZE DÜRÜSTÇE DAVRANDIKÇA, SİZ DE ONLARA DÜRÜST DAVRANIN. ŞÜPHE YOK Kİ, ALLAH HİYANETTEN SAKINANLARI ELBETTE SEVER.
 
Yukarıdaki ayeti dikkatlice düşünelim. Mescidi-haram'ın çevresinde yine Müslüman olmayan Allah'ın Resulüne iman etmeyen guruplar var. Bakın onlara karşı nasıl davranılmasını istiyor? Onlar size dürüstçe davranırsa, sizde onlara dürüst davranın. Allah hıyanetten sakınanları sever diyor. Orada olanları, zorla Müslüman yap demiyor. SANA DOKUNMAYANA SENDE DOKUNMA DİYOR.
 
Tevbe 12: EĞER VERDİKLERİ AHİTTEN SONRA YEMİNLERİNİ BOZAR, DİNİNİZE SALDIRIRLARSA, O ZAMAN KÜFRÜN ELEBAŞLARINI ÖLDÜRÜN. ÇÜNKÜ ONLARIN YEMİNLERİ YOKTUR. BÖYLE YAPARSANIZ HAL VE GİDİŞLERİNE SON VEREBİLİRLER.
 
Yukarıdaki ayet aslında, her şeyi çok net açıklıyor, daha önce yazdığım ayeti destekliyor, bakın ne diyor Rabbimiz? Eğer sizinle yaptıkları anlaşmadan sonra, dininize yani iman eden sizlere sözlerinden cayıp saldırırlarsa, o zaman küfrün elebaşlarını öldürün. Çünkü onlar sözlerinde durmazlar, güvenilir insan değillerdir diyor. Bu şekilde davranır da, onlara hak ettiği şekilde karşılık verirseniz, bir daha aynı hatayı yapmazlar diye de açıklama yapıyor. Buradan da anlaşılıyor ki, iman eden bir Müslüman, hiçbir neden yokken sırf iman etmedi diye, hiçbir zaman karşısındaki toluma saldırmaz. İman etmedi diye onu öldürmek zorla Müslüman yapmak, asla dinimizde yoktur. ANCAK SALDIRANA, SAVAŞ AÇANA, SÖZÜNDEN, ANLAŞMASINDAN CAYANA KARŞI CEVAP VERİN, HATTA ÖYLE BİR CEVAP VERMELİSİNİZ Kİ DİYOR RABBİMİZ, BİR DAHA BÖYLE BİR HATA YAPMASINLAR, DERS ALSINLAR DİYOR. Şimdi yazacağım ayet ise biraz önce söylediklerimi çok daha net açıklıyor, iman edenlere savaş açanlara karşı, nasılda çağrıda bulunup elçisine yardımcı oluyor.
 
Tevbe 13: YEMİNLERİNİ BOZAN, RESULÜ YURDUNDAN ÇIKARMAYA GAYRET EDEN BİR TOPLULUĞA KARŞI SAVAŞMAYACAK MISINIZ? ÜSTELİK SİZE SALDIRIYI İLKİN ONLAR BAŞLATTI. KORKUYOR MUSUNUZ ONLARDAN? EĞER MÜMİN KİŞİLERSENİZ, KENDİSİNDEN KORKMANIZA EN LAYIK OLAN, ALLAH'TIR. 
 
Sözlerinde durmayanlar, Allah'ın Resulünü yurdundan çıkarmak isteyenlere, ona savaş açanlara karşı savaşmayacak mısınız diyor Allah. Üstelik size saldırıyı ilkin onlar başlattı, onlardan korkuyor musunuz yoksa diyerek, iman edenleri güç birliğine çağırıyor. Demek ki iman etmedi diye, hiç kimseye durup dururken savaş açmak yok, tam tersine müşriklerin açtığı savaşa karşı kendilerini savunmak var. Yine bu ayetlerin devamındaki birçok ayet, iman edenleri müşriklerin açtığı savaşa karşı savunmak adına savaşmaya davet ediyor. Hatta 24. ayette malın mülkün tatlı geldiği için, savaştan kaçanların sonlarının iyi olmayacakları anlatılıyor. 25 ve 26. ayetlerde, daha önce savaşlarda sizlere yardım ettim, yine yardım ederim diyerek, onları teşvik etmektedir. Toplumu, Allah'ın Resulüne karşı savaş açan ve onu öldürmek ve bulunduğu yerden sürmek isteyenlere karşı, çok sert önlemler alınmasını isteyen Allah, en son olarak bakın çok sert ve kesin bir tedbir alınmasını nasıl istiyor.
 
Tevbe 28: EY İNANANLAR! MÜŞRİKLER BİR PİSLİKTİR. ARTIK BU YILLARINDAN SONRA MESCİD-İ HARAM'A YAKLAŞMASINLAR! EĞER YOKSULLUKTAN KORKARSANIZ BİLİN Kİ, ALLAH DİLEDİĞİ TAKDİRDE SİZİ YAKINDA LÜTFUNDAN ZENGİN EDECEKTİR. ALLAH HER ŞEYİ BİLİR, TÜM HİKMETLERİN SAHİBİDİR.
 
Allah elçisine savaş açan müşrikler için, onlar bir pisliktir diyor ve onları o devrin en kutsal yeri olan Mescidi-Haram'a sokmayın diyor. Çünkü o devirde ekonomik olarak ticaretin en canlı ve paranın daha çok kazanıldığı hareketli bir yeriydi bu bölge, onun içindir ki iman etmeyenlerin buradan istifade etmesini istemiyor Rabbimiz. Bakara suresi 256. ayette Allah dinde zorlama yoktur, çünkü doğru bilgi yalan ve yanlıştan ayrılmış, apaçık önümüze sunulmuştur der bizlere. Doğru bilginin kimseden korkusu olmaz dimdik ayakta gururla durur, ama yalan ve yanlış bilgi doğru bilginin karşısında yok olacağından, yerini koruyabilmek için kargaşa çıkarıp telâşe düşecektir. Kur’an'ın ayetlerini doğru anlayabilmemiz için, mutlaka Kur'an'ı bir bütün olarak düşünmeliyiz. Çünkü Allah Kur’an ayetlerini, yine Kur’an'ın içinde verdiği örneklerle açıklamıştır. Biz her şeyden nice örnekleri, değişik ifadelerle Kur’an'da verdik ki anlayasınız der bizlere.
 
Kur’an'da asla çelişki yoktur, çelişkiyi yaratan bizleriz. Nefsimizin etkisiyle, sırf beşerin rivayet sanı inançlarını doğrulamak adına, ayetlerde geçen kelimelerden ve cümlelerden alıntı yaparak, onlara farklı anlamlar vermemizden kaynaklanmaktadır. Bununda çok büyük bir günah olduğunu ve bizleri Kur’an'dan uzaklaştırdığını unutmayalım. Allah yardımcımız olsun, Kur’an nuruyla nurlandırsın inşallah bizleri. Artık Kur'an'a gereken önemi verelim de, içine düştüğümüz yalan yanlış ve fesat bataklığından Allah kurtarsın bizleri, yoksa işimiz inanın çok zor. Boğazımıza kadar haramın bataklığında boğulduğumuzun, farkında bile değiliz. 
 
Saygılarımla  
Haluk GÜMÜŞTABAK
 


Sayfa Kategorisi: KUR'AN DAN AYETLER.