KUR'AN A DAVET

 

 

 

AMACIMIZ HURAFEDEN, BATILDAN ARINMIŞ BİR İSLAM YAŞAMAKTIR. ONUN İÇİNDE REHBERİMİZ,  ALLAH IN KORUMASI ALTINDA Kİ, YALNIZ KUR'AN DIR.

YAZILARIMIN OLDUĞU DİĞER SİTELERİM.

 

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Takvim

 
Gerekli Linkler

 
Şefaat Konusunda, Toplumda Yaratılan Karmaşaya, Dikkat Çekici Bir Örne

Bizlerin kafasını, dini konularda o kadar çok karıştırdılar ki, şimdide neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlamak gerçekten çok zor oluyor. Hâlbuki Allah Kur’an'ı yemin ederek, anlayabilesiniz diye kolaylaştırdık, nice örneklerle açıkladık diyor. Peki, neden anlamakta zorluk çekiyoruz, ya da kafalarımız karışık? Çünkü Kur’an'ı Nahl suresi 98. ayetinde, Allah'ın bizleri uyardığı gibi okumuyoruz da ondan. Bu yanlışımı gören İslam düşmanları, içimize girip bizden gibi görünen Yahudiler ve dini çıkarları için kullanmaya çalışanlar, ne yazık ki Allah'ın dininde özellkle karmaşa çıkartarak, toplumu kendilerine yönlendirdiler ve dediler ki; Sen Kur'an'ı anlayamazsın, senin ilmin ne ki Kur'an'ı anlayacaksın sözlerine inandırıldıklarından, bu korkuyla toplum ne yazık ki yanlış yaparım düşüncesiyle, kendilerine güvenilir zannettikleri VELİ, ALİM edinip kendilerini onlara sorgusuz teslim ettiler. Bir arkadaşımızın kafasının, şefaat konusunda nasıl karışık olduğunu göstermek için bir örnek vermek istiyorum. Bakın Şefaat konusunda ne söylüyor ve nasıl bir soru soruyor.

“Ben amaca uygun olarak bilirkişilere bir kaç soru sormak istiyorum. ( lütfen ehil arkadaşlar cevap verirse sevinirim. ) Baktığım kadarıyla ayetlerde şefaat konusunda 24 kadar ayet var. Bunlar 3 grup halinde ele alınabilir.

1) Asla şefaatçinin olmadığı kısımlar.
2) Sadece Allah'ın şefaat ettiği kısımlar.
3) İstisnai durumlar.

Baktığımız zaman genel kaidede hiç bir şefaatçinin olmadığı durumlar var. Benim merak ettiğim istisna durumları. 

Necm 26: Göklerde nice melekler var ki, Allah'ın dilediği ve hoşnut olduğu kimseler için izin vermesi dışında onların şefaatleri hiçbir yarar sağlamaz.

Zuhruf 86: O’nu bırakıp taptıkları şeyler şefaat edemezler. Ancak bilerek hakka şahitlik edenler şefaat edebilirler.

Taha 109: O gün, Rahman'ın izin verdiği ve sözünden razı olduğu kimseden başkasının şefaati fayda vermez.

Bu istisnalar kimlerdir ve neyi ifade ediyor. Allah razı olsun...”

Bu söylenenlerin doğru olduğuna inanırsak, Kur'an'da çelişki vardır diyenleri haklı çıkarmış oluruz, önce onu hatırlatmak isterim. Kur'an ayetleri ne yazık ki özellikle, bazı kişiler tarafından şüphe uyanduıracak şekilde tercüme ediliyor ki, toplum kendilerine yönelsin. Bunu başardıkları içinde İslam dininde Allah, sakin dinde bölünmeyin, yalnız Kur'an'a sarılın hükmüde gerçekleşmemiş oldu. Bu soruyu soran arkadaşımızın da kafasının, çok karışık olduğunu söylemeliyim. Şefaat kelimesi ne yazık ki İslam toplumunda, Müslümanlara Kur’an'ın bahsettiği şekliyle anlatılmadı, çünkü mezhep, tarikat ve cemaatlerin işine gelmiyordu da ondan. Şefaat kelimesi Kur’an'da bağışlanma, affedilme anlamında kullanılmıştır, aracı olma anlamında değil. Onun içindir ki Allah çok net bir şekilde ŞEFAAT TÜMDEN ALLAH'A AİTTİR diyerek, son noktayı koymuştur. Peki, arkadaşımızın dediği gibi, şefaat yani bağışlama affetme yetkisi yalnız Allah'ın dır dedikten sonra, Allah haşa bu sözünden dönerek bu yetkiyi istisna olarak, başkalarına da vermiş olabilir mi? Hatırlatırım bu yetkiyi Allah hiç kimeye vermediğini, çok açık bildiriyor ve mahşer günü hiç bir şefaatin olmadığı, O günden sakının diyede bu hükmünü pekiştiriyor. Bahsedilen ayetlerde, istisnaların olduğundan mı bahsediyor, yoksa ayetler tercüme edilirken kendi inançlarına kanıt mı yaratma çabasındalar ona bakalım. Önce şunu lütfen unutmayalım, Allah HÜKMÜME HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEM diyor. Bu durumda Allah şefaat hükmüne, istisna yapıp yarattığı kullarından, yetki verdiği kulları olabilir mi? Önce Şefaat konusunda, Kur’an'ın çok net verdiği hükümleri hatırlayalım.

“DE Kİ: “ŞEFAAT TÜMÜYLE ALLAH’A AİTTİR.” (ZÜMER 44)

“KENDİLERİ İÇİN O'NUN HUZURUNDA NE BİR DOST NE DE BİR ŞEFAATÇİ VARDIR.”  (ENAM 51)

“HİÇ KİMSENİN BAŞKASINA FAYDA VEREMEYECEĞİ, ŞEFAATİN KABUL EDİLMEYECEĞİ, FİDYE ALINMAYACAĞI VE YARDIM YAPILMAYACAĞI BİR GÜNDEN SAKININIZ.” (BAKARA 48)

“YOKSA ALLAH'TAN BAŞKA ŞEFAAT EDİCİLER Mİ EDİNDİLER?” (ZÜMER 43)

“ZATEN GÜNAHLARI ALLAH'TAN BAŞKA KİM AFFEDEBİLİR?” (ALİ İMRAN 135)

“KİMSEDEN BEDEL KABUL EDİLMEYECEĞİ, ŞEFAATİN KİMSEYE FAYDA VERMEYECEĞİ BİR GÜNDEN SAKININIZ.” (BAKARA 123)

Kur’an'da bunlara benzer, çok açık birçok şefaat konusunda ayetleri görebilirsiniz. Hepsinde çok net, şefaatin yani günahları bağışlayanın, yalnız Allah oluğu ve mahşer günü hiç kimsenin bir diğerine faydası olamayacağı uyarısı yapıldıktan sonra, Ali İmran 135. ayetinde, zaten günahları Allah'tan başka kim affedebilir diyerek, bizleri Allah sınıyor, imtihan ediyor. Sizlere sormak isterim. Allah bunca açık ayetlerinden sonra, diğer ayetlerinde istisnalar yaparak, başkalarına da kendi tek elinde olduğu şefaat yetkisini verir mi? Elbette vermez, verirse hükümler arasında çelişki olur, bu toplumda kargaşa yaratır.   BÖYLE YETKİLER VERİLMİŞ İNSANLAR OLSAYDI, TOPLUM ONLARI İLAHLAŞTIRIRDI. ONUN İÇİN ALLAH BÖYLE BİR YETKİYİ NE MELEKLERİNE NEDE KULLARINA, ELÇİLERİ DÂHİL VERMEMİŞTİR. Şimdide arkadaşımızın istisna diye örnek verdiği ayetlere bakalım. O ayetlerde Allah şefaat yetkisini bazı kişilere de verdiğini mi söylüyor, yoksa…..? Yoksa nın cevabını birlikte arayalım. 

Necm 26: GÖKLERDE NİCE MELEKLER VARDIR Kİ ONLARIN ŞEFAATLERİ; ANCAK ALLAH’IN İZNİYLE, DİLEDİĞİ VE HOŞNUT OLDUĞU KİMSELERE YARAR SAĞLAR. (Diyanet meali)

Allah özellikle melekleri üzerinden bu örneği, niçin vermiş olabilir? Burası çok önemli. Çünkü cahiliye toplumu melekleri ilahlaştırmış, anları da Allah'ın yetkileri ile donatmışlardı. Allah bu konuda uyarı yapıyor kitap ehline ve tüm insanlara diyor ki Rabbimiz, GÖKTEKİ MELEKLER BİLE SİZLERİN İŞLEDİĞİNİZ GÜNAHLARI BAĞIŞLAYAMAZ. ANCAK ONLARIN TEKLİF ETMESİ VE ALLAH'IN ONAYLAMASI YANİ ALLAH'IN ŞEFAAT ETMESİ BAŞKA DİYOR. Yani melekler bizlerin işlediği günahın affı için ancak teklifte bulunur, Allah uygun görürse şefaat eder, bağışlar affeder. Çünkü Allah meleklerin dahi bilemediğini bildiği bilgisini verir Kur’an'da. Onun içindir ki her meleğin şefaat teklifini Allah, kabul etmeye bilir. ŞEFAATİ HAK EDEN ANCAK, ŞEFAATTEN YARARLANIR. Allah günahsız, sorgusuz Allah'a itaat eden meleklerine bile, direk böyle bir yetkiyi vermemişse, biz günahkâr kullarına istisna yapıp şefaat yetkisini verdiğini, nasıl söyleriz. Şimdide arkadaşımızın verdiği diğer ayetlere bakalım. Bu ayetlerde, toplumun kafasını karıştıracak şekilde öyle tercüme ediliyor ki, Kur’an'da bu konu ile ilgili konularda adeta çelişki yaratılıyor ve batıl hurafe inançlarına kanıt gösteriyorlar. Birlikte ayetler üzerinde düşünelim. Farklı meallerden özellikle yazdım.

Zuhruf 86: ALLAH İLE ARALARINA KOYDUKLARINI YARDIMA ÇAĞIRANLAR, ŞEFAATTEN YARARLANAMAZLAR; OYSA BİLEREK DOĞRUYA ŞAHİTLİK EDENLER ÖYLE DEĞİLDİR. (Süleymaniye vakfı meali)

Zuhruf 86: ALLAH'TAN BAŞKA YALVARDIKLARININ, ŞEFAAT ETMEYE GÜÇLERİ YOKTUR. ANCAK BİLEREK GERÇEĞE TANIKLIK EDENLER HARİÇ. (Bayraktar Bayraklı)

Zuhruf 86: ALLAH’I BIRAKIP KENDİLERİNE DUA ETTİKLERİ VARLIKLAR ASLA ŞEFAAT EDEMEZLER; BİLEREK HAKKA TANIKLIK EDENLER BAŞKA.”(Kur’an yolu Diyanet işl.)

Taha 109: O GÜN RAHMÂN’IN İZİN VERDİĞİ VE SÖZÜNDEN RAZI OLDUĞUNDAN BAŞKASINA ŞEFAAT YARAR SAĞLAYAMAYACAKTIR (Mehmet Okuyan)

Taha 109: O GÜN, RAHMAN’IN İZİN VERDİĞİ VE SÖZÜNDEN RAZI OLDUĞU KİMSEDEN BAŞKASININ ŞEFAATİ FAYDA VERMEZ. (Diyanet meali)

Önce Zuhruf 86. ayete bakalım. Diyanetin tercümesine baktığımızda, Allah'ı bırakıp kendilerine dua ettikleri varlıklar şefaat edemez diyor. Peki, kimler Allah'ı bırakıp insanlara  dua ediyor? Kitap Ehli kendilerine edindikleri Vrliler aracıyla bunu yapabileceklerine inanıyorlardı tıpkı bizlerinde bu hatayı yaptığımız gibi. Bu ayetler bu uyarılar zaten özellikle iman ettiğini söyleyen kitap ehline, yaptığı yanlışlardan dolayı indirilmiş. Onlarda Allah diye bir başka kişiye tapmıyor. İnsanları veli, şeyh, kurtarıcı ilan edip, Allah'ın yetkilerini onlara verip, onları şefaatçi ediniyorlar. Örneğin Kur'an'da geçen Lat, Menat, Uzza örneğini hatırlayınız. Bu kişiler yaşadığı dönemde toplumda çok sevilen, topluma yadım eden insanlar. O günkü insanlar sen çok iyi bir insandın Allah seni kırmaz biiize yardım edersin mahşer günü diyerek, onların heykellerini yapıp Kabeye koymuşlar ve onlardan şefaat ister olmuşlar. Ayetin son cümlesi çok önemli, bu kısmı Kur'an'ın asla onaylamadığı şekilde tercüme ettiklerinden insanlarında kafası ne yazık ki karışıyor. Bakın ayetin sonunda ne diyor. " BİLEREK HAKKA TANIKLIK EDENLER BAŞKA" Bu ayette hakka tanıklık edenler şefaat edebilir demiyor, hakka şahit edenler Allah'ın şefaatinden faydalanır diyor. Tam tersini söylersek Kur'an ile çelişiriz. Allah bu uyarıyı yapıyor ve diyor ki,  Allah'ın yanında yardım istedikleriniz, sizlere şefaat edemez, sizlere yardımda bulunamaz. Peki, Allah diğer ayetlerinde bunu kim yapabilir yalnız diyordu? ALLAH ŞEFAAT TÜMDEN, BANA AİTTİR DEMİYOR MUYDU?  Diğer tercümelerede baktığınızda aynı şeyi görüyoruz. Bilerek Allah'ın hak olan gerçeklerine tanıklık edenler şefaatten fayda sağlayacak, sizleri kendilerine davet eden din simsarcıları ise ,şefaatten faydalanamayacaklardır diyor.

Çok yakın zamanda feto dedikleri zalimi veli, alim kişi ilan edip, bu zalimin mahşer günü şefaatçi olacağını dahi söylemediler mi? Sonucunu hepimiz gördük. Bizlere düşen kendimize Allah'tan başka şefaatçı edinmeden, Allah'ın en doğru yolundan gidebilmek adına, çaba harcamak olmalıdır. Elbette Allah sevgili kullarının dualarına karşılık verecek, hak ettiği takdirde, hak edeni şefaatinden istifade ettirecektir. Allah Elçisine Tevbe suresi 80. ayetinde bakın ne diyor. “ONLAR İÇİN İSTER AF DİLE, İSTER DİLEME; ONLAR İÇİN YETMİŞ DEFA AF DİLESEN DE ALLAH ONLARI ASLA AFFETMEYECEKTİR.” Düşünebiliyor musunuz Allah, şefaati-bağışlanmayı hak etmeyen bir kulu için, Elçisi dua edip bağışlanmasını dilese bile, onu asla affetmem diyor.

Taha 109. ayeti de, yine kendi inançlarına kanıt yaratmak adına, çok özel veli-şefaatçi kişilerin olabileceği düşüncesini kabul ettirebilmek için, Kur'an'da çelişki yaratmak pahasına ayetlerde ne yazık ki tahrifat yapmaktan korkmuyorlar. Bu ayette de hesap günü şefaat, yalnız Allah'ın onayladığı, kendisi hakkında güzel şeyler anlatılan yani meleklerin kayda aldığı defteri ortaya konduğunda, hakkında işlediği sevaplar ortaya dökülüp anlatıldığında ancak, şefaatten yararlanırlar dediği halde,  Diyanet öyle bir tercüme yapmış ki ayetin sonunda, O gün yani hesap günü, sözünden razı olduğu kişilerin ancak şefaati fayda sağlar diye anlaşılıyor. HANİ ALLAH HİÇ BİR ŞEFAATİN FAYDA ETMEDİĞİ O GÜNDEN SAKININ DİYORDU. NE OLDU BU AYET. YOKSA ALLAH HÂŞÂ HÜKÜM VERDİĞİ KONUDAN BU AYETLE VAZ MI GEÇTİ? Lütfen kendimize gelelim. Şefaat konusunu çok daha açık anlayabilmemiz için, sizlere Muhammed suresi 19. ayeti hatırlatmak istiyorum. 

Muhammed 19: BİL Kİ ALLAH’TAN BAŞKA HİÇBİR İLÂH YOKTUR. HEM KENDİNİN, HEM DE İNANMIŞ ERKEK VE KADINLARIN GÜNAHLARININ BAĞIŞLANMASINI DİLE! ALLAH, GEZİP DOLAŞTIĞINIZ YERİ DE, İÇİNDE KALACAĞINIZ YERİ DE BİLİR. (Diyanet meali)

Özellikle Diyanetin meali yazdım. Bakın Allah Elçisine ne diyor. KENDİ GÜNAHLARIN İÇİN, ALLAH'A BAĞIŞLANMAYI DİLE, YANİ DUA ET DİYOR. Ama bizlere bırakın Veli, alim, gavs ilan ettikleri kişilerin şefaatini, Resullerde şefaatçidir demediler mi? Allah'ın Elçisi kendi günahları için Allah'a dua ediyorsa, nasıl olur da bizlerin günahları için Allah'ın Resulü şefaatçi olur da, günahlarımızı bağışlar. Bakın ayetin devamında, iman ettiğine şahit olduğun, doğru yolda giden kadın ve erkelerin günahlarının bağışlanması içinde, Allah'a dua et diyor. Her şey bu kadar açık olduğu halde, bizler hala nasıl ayetlerin anlamları ile oynayıp, Allah'ın dışında yetki verdiği istisna kişilerinde şefaat etme, bağışlama yetkisi vardır deriz, doğrusu anlamakta zorluk çekiyorum. Bu hatayı yapmamızın en büyük nedeni, BİZLERİN HALA KUR'AN İLE ARACISIZ BULUŞAMADIĞIMIZDAN KAYNAKLANIYOR.

Allah tüm iman edenlere, dua kapısını açık bırakmıştır. Zaten Allah ayetinde ne diyordu? “DUANIZ OLMASA, RABBİM SİZE NE DİYE DEĞER VERSİN” Bu sözlerden anlatılmak istenen, af ve şefaat için tek muhatap Allah tır. Onun yanında affediciler-şefaatçiler edinenler yoldan sapmıştır. Dilerim bu gerçeklerin farkında olan, Allah ın azınlık halis kulları arasında oluruz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/