Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmeye vesile olmanızı istediğim ayet, Zümer suresi 71. ayet üzerinde olacaktır. Bu ayette geçen, bazı kelimelere öyle anlamlar veriliyor ki, sanki Allah'ın görev verdiği Resullerinden başka, her iman eden İSLAM'A DAVET EDENDE BİR RESULDÜR, sözlerine uyulması gereken kişidir düşüncesi çıkartılıyor. BU RİSKLİ, YANLIŞ ANLAŞILMALARA NEDEN OLABİLECEK BİR SÖYLEMDİR. Günümüz İslam yaşantısındaki bölünmüşlüğün, dini lider sultasının dayattığı İslam anlayışını lütfen unutmayınız. Yakın geçmişimizde yaşanan acı olay, Müslüman toplumları din adına güvenilir VELİ kişiler edinerek, ardı sıra gitmenin tehlikesine güzel bir örnektir. KUR’AN, Allah'ın vahyini bizzat bizlerin okuyarak tebliğ almamızı ve üzerinde düşünerek, aklımızı kullanmamızı emreder. Unutulmaması gereken Kur’an uyarısı, Allah Resulüme/elçime ve ona indirdiğim Kur’an'a uyun, GÜVENİLECEK VELİNİZ YALNIZ BENİM EMRİDİR. Lütfen şunu unutmayalım, biz insanlar hatasız ve günahsız değiliz. Nefsimizin etkisinde kalıp büyük hatalar yapabiliriz. Ama Allah'ın görev verdiği Resuller, bizzat Allah'ın kontrolünde olduğundan ve gerektiğinden en küçük yanlışlarında Allah tarafından uyarıldığından, hiç birimiz kendimizi Resul olarak asla göremeyiz. Önce konumuzla ilgili ayeti yazalım, daha sonra ayet üzerinde birlikte düşünelim.
Zümer 71: GERÇEKLERİ İNKÂR ETMİŞ OLANLAR, GRUPLAR HALİNDE CEHENNEME SEVKEDİLECEK; NİHAYET ORAYA VARDIKLARINDA CEHENNEMİN KAPILARI AÇILACAK; BEKÇİLERİ ONLARA, “İÇİNİZDEN, SİZE RABBİNİZİN ÂYETLERİNİ OKUYUP DUYURAN VE BÖYLE BİR GÜNLE KARŞILAŞACAĞINIZI BİLDİREREK SİZİ UYARAN BİR ELÇİ GELMEDİ Mİ?” DİYE SORACAK; ONLAR DA “EVET GELDİ” DİYECEKLER. AMA İNKÂRCILAR İÇİN ARTIK AZAP HÜKMÜ KESİNLEŞMİŞTİR. (Kur'an yolu Diyanet işl.)
Ayette inkârcılardan bahsediliyor ve cehenneme gidecek olanlara şöyle bir soru sorulacağı şimdiden bizlere bildiriliyor. "SİZE, İÇİNİZDEN RESULLER GELMEDİ Mİ Kİ, RABBİNİZİN AYETLERİNİ KARŞINIZDA OKUSUNLAR VE SİZİ ŞU GÜNÜNÜZE KAVUŞMANIZ HUSUSUNDA UYARSINLAR?" Bu ayet şöyle anlaşılıyor bazı kişiler tarafından. “Burada geçen Allah'ın görev verdiği Resul olamaz, çünkü Rabbinizin ayetlerini karşınızda okumadılar mı dediğine göre, Allah'ın resullerinin vefatından sonra, demek ki her iman eden Müslüman ya da Kur’an'ı çok iyi bilen, anlayan özel kişiler de, Allah'ın elçisi, Resulü olmalı ki, herkesin yüzüne okunmuş ve uyarılmış olsun ayetler.”deniyor. Lütfen şunu unutmayalım, Allah biz uyarıcı göndermedikçe, ya da uyarımız ulaşmayan hiç kimseyi sorumlu tutmayız diyor. Yukarıdaki ayeti çok daha açık anlayabilmemiz için, bu konuya benzer aşağıdaki ayetten yararlanabiliriz.
Mülk 8–9: Neredeyse cehennem öfkeden çatlayacaktır! Oraya her bir topluluk atıldıkça oranın bekçileri onlara, “SİZE BİR UYARICI GELMEMİŞ MİYDİ?” DİYE SORARLAR. Onlar da şöyle derler: “EVET, BİZE BİR UYARICI GELMİŞTİ. FAKAT BİZ ONU YALANLAMIŞ VE ‘ALLAH HİÇBİR ŞEY İNDİRMEMİŞTİR. Siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz’ demiştik.” (Diyanet meali)
Sanırım bu ayet, Zümer 71. ayetti çok daha açık açıklıyor. Eğer bu farklı söylemlere inanırsak, yani Allah'ın bizzat görev verdiği Resuller gibi, Kur’an'ı çok iyi anlayan bazı kişilerde bir resuldür/Elçidir ve Kur’an'ı tebliğ etmekle görevlidir, yetkilidir dersek, Kur’an'ın onlarca hatta yüzlerce ayetine ters düşmüş oluruz. Hatırlatmak isterim RESULÜK/ELÇİLİK, Allah tarafından görev ve yetki verilmiş bir makamdır. ÇOK DAHA DİKKATLE DÜŞÜNMEMİZ GEREKEN İSE ALLAH, RESULÜME UYUN EMRİ VERMİŞTİR. Söyledikleri doğru olsaydı, ben Allah'ın ayetini anlatıyorum, tebliğ ediyorum diyen herkes, Resul lük iddiasında bulunurdu. Özellikle tekrar etmek istiyorum, Allah Resulüme uyun derken, Resulünün her anını kontrol ediyor, en küçük yanlışında onu uyarıyordu. Onun için Resulüme uyun, itaat edin emrini vermiştir Allah. BUGÜN GÜNÜMÜZDE KUR’AN'I ANLATTIĞINI, TEBLİĞ ETTİĞİNİ SÖYLEYEN ÖYLE İNSANLAR VAR Kİ, ALLAH AYETİNDE NE EMREDİYORSA, BUNLAR ALLAHIN EMRİDİR DİYE, TAM TERSİNİ SÖYLÜYORLAR TOPLUMA. BUNLAR MI RESUL OLACAKLAR? Allah böyle insanlara KÂFİR oldular diyor. Onun için yazdığım ayetlerde bahsedilen kişilerin Allah'ı ve Resulünü tamamen inkar edenler olmadığını, Resulün tebliğinin dışına çıkarak, batıl ataların inancını yaşamak için, ALLAH'IN AYETLERİNİ GÖRMEZDEN GELEREK, YAŞAYAN KİŞİLER OLDUĞUNU UNUTMAYALIM. Zümer suresi 71. ayette bahsedilen, içinizden sizleri uyaran Resuller gelmedi mi sözünden anlamamız gereken aslında çok açıktır. Gelin bundan kasıt kimler olduğunu, Kur’an'ın diğer ayetlerinden istifade ederek, daha detaylı anlamaya çalışalım.
Yunus 47: HER ÜMMETİN BİR ELÇİSİ VARDIR. ELÇİLERİ GELDİĞİ ZAMAN, ARALARINDA ADALETLE HÜKMEDİLİR VE ONLARA HAKSIZLIK EDİLMEZ.” ( Mehmet Okuyan)
Nahl 89: YİNE O GÜN HER ÜMMETİN İÇİNDEN KENDİLERİ HAKKINDA BİRER TANIK ÇIKARACAĞIZ; SENİ DE BU KİMSELER HAKKINDA TANIK YAPACAĞIZ. BU KİTABI SANA HER KONUDA AÇIKLAMA GETİREN BİR REHBER, BİR HİDAYET VE RAHMET KAYNAĞI, ALLAH’A GÖNÜLDEN BAĞLANANLAR İÇİN BİR MÜJDE OLARAK İNDİRDİK. (Kur’an yolu Diyanet işl.)
Fatır 24: ŞÜPHESİZ BİZ, SENİ MÜJDELEYİCİ VE UYARICI OLARAK HAK İLE GÖNDERDİK. HİÇBİR ÜMMET YOKTUR Kİ, ARALARINDA BİR UYARICI GELİP GEÇMİŞ OLMASIN. (Diyanet meali)
Ayette geçen ümmet kelimesinin anlamı, Hz. Muhammed'in tebliğine inanan tüm toplumlar anlamındadır. Onun içinde ben Müslümanım Kur'an'a inanıyorum diyen her Müslümanın şahidi Hz. Muhammed olacaktır mahşer günü. Sanırım içimizden gelen RESULLERİN, kimler olduğunu çok açık anladık, çünkü Kur’an da bunların kimler olduğu açıklanmıştır. Resuller/Elçiler geniş bir ümmet topluluğuna gönderilmiştir. Daha doğrusu Rabbimiz Kur'an, her kime ulaştıysa onu Kur'an'dan sorumlu tutarım diyor. Hz. Muhammed de ümmetine Kur’an'ı tebliğ etmiş ve Allah korumasında bizlere kadar ulaşmıştır. Tebliğ her zaman Resul tarafından yüzümüze okunmaya bilir. Bu tebliği bizler özellikle kendimiz merak ederek araştırmalı okumalı ve tebliği bizzat kendimiz almalıyız ki bizleri Allah ile aldatmasınlar. BİZZAT BİZLER TEBLİĞ ALDIKTAN SONRA İMAN ETTİK, KABUL ETTİK MÜSLÜMANLARDAN OLDUK DEMEMİZ GEREKİR. Yani bir Müslüman imanından, inancından mutlaka emin olmalıdır, emin olmak içinde Kur'an'ı mutlaka anlayarak dikkatle bir öğrenci gibi okumalıdır. Dikkat ederseniz, Allah'ın elçisi mahşer günü, bizlerin tanığı olacağını apaçık ayetler bildiriyor. Bu durumda, bizler Allah'ın elçisi bizim yüzümüze tebliğ etmedi diyerek, sorumluluktan kaçabilir miyiz? Ya da tam tersini düşünelim, mahşer günü bizim veli edindiğimiz Resullerimiz, Kur’an'ı tebliğ eden yüzümüze okuyan şeyhlerimiz, efendilerimiz, gavslarımız ayetleri bizlere bu şekilde tebliğ etmişti, yüzümüze okumuştu diyerek, kendimizi kurtarabilir miyiz? Elbette hayır. Tüm Resullerin şahit olacağını, bakın şu ayette çok daha açık anlatılıyor.
Zümer 69: VE YER RABBİNİN NURUYLA AYDINLANACAK, TUTULAN KAYITLAR ORTAYA KONULACAK, NEBİLER VE TÜM ŞAHİTLER HUZURA GETİRİLECEK; ONLAR ARASINDA ADALETLE HÜKMEDİLECEK VE KENDİLERİ ASLA ZULME UĞRAMAYACAKLAR. (Mustafa İslamoğlu meali)
Bu ayette Rabbimiz hesap gününün geldiğini ve burada bizlerin tüm yaptıklarımıza karşılık hesap vereceğimizi ve de bunların şahitleri olacağını bildiriyor. Mahşer günü tüm nebilerin/Resullerin, şahit olarak getirileceğini söyledikten sonra, tüm şahitlerden bahsediliyor. Ne yazık ki bizler kendi inançlarımızı ayetlere ilave etmeye çalıştığımız için, diğer ayetleri görmezden gelebiliyoruz. Sizce Resullerin dışında, kimler şahit olarak çağrılabilir? Kimler bu ayetlerin tebliğine bizzat şahit olmuşsa, elbette onlar yani ayetleri Resullere tebliğ eden meleklerde bizlerin her yaptığını, kayıt altına alarak şahitliğimizi yapacak. Bu dünyada iyi yada kötü yaptıklarımızı görenlerin şahitleride orada olacak ve asla yaptığımız yanlışlardan KAÇIP KURTULAMAYACAĞIZ. Bu konuya bir örnek ayet verelim. Nisa 166. ayette bakın ne diyor.” FAKAT ALLAH, SANA İNDİRDİĞİNİ KENDİ İLMİYLE İNDİRMİŞ OLDUĞUNA ŞAHİTLİK EDER. MELEKLER DE BUNA ŞAHİTLİK EDER. ŞAHİT OLARAK ALLAH YETER.”
Bizler Kur’an'da geçen RESUL anlamında, Kur’an'ı tebliğ ettiğimiz için kendimizi ya da birilerini, asla RESUL olarak isimlendiremeyiz. Hatırlayınız lütfen, Allah'ın Resulünün vefatından sonra, onun en yakınlarına, hatta dört halifeye bile Resul lük yakıştırması yapılmamıştır. FIKIH KAYNAKLARINDA DA BÖYLE BİR SÖYLEM YOKTUR. Çünkü Resul, Allah tan tebliğ alandır ve bir makamı, görevi vardır. Onun için Allah Resulünü nasıl uyarıyordu hatırlayalım.
Maide 67: EY RESUL! RABBİNDEN SANA İNDİRİLENİ TEBLİĞ ET. EĞER BUNU YAPMAZSAN O'NUN ELÇİLİĞİNİ YAPMAMIŞ OLURSUN. ALLAH SENİ İNSANLARDAN KORUYACAKTIR. DOĞRUSU ALLAH, KÂFİRLER TOPLULUĞUNA REHBERLİK ETMEZ. (Diyanet vakfı)
Biz iman edenlerin, asla böyle bir görevi yetkisi yoktur. Resul elçi anlamındadır ve DOKUNULMAZLIĞI VARDIR. Elçi günümüzde diplomat, temsilci, sefir anlamlarına gelir. Yetki sahibinden aldığı bilgiyi, değiştirmeden ileten anlamlarına gelir. ALLAH'IN RESULÜ/ELÇİSİ BU GÖREVİ BİZZAT ALLAH'TAN ALMIŞTIR VE BİZLERE İLETMİŞTİR. Bu görevi yaparken de Allah'ın kontrolünde, hatasız eksiksiz, Cebrail'in aracılığıyla yapmıştır.
BİZ İMAN EDENLER RESUL KELİMESİNİ, ASLA KUR’AN'IN BAHSETTİĞİ ANLAMDA KULLANMADAN, LÜGAT ANLAMINDA ALLAH'IN DEĞİL, KUR’AN'IN ELÇİLİĞİNİ GÖNÜLLÜ YAPMAYA ÇABA HARCAMALIYIZ. LÜTFEN DİKKAT TEKRAR EDİYORUM, İMAN ETTİĞİMİZ RESULÜN TEBLİĞ ETTİĞİ KUR’AN'IN ELÇİLİĞİNE ÇABA HARCAMALIYIZ DİYORUM. ÇÜNKÜ BU ZATEN HER MÜSLÜMAN'IN İMTİHANI GEREĞİDİR. KUR’AN'I, ALLAH'IN VAHYİNE UYGUN YAŞADIĞIMIZ VE ÇEVREMİZE TEBLİĞ ETTİĞİ SÜRECE, KUR’AN'IN ELÇİSİ OLMA HAKKINI KAZANABİLİRİZ. Çabamız nispetinde de, Allah'ın rızasını kazanırız.
Özellikle tekrar etmek istiyorum Lütfen unutmayalım, bizler bu dünyada Kur'an'dan imtihandan geçiyoruz. Allah'ın Resulü gibi, her an Allah'ın kontrolünde ve uyarısında değiliz ve HATA yapma riskimiz çok yüksektir. Özgür irademizle, İmtihan olduğumuz kitapta Kur’an olduğuna göre, Kur’an'a uyduğumuz ve onun sınırlarını aşmadığımız, Kur’an'ı topluma doğru anlattığımız sürece, Kur’an'ın elçiliğine Allah katında hak kazanabiliriz. ONUN İÇİN ALLAH BİZLERE, YALNIZ KUR’AN'IN İPİNE SARILIN VE YALNIZ KUR’AN İLE HÜKMEDİN EMRİNİ VERMİŞTİR. Buradan da şunu anlıyoruz, her Müslüman kendisini Kur'an'ın elçisi kabul edip, yalnız ona sarılmalıdır. Tabi Kur'an'dan anladığını başkasına anlatırken, benim anlattığım en doğrudur demeden, karşısındakini Kur'an'a davet etmelidir. BİR MÜSLÜMANA DÜŞEN ELÇİLİK, YALNIZ KUR'AN'A DAVET ETMEKTEN ÖTE GEÇEMEZ.
Eğer Kur’an'ı anlattığını söyleyen bazı azınlık özel kişilere, Kur’an'ı tebliğ eden Allah'ın Resulünün yetkilerini verirde, onlarda RESUL gibidir dersek, kendi ellerimizle Resuller yaratarak, dinde bölünür ve parçalanırız. Gerçi daha nasıl parçalanalım, zaten bu yanlışı yaparak, tıpkı Allah'ın elçisine verdiği yetkileri edindiğimiz velilere, şeyhlere ve efendilere vermişiz. Onlara belki Resul dememişiz ama Allah'ın Resulüne verdiği yetkileri vermekten çekinmemişiz. Bizler Kur’an'ı, eğer kendimiz anlamak adına çaba göstermeden, birilerinin söylemlerinden anlamaya çalışırsak, kendimize daha çok Resuller ediniriz ve onların yanlışlarını din diye yaşamaktan kurtulamayız.
"BİLMEZ MİSİN Kİ, GÖKLERİN VE YERİN HÜKÜMRANLIĞI ALLAH’INDIR. SİZİN İÇİN ALLAH’TAN BAŞKA NE BİR DOST/VELİ NE DE BİR YARDIMCI VARDIR." (Bakara 107)
"RABBİNİZDEN SİZE İNDİRİLENE UYUN; O'NUN BERİSİNDEN BİRTAKIM VELİLERİN ARDINA DÜŞMEYİN. SİZ NE KADAR DA AZ ÖĞÜT ALIYORSUNUZ!" (Araf 3)
Değerli din kardeşlerim. Kısaca konuyu özetlemek gerekirse, Hz. Muhammed Allah'ın Resulü/elçisi idi. Bizler ise ancak imtihanımız gereği, bir Müslüman olarak Kur’an'ı hayatımıza geçirip, yalnız Kur’an'ın elçisi olmaya çaba harcamalıyız. Bunu doğru yaptığımız ölçüde mükafatını alırız, yanlış yaptığımız ölçüde de cezamızı çekeriz. Onun için Allah din konusunda birilerine güvenmek yerine, SİZE İNDİRDİĞİM KUR'AN IŞIĞINDA KENDİNİZE, SİZE VERDİĞİM AKLA GÜVENİN DİYOR. Dilerim Kur'an gerçeklerini anlayarak, hayatına geçirenlerin safında oluruz.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
https://kuranadavet1.wordpress.com/
https://twitter.com/KURANA_DAVET
http://www.hakyolkuran.com/
https://www.facebook.com/Kuranadavet1/
https://hakyolkuran1.blogspot.com/