Herhangi bir konuyu daha iyi öğrenmek adına, araştırma yaptığımızda, birçok kaynaktan, kitaptan faydalanırız. Bunun sebebi öğrenmek istediğimiz konu hakkında, daha detaylı bilgi almak, farklı düşünce ve fikirlerden yararlanmaktır amaç. Araştırmalarımız sonucunda, kendimizce bir sonuca ulaşırız ve yine bulduğumuz verilere göre bir karar veririz, değerlendirme yaparız. DEĞERLENDİRMEMİZDEKİ EN ÖNEMLİ ETKEN, ARAŞTIRDIĞIMIZ KONUNUN DEĞİŞMEZ, SABİT VERİLERİ ÜZERİNE OLUR. Çünkü bizler bilgi sahibi olmak istediğimiz konunun, önce ana hatlarını öğreniriz. Bu bilgiler üzerine, araştırmalarımız sonucunda kararlarımızı veririz.
Din konusunda da aynı yolu izlememiz, elbette çok normal. Araştırıp, sormalıyız hatta birçok kitaplar okumalı, öğrenmek istediğimiz konu hakkında detaylı bilgi sahibi olmalıyız. Çünkü Allah ayetler üzerinde düşünmemizi, araştırıp sorgulayarak iman etmemizi ister. Acaba araştırmalarımız sonucunda, dini konularda aldığımız bilgileri, değişmeyen sorumlu olduğumuz, Kur’an ile kontrol edebiliyor muyuz, tıpkı beşeri konularda yaptığımız gibi. Ne yazık ki bizim yaptığımız hata, bu noktadan itibaren başlıyor. Çünkü dini konularda, bizler değişmeyen ana hükümlerin kaynağını, hiç anlayarak ve düşünerek okumadan, konu hakkında beşeri araştırmaya giriyoruz. Ana kaynaktan habersiz olduğumuz için tedirgin oluyoruz acaba doğrumu diye. Daha kötüsü bilgilerin doğruluğundan emin olamıyoruz. AYRICA ANA KAYNAK OLARAK, ALLAH IN KİTABINI, DİNİ YAŞAYABİLMEK ADINA YETERLİ GÖRMÜYORUZ.
Yaptığımız bu hata bizleri bölüyor, parçalıyor hatta birbirimize düşman ederek, yanlış yollara yönlendiriyor. Dinin temelini oluşturan ana kaynaktan habersiz oluşumuzdan, söylenenlerden ve okuduğumuz kitaplardan etkileniyoruz. DOĞRU BİLGİYİ ANA KAYNAĞINDAN ÖĞRENMEDİĞİMİZ İÇİNDE, KARŞILAŞTIRMA, KONTROL ETME ŞANSIMIZ OLMUYOR. Bir atasözü vardır, kıssadan hisse olsun diye hatırlatmak isterim.
"TEK SAATİ OLAN, SAATİN KAÇ OLDUĞUNU BİLİR. İKİ SAATİ OLANSA, ASLA EMİN OLAMAZ."
Ne güzel bir söz. Bizleri Kur’an dan uzaklaştıranlar, dini menfaatlerince yönetebilmek için, kontrollerine almaya çalışanlar, dinin tek kaynağı Kur’an ın yanına, emin olamayacağımız öyle kaynaklar ilave etmişlerdir ki, bugün toplum neyin HAK, neyin BATIL olduğunun ayrımını yapamaz olmuş. Bakın bugün bizlere, dinin ana kaynağı olarak neleri gösteriyorlar.
(İSLAM IN KAYNAĞI DÖRT TÜR. KİTAP, SÜNNET, İCMA, KIYAS.)
Din Allah ın dinidir, önce bunu unutmayalım. Allah ayetinde, HÜKMÜME HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEM diye çok açık belirtir. Bu durumda dinin ana kaynağı olarak, nasıl olurda KUR’AN dışından bilgileri, ana kaynak kabul ederiz. Elbette dini anlatan kitaplar mutlaka yazılmalıdır, ama ana kaynak Kur’an dan uzaklaşmadan, onun sınırlarını asla aşmadan. Allah Zuhruf 44. ayetinde, SİZLERİ KUR’AN DAN SORUMLU TUTUYORUM diyorsa, nasıl olurda Allah ın bu hükmünün tam tersine inanırda, Kur’an ın dışından farklı kaynakları da, dinin ana kaynağı ilan ederiz. Şunu unutmayalım lütfen, dini şekillendiren, kurallar koyan yalnız Allah dır.
Toplumu farklı kaynaklara yönlendirmek isteyenler, dinin ana kaynağı olarak Kur’an ın yeterli olmadığını savunurken, mezheplerin ve geleneklerin dine ilavelerinin Kur’an da olmadığını topluma anlatarak, bakın her şey Kur’an da yok, saygısızlığı yapılmaktadır. Bu sözler Kur’an a atılan iftiradır. Peygamberimizin SÜNNETİ diye öne sürdükleri rivayetler, mezheplerin hepsinde farklıdır ve hepside Peygamberimiz böyle yapmıştır diye inanılır. İşte bu yol ve yöntem, bu kadar riskli ve tehlikelidir. Ayrıca hatırlatmak isterim, Peygamberimizin hadisleri diye aktarılan tüm bilgiler , Peygamberimizin zamanında kayda alınmamış, ölümünden yaklaşık 200 yıl sonra, mehepler tarafında kayda alınıp, yazılmaya başlanmıştır. Eğer bu hadisler olmadığında Kur'an ı anlayamasaydık, Peygamberimiz tüm bu bilgileri tıpkı Kur'an gibi yazdırmazmıydı, yada dört halife döneminde yazılmaz mıydı? Neden yazdırılmamış, çünkü onlara Kur'an yetmiş te ondan. SİZCE BU BİLGİLER NE KADAR DOĞRU OLABİLİR? KARAR SİZLERİN. ALLAH EMRETTİĞİ TÜM İBADETLERİNİ, GEREKTİĞİ ÖLÇÜDE KUR’AN DA APAÇIK BELİRTMİŞ, İZAH ETMİŞTİR. Daha doğrusu açıkladığını, nice örneklerle izah ettiğini söyleyen, Kur'an ın bizzat kendisidir. Bunun tersini düşünmek Kur’an a, Allah a saygısızlıktır.
Geleneklerin ve mezheplerin dine ilavelerini, elbette Kur’an da bulamayız. Bunların olmaması, Kur’an ın eksik ya da detaysız olduğunu asla göstermez. Tam tersine Rabbimizin, bu kitabı yemin olsun ki sizler için kolaylaştırdım hükmünün, bir tezahürü olduğu gerçeğinin kanıtıdır. Allah sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum dedikten sonra, nasıl olurda sorumlu tuttuğu konuları gerektiği ölçüde Kur’an da açıklanmadığını, izah edilmediğini söyleriz. Böyle bir adaleti nasıl Yaradan a nispet ederiz?
Kur’an da onlarca ayetinde, Allah elçisine seslenerek, SANA İNDİRDİĞİMLE ONLARA HÜKMET, BENİM HÜKMÜMÜ BEKLE, SABRET, ALLAH HÜKÜM VERENLERİN EN HAYIRLISIDIR dediği halde, nasıl olurda peygamberimizin Kur’an dışından, Kur’an ın hiç bahsetmediği hükümleri de dine ilave ettiğine inanırız. Bu kadar mı Kur’an dan, dinin temel kaynağından uzak yaşıyoruz İslam ı? Bakın Rabbimiz elçisine, deki onlara diye, bizlere ne söylemesini istiyor.
Ahkaf 9: De ki: Ben peygamberlerin ilki değilim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. BEN SADECE BANA VAHYEDİLENE UYARIM. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım. (Diyanet vakfı meali)
Peygamberimiz ben sadece, Allah ın bana indirdiği Kur’an a uyarım diyor, ama bizler hala bu ve benzeri ayetlerin üstünü örtüp, batıl inançlarımızı yaşayabilmek için, Allah ın hükümlerinin tam tersine imanımızı şekillendirerek, peygamberimizin Kur’an ın dışından ilaveler yaptığına inanmakta bir sakınca görmüyoruz. Çok açık anlaşılıyor ki peygamberimiz, yalnız Kur’a a uymuştur, bizlerde yalnız Kur’an a uyarsak, peygamberimizin yolunu izlemiş oluruz. HATIRLATMAK İSTERİM ALLAH, AYETLERİN BİR KISMININ ÜSTÜNÜ ÖRTÜP GÖRMEZDEN GELENLERE, KÂFİR DİYOR.
Kur’an yalnız o günkü topluma değil, tüm âleme ve tüm zamana hitap edecek, eşi benzeri olmayan bir IŞIKTIR. Adı üzerinde FURKAN. Yani eğriyi doğrudan ayıran. Dinin temel kaynakları arasında gösterilen İCMA konusuna gelince. Farklı tarifler varsa da, genel olarak peygamberimizin vefatından sonra, Kur’an da belirtilmeyen konularda, İslam müçtehitlerinin ortak hüküm vermeleridir, diye tarif edilir ve bu hükümlere uyulmasının da farz olduğu da söylenir.
BU SÖZLER VE BU DÜŞÜNCE, ASLINDA KUR’AN A SAYGISIZLIKTIR. HÂŞÂ RABBİMİZ BİZLERE DİN VE İMAN ADINA, GEREKLİ OLAN HER BİLGİYİ, ÖRNEĞİ KUR’AN DA VERMEDİ DE, HATTA PEYGAMBERİMİZ BUNU SAĞLIĞINDA AKIL EDİP YAZDIRMADI DA, DAHA SONRA BİRİLERİ TOPLANIP, BUNU AÇIKLADI VE BİZLERİ BİLGİLENDİRDİ ÖYLEMİ? Bu sözler Kur’an a şirk koşmakla aynıdır, hatırlatırım. Allah biz Kur’an da hiçbir eksik bırakmadık der. Hatta her şeyden nice örnekleri, değişik ifadelerle verdik ki anlayasınız diye de, üstüne basa basa bizlere anlatır.
Tüm bu uyarılardan sonra, hala birileri din adına, bunlar Kur’an da yok diyerek, kendi fikirleri doğrultusunda, dine ilaveler yapıyorsa, bu ALLAH A İFTİRADIR. BEŞERİ DÜŞÜNCE VE FİKİRLERİN, RİVAYET YOLUYLA NAKİLLERİNDE, İLAVELER YA DA EKSİLTMELER YAPILMASI, YA DA ŞEYTANIN MUSALLAT OLMA İHTİMALİ, HER ZAMAN VARDIR. ONUN İÇİNDİR Kİ ALLAH, KUR’AN I BEN KORUYORUM DİYOR. Din rivayet bilgilerle değil, Kur’an ın emin olduğumuz, hükümleri ile yaşanır. Rivayet edilen hadisleri Kur'an değerinde gören arkadaşlarımıza, belki faydası olur diye, Peygamberimizin söylemesi muhtemel, Kur'an çizgisinde rivayet edilen bir hadisini hatırlatmak istiyorum.
Allah’ın kitabında helal kıldığı helal, haram kıldığı haramdır. HAKKINDA SUSTUĞU İSE SERBESTTİR. Allah’ın serbest bıraktıklarını kabul edin ve bilin ki ALLAH HİÇBİR ŞEYİ UNUTUCU DEĞİLDİR.
Ebu Davud K. Etime 39/Tırmizi K. Libas 6 İbni Mace K. Etime 60/ El-Müracaat sayfa 20
Allah bazı farizalar vazetmiştir, onları aşmayın. Bazı hadler koymuştur, onlara yaklaşmayın. Bazı şeyleri haram kılmıştır, onları yapmayın. BAZI ŞEYLERİ DE UNUTMAKSIZIN SİZE RAHMET OLMASI İÇİN HATIRLATMAMIŞTIR, ONLARI DA ARAŞTIRMAYIN.
Mahmud Ebu Reyye, Muhammedi Sünnetin Aydınlatılması, sayfa 403
İcma konusu çok riskli bir konudur. Çünkü yüzlerce yıl önceki ilmin ve bilgilerin ışığında, bazı konuları çok farklı anlamış olabilirler. Ya da bu bilgiler günümüze kadar ulaşırken, din düşmanları tarafından değiştirilmiş, dine nifak sokulmuş olabilir. Bizlere düşen Kur’an ı, günümüz ilmiyle anlamaya çalışmak ve yaşamak olmalıdır. BUNU YAPMAZSAK, GEÇMİŞTE YAPILAN YANLIŞLARI/HATALARI TEKRAR ETME ŞANSIMIZ, ÇOK DAHA YÜKSEK OLUR.
KIYAS konusuna gelince. Kıyas hayatımızın her anında zaten vardır. Yani yaşamın bir parçasıdır. Her konuda kıyas yaparız, yeter ki kıyas yapacağımız nirengi merkezimiz doğru oldun. Bizlerde bu yöntemi kullanmalıyız, kıyas yapacağımız yalnız Kur’an olması şartıyla. YANİ HER OLAYI, KONUYU KUR’AN İLE KIYAS ETMELİYİZ. Peygamberimizde yalnız Kur’an ile hükmetme görevi almıştır. Kur’an ile irtibatını kurabilen bir Müslüman, bunu açıkça görecektir. Kur'an ın bahsetmediği yaşantımızdaki herhangi bir konuyu, Allah ın diğer ayetleri ile kıyas ettiğimizde, her konuda bilgi alabiliriz. Yeterki Kur'an a güvenelim. Onu yetersiz görüp, kendimize başka kaynaklar aramayalım. Sizlere İmamı Azam Ebu Hanife’nin, İslam ı anlamak ve yaşamak adına fikirlerinden, bazı örnekler vermek istiyorum.
(Talebesi Züfer'den nakledilen şu rivayet de, ONUN SABİT FİKİRLİ OLMADIĞINI ORTAYA KOYMASI VE İSTİŞAREYE VERDİĞİ ÖNEM BAKIMINDAN DİKKAT ÇEKİCİDİR. Züfer şöyle der: "Ebu Hanife'nin derslerine devam ederdik, Ebu Yusuf ve Muhammed ibnu Hasan da bizimle birlikte okurlardı. Biz Ebu Hanife'nin görüşlerini yazardık. Bir gün Ebu Hanife, Ebu Yusuf'a hitaben: "EY YAKUP VAY HALİNE! BENDEN HER İŞİTTİĞİNİ YAZMA. BEN BUGÜN BÖYLE DÜŞÜNÜYORUM. YARIN ONU BIRAKABİLİRİM. YARINKİ GÖRÜŞÜMÜ ERTESİ GÜN TERK EDEBİLİRİM" dedi." (İbnu Muin, Tarih, II. Cilt, sh. 607; Bağdadi, Tarih, XIII. Cilt, sh. 402)
(Yine onun: "Bu bizim söyleyebildiğimiz en güzel sözdür. KİM BİZİM SÖZÜMÜZDEN DAHA DOĞRU BİR SÖZ GETİRİRSE, O HAKİKATE BİZİMKİNDEN DAHA YAKINDIR" dediği; "Senin bu verdiğin fetvalar doğruluğunda hiç şüphe olmayan hakikatler midir?" diye sorulunca da: "Bilmiyorum belki de yanlışlığında hiç şüphe olmayan yanlıştır" şeklinde karşılık verdiği nakledilmektedir. (Bağdadi, Tarih, XIII: Cilt, sh. 352)
Bizler eğer İmamı Azam ın, bu düşünce ve zihniyetini hayatımıza geçirebilirsek, bizleri hiç kimse Allah ile aldatamaz. Kur’an ın da hüküm vermediği hiçbir konuyu, bizlere kabul ettiremez. Bakın Allah bu konuda, o günkü toplumu ve bizleri nasıl uyarıyor. Acaba uymamız gereken, dinin kaynağı konusunda ne diyor Allah.
Enam 116: Eğer yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan, seni Allah yolundan saptırırlar. ONLAR ANCAK ZANNA UYUYORLAR VE ONLAR SADECE YALAN UYDURUYORLAR. (Diyanet meali)
Araf 185: Allah'ın göklerdeki ve yerdeki mülkiyet ve tasarrufuna, Allah'ın yaratmış olduğu herhangi bir şeye ve ecellerinin gerçekten yaklaşmış olması ihtimaline hiç bakmadılar mı? Artık bu KUR'ÂN'DAN SONRA BAŞKA HANGİ SÖZE İNANACAKLAR.( Elmalı Hamdi meali)
Ankebut 51: KENDİLERİNE OKUNAN KİTABI SANA İNDİRMİŞ OLMAMIZ ONLARA YETMEDİ Mİ? Şüphesiz bunda inanan bir kavim için bir rahmet ve bir öğüt vardır. (Diyanet meali)
Uyarılara bakar mısınız lütfen. Demek ki çoğunluk buna inanıyor demek, o şeyin doğru olduğunu göstermiyormuş, bu uyarıyı alıyoruz ayetten. Bunu yapanların zanna, yani rivayetlere, sanıya inandıklarını söylüyor ve böylece yalan söylediklerini belirtiyor. Çok açık, Kur’an dan sonra hiçbir bilgiye, iman etmememiz konusunda uyarıyor. Uymamız gereken yalnız Kur’an olduğunu anlatmak için, Ehli kitabın yanlışına dikkat çekerek, KENDİLERİNE OKUNAN KUR’AN ONLARA YETMİYOR MU DİYOR. Ne yazık ki bugün bizlerin büyük çoğunluğu da, aynı şeyi söylüyor ve Kur’an İslam ı yaşamak için yetmez diyoruz ve Kur’an ın yanına, emin olamayacağımız kaynaklar koyuyoruz. O günkü Ehli kitapta, tıpkı bugün bizlerin yaptığı yanlışın aynısını yapıyor ve Allah ın indirdiği kitabı yeterli görmeyerek, atalarından intikal eden hurafe, rivayet ve sanı bilgilere de iman etmek istiyorlardı. Son olarak bir ayet daha hatırlatmak istiyorum. Bakın Rabbimiz, KURTULUŞA ERECEKLERİN KİMLER OLDUĞUNU SÖYLÜYOR.
Bakara 5: İşte onlar, RABLERİNDEN GELEN BİR HİDAYET ÜZEREDİRLER VE KURTULUŞA ERENLER DE ANCAK ONLARDIR.
Yaradan kurtuluşa ereceklerin, Allah ın gönderdiği Kur’an üzerinde olanlar olacağını, apaçık bildirdiği halde, bizler hala Kur’an ın yanına BEŞERİ KURTULUŞ REÇETELERİ KOYMAYA ÇALIŞIYORSAK, sizce bu yol bizleri kurtuluşa mı götürür, yoksa farklı bir yere mi? Yorum ve karar sizlerin.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
https://kuranadavet1.wordpress.com/
https://twitter.com/KURANA_DAVET
http://www.hakyolkuran.com/
https://www.facebook.com/Kuranadavet1/
https://hakyolkuran1.blogspot.com/