KUR'AN A DAVET

 

 

 

AMACIMIZ HURAFEDEN, BATILDAN ARINMIŞ BİR İSLAM YAŞAMAKTIR. ONUN İÇİNDE REHBERİMİZ,  ALLAH IN KORUMASI ALTINDA Kİ, YALNIZ KUR'AN DIR.

YAZILARIMIN OLDUĞU DİĞER SİTELERİM.

 

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Takvim

 
Gerekli Linkler

 
KUR'AN DA GEÇEN KIBLE SÖZÜNDEN NE ANLAMALIYIZ. BAKARA 144. AYET.
Kur’an ayetlerini doğru anlayabilmemiz için, ilk önce Kur’an'ın diğer ayetlerine müracaat etmeli, onlardan yardım almalıyız. Çünkü Allah, Kur’an'ın kendisini açıklayan, eşi benzeri olmayan bir nur, ışık olduğunu söyler bizlere. Sakın emin olmadığınız bilgilerin, ardına düşmeyin diye de uyarır. Allah'ın ayetlerinde, bizlere ne anlatmaya çalıştığını, Kur’an dan değil de, rivayet kaynaklardan anlamaya çalışırsak, asla doğru anlamamızın, mümkün olamayacağını bilmeliyiz. Bugünkü yazımın konusu çok önemli. Onun içinde detaylı uzun yazmak zorunda kaldım, lütfen sabırla okuyunuz..
 
Kur’an'ın en çok zikrettiği ve bizlerden istediği ibadetlerden birisi de, salat-namaz dır. Günümüzde namazımızı kılarken, Mescid-i Haram a dönerek kılarız. Peki, bu yöne dönerek namaz kılmamızı, Allah'mı Kur’an da emretmiştir? Gelin bu konuyu, hiçbir etki altında kalmadan, önce Kur’an'a danışalım, daha sonrada rivayet hadisler bu konuda neler söylüyor, bu söylenenleri akıl ve Kur’an süzgecinden geçirelim ki, gerçek doğrulara ulaşabilelim. Önce Mescid-i Harama dönerek, namazlarımızı kılmamız gerektiğine delil gösterdikleri ayetlere bakalım. Gerçekten Allah, namazlarınızı kılarken, bu yöne dönerek mi kılın diyor? Yoksa bizlere, çok daha farklı bir konuyumu anlatıyor?
 
Bakara 144: Biz senin, YÜZÜNÜN HABİRE GÖĞE DOĞRU ÇEVRİLDİĞİNİ ELBETTE GÖRÜYORUZ. HOŞLANACAĞIN BİR KIBLEYE SENİ ELBETTE DÖNDÜRECEĞİZ. Artık yüzünü Mescid-i haram yönüne çevir. Nerede olsanız yüzünüzü Mescid-i haram yönüne döndürün. KENDİLERİNE KİTAP VERİLENLER, ONUN, RABLERİNDEN BİR GERÇEK OLDUĞUNU ÇOK İYİ BİLİRLER. Allah onların yapıp ettiklerinden habersiz değildir.
 
Önce yukarıdaki ayeti anlamaya çalışalım. Siz yukarıda yazılan ayette namaz ( salât) kelimesini gördünüz mü? Yani namazlarınızı kılarken, şu istikamete dönerek mi kılın diyor? Lütfen bu konu üzerinde önce düşünelim, çünkü ayette salat/namaz kelimesi asla geçmiyor. KIBLE KELİMESİ BU VE BİRÇOK AYETTE, İZLENECEK DOĞRU YOL ANLAMINDA KULLANILMIŞTIR. Bakın aynı ayeti, başka bir mealden de yazmak istiyorum.
 
Bakara 144: (Ey Muhammed!) Biz senin çok defa yüzünü göğe doğru çevirip durduğunu (vahiy beklediğini) görüyoruz. (Merak etme) elbette seni, hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. (Bundan böyle), yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. (Ey Müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (NAMAZDA) yüzünüzü hep onun yönüne çevirin. ŞÜPHESİZ KENDİLERİNE KİTAP VERİLENLER, BUNUN RABLERİNDEN (GELEN) BİR GERÇEK OLDUĞUNU ELBETTE BİLİRLER. Allah, onların yaptıklarından habersiz değildir.
 
Dikkat ettiyseniz, ayette namaz kelimesi geçmediği halde, ayeti tercüme edenler, parantez içine özellikle NAMAZ sözcüğünü koymuşlar. Yani Allah bahsetmemiş, açıklamamış ama aslında Allah namazlarınızda, Mescid-i Harama dönün namaz kılarken demek isteniyor, anlamı verilmiş. HÂŞÂ YOKSA BİRİLERİ, AYETTE EKSİK Mİ TAMAMLAMA PEŞİNDE.  İşte bizler ayetleri, Allah zikretmediği halde, böyle kendi rivayet düşünce ve itikatlarımız doğrultusunda, bakın nasıl da yönlendiriliyoruz. Bir başka deyişle ayetlere, kendi inançlarımızı söyletmenin yolunu arıyoruz. Ayete uymak yerine, ayeti kendimize uyduruyoruz. Halbuki Allah, biz herşeyden nice örnekleri, değişik ifadelerle verdik, açıkladık ki anlayasınız diyordu? Ama bizler bu uyarıları ne yazık ki unutuyoruz, sırf batıl inançlarımızı ayetlere ilave ederek dine sokmak adına, düşünmeden hareket edebiliyoruz. Böylece ayet asıl anlamından da sapmış oluyor. Bakara 142. ayeti de kendilerine delil gösteriyorlar. Bu ayete de bakalım. 

BAKARA 142: Bazı dar kafalı insanlar, “ŞİMDİYE KADAR UYDUKLARI KIBLEDEN, ONLARI VAZGEÇİREN NEDİR?” diyecekler. De ki: “Doğu da batı da Allah'ın dır; O, dileyeni doğru yola iletir.” (Bayraktar Bayraklı)

BATILI DİN EDİNEN DAR KAFALILAR, ALLAH'IN KİTABININ DIŞINA ÇIKANLAR, ŞİMDİYE KADAR ATALARININ UYDUKLARI KIBLEDEN, YANİ İZLEDİKLERİ YOLDAN SİZİ DÖNDÜREN, BAŞKA YOLLARA SAPMANIZA NEDEN OLAN NEDİR DİYECEKLER DİYOR AYETTE. DEVAMINDA DA NEREDEN YOLA ÇIKARSANIZ ÇIKIN, İSTER DOĞUDAN İSTER BATIDAN, GİTTİĞİNİZ KIBLE ÖNEMLİDİR, DOĞRU KIBLEYİ YANİ DOĞRU YOLU TAKİP EDERSENİZ, ALLAH SİZİ DOĞRU YOLA İLETİR DİYOR. BU AYETİN NERESİNDE SALATTAN/NAMAZDAN BAHSEDİYOR? LÜTFEN KENDİMİZİ KANDIRMAYALIM.
 
Enam 89 ve 90. ayetinde Allah, gönderdiği Resullerinden bahsederek, ONLAR ALLAH'IN HİDAYET VERDİĞİ, DOĞRU YOLU GÖSTERDİĞİ KİŞİLERDİR, SENDE ONLARIN YOLUNA UY DİYE GEÇER. Ayette hiç bahsedilmediği halde, bu ayet örnek verilip, daha önceki toplumlarda namaz kılarlardı ve namazlarını BEYTÜL MAKDİS’e yani mukaddes ev ya da mukaddes topraklara dönüp kıldıkları rivayet edildiğinden, Allah'ın Resulünün de geçmiş Resulleri örnek alması emri verildiğinden, bu ayet gereği Hz. Muhammed'in de namazlarını ilk kılarken, bu bölgeye dönerek kıldığını ayetten çıkartıyorlar. BU NASIL BİR MANTIK, AYETLERİ ANLAMA ŞEKLİ, DOĞRUSU ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİL. HER NE HİKMETSE BU BÖLGE YA DA İSİM KUR’AN'DA NEDEN HİÇ GEÇMİYOR DİYE HİÇ KİMSE SORMA GEREĞİNİ BİLE DUYMUYOR. Rivayetlerle ayetleri anlamak, sanırım böyle bir şey olsa gerek.
 
Unuttuğumuz bir gerçek var ki, Allah'ın Elçisi ÜMMİYDİ. Asla kitap Ehline tabi olmamıştı ve Kitap Ehlinin din adına yaşadıklarının batıl ve hurafelerle yaşandığını bildiği içinde, onları taklit etmesi ve onları örnek alması mümkün değildi. ALLAH'IN ELÇİSİNİN ÖRNEK ALMASI GEREKEN, GEÇMİŞ RESULLERE İNDİRİLENLER VE ONLARIN YALNIZ VAHYE UYMALARIYDI ÖRNEK GÖSTERİLEN. YOKSA O RESULLERE İNANDIKLARINI SÖYLEDİKLERİ KİŞİLERİN, TOPLUMLARIN,  BATIL İNANÇLARI DEĞİLDİ ÖRNEK ALINMASI GEREKEN. İlginçtir yine bu ayet örnek gösterilip, namaz emri verilmiş ama KIBLE yani hangi yöne dönülerek namaz kılınacağı emri gelmemişti, onun için Allah'ın Resulü mecburen Beytül Makdis e dönerek kılıyordu namazını, kitap ehline uyuyordu denebiliyor. Lütfen unutmayalım, Allah bir emir veriyorsa, onu  eksik, detaysız asla vermez. Yada daha önceki toplumların tamamına verdiği bir emri, sırf Resulü O yöne dönerek namaz kılmak istemiyor diyede değiştirmez. Biraz akıl ve birazda Kur'an mayası, bu yanlışları fark etmemizi sağlayacaktır.  Ayette geçen KIBLE konusuyla ilgili, diğer ayetlere bakmaya devam edelim. Önce Kıble konusunu doğru anlayalım ki, ayetin devamınıda doğru anlayabilelim.
 
Bakara 145: Yemin olsun, Ehlikitap'a sen her türlü mucizeyi getirsen de onlar SENİN KIBLENE UYMAZLAR; sen de ONLARIN KIBLESİNE uymayacaksın. ONLAR BİRBİRLERİNİN KIBLESİNE DE UYMAZLAR. Eğer sen, ilimden nasibin sana geldikten sonra onların boş ve iğreti arzularına uyarsan, işte o zaman kesinlikle zalimlerden olursun.
 
Şimdi de bu ayet üzerinde düşünelim. Bahsedilen kıblenin anlamı, sizce namaz kılarken döneceğimiz bir yer mi, yoksa KIBLE SÖZCÜĞÜNÜN çok daha farklı bir anlamı mı var. Ayetlere baktığımızda tek bir kelime bile salât, yani namazdan bahsetmiyor. AYETLERDEN ÇOK AÇIK ANLAŞILDIĞI GİBİ, KIBLE SÖZCÜĞÜNÜN ANLAMINA BAKTIĞIMIZDA, DOĞRU TARAF, İZLENECEK DOĞRU İSTİKAMET, SIKINTILI BİR DURUMDA YARDIM UMARAK BAŞVURULAN, TAKİP EDİLECEK EN DOĞRU YÖN OLDUĞUNU ANLIYORUZ.
 
Bu bilgiler ışığında, yukarıdaki iki ayeti anlamaya çalışalım şimdi de. Allah'ın Elçisi gökyüzüne başını çevirip, sık sık dua ettiğini anlıyoruz ayetten. Peki, ne için dua ediyor olabilir Allah'ın Elçisi? Doğrusunu Allah bilir, ama bizler ayetlere bakarak ancak anlamaya çalışırız. Elbette bulunduğu ortamda ki yaşanan yanlışlara, sapkın hurafe, batıl itikatlara üzülüp, Allah dan istediği yardım, gerçekleri görebilmek adına, kendisini doğru bir yola, yöne yönlendirmesi arzusu ile dua ettiği çok açık değil mi? Çünkü Allah ın Elçisi ÜMMİYDİ, hiç bir Ehli kitaba tabi değildi ama gerçeklerin, doğrunun arayışı içindeydi. Allah da bu isteğine cevap verip, ne diyor elçisine? SENİN HOŞLANACAĞIN BİR KIBLEYE, YANİ EN DOĞRU YÖNE, YOLA SENİ DÖNDÜRECEĞİZ. Dikkat ederseniz ben ayetleri rivayetlere göre değil, Kur’an'ın bütünlüğünde anlamaya çalışıyorum. Peki, rivayetlere göre anlamaya çalışanlar, bu sözlerden ne anlamışlar, şimdide ona bakalım.
 
"Eskiden namazlar Yahudilerin kutsal yeri olan Mescidi Aksaya (Beytul Makdis e) dönerek kılınıyormuş. Yahudiler bununla da öğünüyorlarmış. Bu Allah'ın Elçisinin hiç hoşuna gitmediği için Allah'a yalvarıp, kendisinin de istediği Mescidi Harama yönelip, namaz kılmayı istediğinden Allah, Elçisinin isteğini duyarak bu ayeti gönderdiği söyleniyor ve bu ayetten sonra namazlar M.Aksaya değil M. Harama a dönerek kılınmaya başlandığı anlatılıyor." 
 
Peki, dostlar, bu bilgiler nereden alınmış diye neden sormuyoruz. Anlatılanlar doğru olsa, Allah herşeyden nice örnekleri, değişik ifadelerle Kur'an'da size verdik dediği halde, bu konuda bizlere bilgi vermezmiydi? Aklını kullanıp düşünene, herşey çok açık. Ayetlere kendimizce anlamlar yüklersek, böylece Rabbin asla Kur’an'da bahsetmediği bir sonuca varırız. BU BİLGİLER NEDEN KUR’AN DA YOK, DİYE NİÇİN SORAN YOK? Delilleri kanıtları kimler. Bazı arkadaşlarımız Kur’an dan, namaz kılarken döneceğimiz bir kıblenin olduğunu, bazı ayetlere, ayetlerde hiç bahsedilmeyen anlamları vererek, Mescidi Haram a dönerek namaz kılma emrini, Kur’an dan çıkarmaya çalışıyorlar ve şunları söylüyorlar. “ Bildiğiniz namaza devam edin denilince, kıblesi ile beraber nasıl biliyorlarsa öyle kıldılar.” Bu düşünceyi, neden kabul etmemiz mümkün değil. Daha önce söylediğim gibi, Allah'ın Elçisi ümmiydi ve daha önce namaz kılmıyordu, hiçbir ehli kitaba tabi değildi ve onların yaptığı bir çok şeyin yanlış olduğuna inanıyordu. Onun içinde Allah Elçisine, SANA İNDİRDİĞİMLE KULLARIMA HÜKMET VE YALNIZ KUR'AN'A UY EMRİ VERMİŞTİ.
 
Yine ayetlerde geçen şu cümle kullanılıyor. “Senin yüzünün gökyüzüne devamlı baktığını,  kıblenin değişmesini istediğini biliyoruz.” Böyle zorlayıcı düşüncelerle ayeti anlamaya çalışırda, yanlış inançlarımıza  ayette asla bahsedilmeyen bir anlam yüklersek, kanıt gösterirsek kendimizi aldatmış oluruz. Allah'ın Elçisinin, böyle düşündüğünü kim söylüyor, Kur’an'mı, rivayetler mi? Allah bunu anlatmak isteseydi, Elçisinin ne düşündüğünü de bizlere söyler ve bizlerin bundan sonra namaz kılarken artık, Mescidi Haram'a neden döneceğimizi de bildirir açıklardı. Ama Kur’an'da asla böyle bir bilgi ve açıklama yoktur. Doğruluğunun kanıtı olmayan bilgilerle, inançlarımızı yaşayamayız. Lütfen kendimizi aldatmayalım. Bildiğiniz gibi Mescid-i Aksa Allah'ın Resulünün vefatından çok sonra, Emeviler devrinde yapılmış ve Kur’an da geçen isim özellikle kasıtlı olarak mescide verilmiştir. Bunlara inanmak, Yahudilerin içimize soktuğu yanlışları aklamak olur. Ayette geçen MESCİD-İ AKSA  ÇOK UZAK MESCİT ANLAMINDADIR. ASLA BİR YERİN, MESCİDİN İSMİ DEĞİLDİR.
 
Bakara 145. ayette, aslında KIBLE konusundan Kur’an'ın neyi kast edildiği, çok açık anlaşılıyor. Eğer ayetleri rivayetlerle anlamaya çalışmazsak tabi ki. Ehli Kitap dan bahsederek Allah, onlara ne kadar mucize bile getirsen, SENİN KIBLENE YANİ SENİN İZLEDİĞİN YOLUNA, SANA EMREDİLENE UYMAZLAR DİYOR. SENDE SAKIN ONLARIN KIBLESİNE, YANİ ONLARIN TAKİP ETTİKLERİ YOLA,  UYMA DİYEREK İKAZ EDİYOR. DİKKAT ÇEKİCİDİR, EHLİ KİTAP BİR BİRİNİN KIBLESİNE YANİ İNANÇLARINA BİLE UYMADIĞINI BİLDİRİLİYOR. ALLAH'IN ELÇİSİNİN İZLEDİĞİ YOL HZ. İBRAHİM' İN YOLUDUR. AYET BUNU ANLATIYOR. Kıbleden kasıt namazda yöneleceğimiz istikamet olsa, Allah neden bu sözleri söylesin. Allah kitap ve Resul gönderdiği, her topluma farklı bir kıble emredip, tek din olan İslam'ın en önemli ibadetinde, Ehli Kitap arasında ayrım yapar, ihtilaf yaratır mı? Allah Ehli Kitaptan bahsederek, onlar birbirilerinin de kıblesine uymazlar, çünkü onlar İBRAHİMİN YOLUNDAN SAPMIŞ, kendi aralarında FARKLI YOL, KIBLE, İNANÇ üzerinde oldukları bilgisini vurguluyor. Ayetin sonunda Allah ın söylediği ise, KIBLE sözünden neyi kast ettiği çok açık anlaşılıyor ve bakın ne diyor.
 
"EĞER SEN, İLİMDEN NASİBİN SANA GELDİKTEN SONRA, ONLARIN BOŞ VE İĞRETİ ARZULARINA UYARSAN, İŞTE O ZAMAN KESİNLİKLE ZALİMLERDEN OLURSUN." Buradan da anlaşılıyor ki Allah Elçisine, SANA İNDİRDİĞİM İLİM YANİ KUR’AN SENİN KIBLENDİR, İZLEYECEĞİN YOLDUR DİYOR. Sakın sana indirdiğim kıblenden, KUR’AN'DAN sapma diyerek uyarıyor. Şimdide ayette geçen, şu sözlerden ne kast ediliyor ona bakalım. "ARTIK YÜZÜNÜ MESCİD-İ HARAM YÖNÜNE ÇEVİR. NEREDE OLSANIZ, YÜZÜNÜZÜ MESCİD-İ HARAM YÖNÜNE DÖNDÜRÜN."
 
Hemen düşünelim. M. Haram neyin sembolüydü? İbrahim i tüm dinlerin sembolü. Allah ne diyordu bize? İbrahim peygamberimiz, bizlerin atası olduğu ve bizlerin Hanif İbrahim in dininden olduğumuz anlatılıyordu ayetlerinde. ÇOK DAHA ÖNEMLİSİ, ALİ İMRAN 97. AYETİNDE ALLAH, MESCİDİ HARAMDAN BAHSEDERKEN, ORADA İBRAHİM'İN MAKA'MI VARDIR DİYOR. YANİ BU YÖNE DÖNEN, HZ. İBRAHİMİN YOLUNU İZLİYOR DEMEKTİR. BİRBAŞKA DEYİŞLE YÜZÜNÜZÜ BATIL VE HURAFEDEN UZAK, İBRAHİMİN ARI, DURU İNANCINA ÇEVİRİN ANLAMINDA SÖYLÜYOR. Demek ki Mescidi Haram bir sembol. Buraya dönmekle Hz. İbrahimin dinine, inancına İZLEDİĞİ YOLA, ONUN İZLEDİĞİ KIBLEYE dönmüş oluyoruz. Bu gerçeği kabul etmek istemeyenler, Kabeyi Hz. İbrahim değil, Hz. Adem yapmıştır demişlerdir. Ayetlerde geçen kelimelere farklı anlamlar vererek, gerçeği saptırmışlardır. Çünkü bu gerçeği kabul ettiklerinde, daha önceki toplumlar namaz kılarken bu durumda, herhangi bir yöne dönerek namaz kılmadıkları çıkıyor ortaya da ondan. Hatta bizlere farklı bir din gönderilmediği, M. Haram'ın İbrahim peygamberden bu yana, tüm Ehli Kitabın burada birleştiği, birlikte ibadet ettikleri anlatılıyor ve M. Haram'ın Allah'ın doğru yolunun bir merkezi, sembolü olduğu anlatılmaya çalışılıyor Kur'an'da. Bu konu ile ilgili iki ayet hatırlatmak istiyorum sizlere.
 
Nisa 125: İyilik yaparak KENDİSİNİ ALLAH'A TESLİM EDEN ve İbrahim'in dinine dosdoğru olarak tâbi olan kimseden, din bakımından daha iyi kim olabilir? Allah, İbrahim'i dost edinmişti.
 
Ali imran 68: Doğrusu onların İbrahim'e en yakın olanı, ona uyanlar, şu Nebiye ve iman edenlerdir. Allah da müminlerin dostudur(Velisidir)
 
Allah özellikle İbrahim peygamberimize atıfta bulunarak, bizlere çok önemli bir işaret veriyor. Bakın ayette bahsedilen, nerede olursanız olun, yüzünüzü M. Haram a çevirin sözünün asıl amacı, böylece ortaya çıkıyor. NEREDE YA DA KİMLERDEN,  OLMAMIZIN HİÇBİR ÖNEMİ YOKTUR. ÖNEMLİ OLAN TÜM İMAN EDENLERİN, HANİF İBRAHİM'İN DİNİNDE ÖZDE BİRLEŞMESİ BÖLÜNMEDEN, PARÇALANMADAN ALLAH'IN İPİNE SARILIP, TEK YOLDA GİTMESİDİR DİYOR. Lütfen tekrar dikkatle ayetleri okuyunuz, asla namaz kılarken, bu yöne dönün öyle namazlarınızı kılın diye Kur’an da hiç bir ayette geçmez. Allah'ın namaz kılarken, şu tarafa dönerek kılın diye bir emri yoktur. Sizlere konumuzun daha iyi anlaşılması için, iki ayet daha hatırlatmak istiyorum.
 
Bakara 149: Nereden çıkarsan çık, YÜZÜNÜ MESCİD-İ HARAM'A DÖNDÜR. BU, ELBETTE RABBİNDEN GELEN GERÇEKTİR. Allah, yaptıklarınızdan habersiz değildir.
 
Bakara 150: Nereden çıkarsan çık, yüzünü Mescid-i haram'a çevir. NEREDE OLURSANIZ OLUN, YÜZÜNÜZÜ ONA DOĞRU ÇEVİRİN Kİ, İNSANLARIN ELİNDE SİZİN ALEYHİNİZE BİR DELİL BULUNMASIN. Onların zulme sapanları müstesna. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. YÜZÜNÜZÜ MESCİD-İ HARAM'A DÖNÜN Kİ, ÜZERİNİZDEKİ NİMETİMİ TAMAMLAYAYIM. VE BU SAYEDE GÜZELİ VE İYİYİ BULMANIZ DA UMULMAKTADIR.
 
Sizce yukarıdaki iki ayette bahsedilen, nerden çıkarsanız çıkın yüzünüzü M. Haram a döndürün sözüyle, ne kast ediyor olabilir? Namaz kılarken bu taraf dönün demiş olsaydı, bunu açıkça söylerdi ama ayetler çok farklı şeyleri anlatıyor. Çünkü Allah ayetlerini açık, anlaşılır ve birçok örneklerle verdik ki anlayasınız diyordu. Lütfen şu soruyu kendimize soralım. Allah namazlarınızı kılarken, daha önce Beytül Makdise dönüyordunuz, artık değiştirdim, bundan sonra M. Harama dönerek kılın diye, tek bir bilgi dahi vermediği halde Kur'an da, bizlerin rivayetlerin öğretisiyle bunlara inanmamız doğru olur mu? M. Haram  tarafına dönmemiz, Allah dan gelen bir gerçek olduğu söyleniyor. Bu gerçek, bu kıble Allah'ın Kur’an da emrettiği YAllah'ın doğru yolundan, İslam dininden yani Kur'an dan başka ne olabilir?  Bakara suresi 150. ayette; "YÜZÜNÜZÜ ONA DOĞRU ÇEVİRİN Kİ, İNSANLARIN ELİNDE SİZİN ALEYHİNİZE BİR DELİL BULUNMASIN." İşte kıblenin manasının, ne olduğunun bir başka kanıtı. Yüzümüzü Allah'ın doğru yoluna, Kur’an a çevirdiğimizde, Onun yolunu izlediğimizde, hiç kimsenin elinde bir koz bırakmamış oluruz. Çünkü Allah ne diyordu bir başka ayetinde? Sizleri Kur’an dan hesaba çekeceğim. Ayetin sonundaki bir cümle ise, sanırım son noktayı koyuyor bu konuda. "YÜZÜNÜZÜ MESCİD-İ HARAM'A DÖNÜN Kİ, ÜZERİNİZDEKİ NİMETİMİ TAMAMLAYAYIM. VE BU SAYEDE GÜZELİ VE İYİYİ BULMANIZ DA UMULMAKTADIR."
 
Kur’an ayetleri üzerinde biraz düşünen, gerçeği bu kadar açık görecektir. Lütfen dikkat, salâttan yani namazdan hiç bahsediliyor mu, M. Harama dönme konusu anlatılırken.  Tam tersine KIBLE konusu anlatılmaya çalışırken, izlenecek İbrahim i inanç, yani İslam'ın doğru yolu ve bu sayede bizlere yardım edileceği, güzeli ve doğruyu İSLAM, YANİ KUR’ AN ile bulacağımız anlatılıyor. Şimdide sizlerle bu konuya, farklı bir açıdan bakalım. Rivayet hadislerin kıble konusuna verdiği manayı, Kur’an da açıkça bulamadığımızdan olsa gerek, birçok Kur’an mealinde, parantez içinde namaz kelimesi ilave ederek verilmiştir. Tüm bu bilgileri de gördükten sonra, kendimizce dikkatle düşünerek, bir karara varmalıyız. Çünkü herkes yaptıklarından, inandıklarından hesaba çekilecektir. Şunu da unutmayalım ve üzerinde düşünelim. Bizler ayetleri, emin olamadığımız rivayetler yoluyla mı anlamaya çalışmalıyız, yoksa Kur’an dan mı istifade ederek anlamalıyız? BAKIN RİVAYETLER BU KONUDA NE DİYOR VE TOPLUMU NASIL YANILTIYOR.
 
6256 - el-Bera radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'la birlikte BEYTU'L MAKDİS'E DOĞRU ONSEKİZ AY NAMAZ KILDIK. MEDİNE'YE GİRİŞİNDEN İKİ AY SONRA KIBLE İSTİKAMETİ KA'BE'YE ÇEVRİLDİ. Resulullah aleyhissalatu vesselam, Beytu'l Makdis'e müteveccihen namaz kılarken yüzünü çokça semaya çeviriyordu: Allah Teala hazretleri, Peygamberinin kalbinden geçeni yani, Ka'be'ye yönelme arzusunu bildi. 
 
Bir gün Cebrail aleyhisselam (göğe doğru) yükseldi. Resulullah aleyhisalatu vesselam, o yerle gök arasında yükselirken onu gözüyle takip etmeye başladı, onun nasıl bir vahiy getireceğini gözetliyordu. Derken aziz ve celil olan Allah "BİZ SENİN YÜZÜNÜN GÖĞE DOĞRU ÇEVRİLİP DURDUĞUNU GÖRÜYORUZ..." (Bakara 144) ayetini indirdi. Biz, Beytu'l-Makdis'e doğru farzın iki rek'atini kılmış tam rükûda iken, bir adam gelip: "Kıble, Ka'be'ye doğru çevrilmiştir!" haberini getirdi. Derhal yönlerimizi çevirdik. Namazımızı yenilemeyip kıldığımız kısmın devamını tamamladık. RESULULLAH ALEYHİSSALATU VESSELAM: "EY CİBRİL! BEYTUL-MAKDİSE DOĞRU KILDIĞIMIZ NAMAZLARIMIZIN HALİ NE OLACAK?" DİYE SORDU. BUNUN ÜZERİNE DE, ALLAH TEALA HAZRETLERİ: "ALLAH SİZİN (DAHA ÖNCE BEYTU'L-MAKDİS'E DOĞRU KILDIĞINIZ) NAMAZLARI ZAYİ ETMEYECEKTİR" (Bakara 143) ayetini inzal buyurdu."
 
İŞTE BİZLERİN İNANCIMIZI YÖNETEN RİVAYETLER. Bizler inancımızı, emin olamayacağımız bu bilgilerle yaşıyoruz. Sizlere sormak istiyorum, lütfen hiçbir etki altında kalmadan düşünelim. Kur’an'ın hiçbir yerinde namazlar ilk önce M. Aksa ya, yani Beytul Makdis dönerek kılınıyordu, daha sonra Allah peygamberimizin isteği üzerine, M. Haram a doğru dönerek kılın emri geldi diye tek bir açıklama, bilgi var mı? Asla bulamazsınız. Bu bilgiler rivayetlerde geçer ve bu bilgilere göre imanımızı şekillendiremeyiz. 
 
Hani Rabbimiz Kur’an da biz sizlere, her şeyden nice örnekleri verdik ki anlayasınız diyordu, ne oldu bu ayetlerin hükmü? Hani sizleri Kur’an dan hesaba çekeceğim diyordu? Emin olmadığın bilginin ardına düşme, hesap sorarım diyen Rabbimizi unuttuk mu? Yoksa bu ayetlere iman etmiyor muyuz? Bahsedilen hadiste, Peygamberimiz Cebrail e diyor ki, daha önce Beytul Makdis e yani M. Aksa ya doğru kıldığımız namazlar ne olacak diye soruyor. Bu soru üzerine Allah'ın cevap verdiğini söyleyerek, Bakara 143. ayet ile verdiği cevabın bakın ne olduğu söyleniyor. ("ALLAH SİZİN (DAHA ÖNCE BEYTU'L-MAKDİS'E DOĞRU KILDIĞINIZ) NAMAZLARI ZAYİ ETMEYECEKTİR.) Gelin bahsettikleri ayete bakalım. Acaba siz peygamberimizin sorduğu söylenen, konunun ayette bahsedilmemesine rağmen, sorunun cevabını ayette buldunuz mu?
 
Bakara 143: Böylece sizi insanlara şahit ve örnek olmanız için tam ortada bulunan bir ümmet kıldık. Resul de size şahit ve örnektir. SENİN YÖNELDİĞİN YÖNÜ, RESULE UYANLARI, CAYACAKLARDAN AYIRT ETMEK İÇİN KIBLE YAPTIK. Doğrusu Allah'ın yola koyduğu kimselerden başkasına bu ağır bir şeydir. Allah imanınızı boşa çıkaracak değildir. Doğrusu Allah insanlara şefkat gösterir, merhamet eder.
 
Ayette Allah sizleri orta yolu izleyen ümmet yaptık diyor. Yani batıl ve hurafeden uzak, dinde bölünmeyen Allah'ın çizdiği yolda giden ümmetler yaptık. Resulün yöneldiği yönden bahsediliyor. Peki, daha önceki ayetlerde, peygamberimizin yönü neydi? İbrahim peygamberimizin yöneldiği, Hanif din üzerinde olduğunu görmüştük. Allah'ın Elçisinin yöneldiği yönü, yani senin izlediğin takip ettiğin dini, sana uyanlar ya da cayanlar için kıble olarak belirledik ki, uyanı uymayanı ayırt edelim diyor. Allah'ın istediği yoldan, belirlediği kıbleden sapmamak, gerçek anlamda iman edenlerin dışındakilere zor gelir diyor.  ÇÜNKÜ İNSANLARIN, ATALARININ DİNİNDEN VAZ GEÇMELERİ ÇOK ZORDU, ONLARIN AKILLARINI KULLANIP, GERÇEKLERİN ARAYIŞINDA OLMALARI GEREKİR, UYARISINI YAPIYOR.  Böylece gerçek iman edenle, etmeyenleri Allah ayırt edecek ve gerçek iman edenlerin ibadetlerini/imanını zayi edecek değildir diyor.
 
Sizler yukarıdaki ayeti okuduğunuzda, rivayet hadiste anlatılanlarla, bir bağlantı kurabildiniz mi? Allah daha önce bir hüküm verdiyse, bunu da değiştirme gereği duymuş ise, bu konuda mutlaka Kur’an da örnekler vererek bir açıklama yapmıştır. Eğer böyle bir açıklama yoksa buna inanmamız, iman etmemiz bizleri yanlışa götürecek, yoldan saptıracaktır. Şimdide şöyle düşünelim. Acaba Allah'ın Elçisi, Yahudiler ya da Hıristiyanlar namaz kılarken, M Aksa ya ( Beytul Makdis ) yönelip namaz kıldıkları için, kendisinin de bu yöne doğru, namaz kılmasından üzüntü duyabilir mi? Gelin bu konu üzerinde düşünelim şimdi de. Eğer diğer Ehli kitaba Allah, bu yöne dönerek namaz kılın diye hükmünü vermiş olsaydı, Allah'ın Elçisi bundan neden rahatsızlık duysun. Önce şunu unutmayalım, Allah'ın hükümleri evrenseldir. Daha önceki kitaplarında nesih ettikleri yani hükmünü değiştirdiklerini de, bizlere Kur’an da açıklamıştır, bizleri bilgilendirmiştir. Kur’an'ın açıklamadıkları hurafedir, batıldır bunu lütfen unutmayalım.
 
Namaz, oruç, zekât ve Hac konusunda verdiği emirlerin, tüm ehli kitaba bunların daha öncede farz olduğu bilgisini verir Kur’an. Daha açıkçası bir değişiklik yapıldıysa, açıkça bu bilgi verilir Kur’an da. Namaz konusu da aynen böyledir. Eğer namaz kılarken, daha önce emrettiği bir yön olsaydı, onu değiştirdiğinde mutlaka Kur’an da bahsederdi. ALLAH BİZLERİN BU BİLGİYİ, RİVAYETLERDEN ÖĞRENMEMİZİ ARZU EDER MİYDİ SİZCE? BU DÜŞÜNCE KUR’AN'IN YÜZLERCE AYETİNE TERS DÜŞER, LÜTFEN BUNU UNUTMAYALIM. Allah'ın Elçisinin Yahudilere karşı, art niyetle-düşman gözle bakan bir Resul olarak gösterilmesi, Allah'ın Resulünün mizacı asla değildir. Allah daha önce ki Ehli Kitaba, namazlarını kılarken bir yön tayin etmiş ise, bundan Allah ın Elçisinin rahatsız olması asla düşünülemez.
 
Gelelim bugün namazlarımızı kılarken, döndüğümüz kıbleye. Doğrusu şuanda özellikle toplu kıldığımız namazlarımızda, döndüğümüz kıblenin bir beraberlik olması adına, hiç bir sakıncası yok buna kimsenin itirazı da olmaz. Fakat bunun Allah emri olduğunu söyleyerek, ayetlere farklı anlamlar vermemiz ve bu yön dışında namaz kılamayız dememiz yanlış olur. ALLAH BİZLERİN NAMAZ KILARKEN, HER HANGİ BİR YÖNE DÖNMEMİZİ EMRETMEMİŞTİR KUR'AN'DA, lütfen bu gerçeği görelim.
 
Allah eğer bu konuda açıkça bir hüküm vermeyip kural koymamışsa, bu bizlerin kolaylığı içindir. Onun için bunu zorlaştırmak, çok büyük yanlış olur. Bazen haberlerini duyarız, kıblesi yanlış cami tespit edildi diye. Kılınan bunca namazımız ne olacak diye, tedirgin olan insanlar vardır.  Namaz Allah ile kulunun sohbetidir, namaz Allah ile kulunun en mutlu anıdır. Namaz aciz biz kullarının, Yüce Rabbimizden istek ve dilek kapımızdır. BUNUN HANGİ YÖNDE OLMASININ NE ÖNEMİ OLABİLİR Kİ? Bizler bu gün döndüğümüz kıblemize dönerek, namazlarımızı kılmamızda elbette hiçbir sakınca yoktur. Fakat şunu bilmeliyiz ki Allah'a yönelmek, onun huzuruna durmak için, ALLAH BİZLERE HİÇBİR ZORLUK ÇIKARMAMIŞ, MECBURİ BİR YÖNE DÖNEREK NAMAZ KILMAMIZI EMRETMEMİŞTİR.
 
Eğer böyle bir emir açıkça Rabbimiz vermiş olsaydı, sanırım yüzlerce yıl önce kılınan namazların, yönlerinin tespiti doğruluğu konusunda, tartışma konusu olurdu. Fakat dikkat ediniz, bu konuda ciddi bir tartışmaya hiç rastlanmaz.  Şunu düşünmenizi rica edeceğim sizlerden. Allah bu kitabı yemin ederek kolaylaştırdığını, birçok kez söylüyorsa Kur’an da, bundan yüzlerce yıl öncesinde, yönlerini dahi tespit etmekte zorlanan insanları bağlayıcı bir emir verip, Rabbin huzuruna durmamız da, çok zor bir tespitte bizleri bırakır mıydı? 
 
Bizlere namazlarımızda duracağımız yönün, mutlaka Mescidi Haram yönün de olması gerekir, yoksa kabul etmem deseydi, sanırım geçmişte kılınan ve gelecekte kılınacak onca namazın yönü konusunda sorun yaşardık ve her an korku içinde, tedirgin olurduk. ÇOK ŞÜKÜR RABBİMİZ BİZLERİ, ASLA ZOR BİR İBADETLE, TEDİRGİN OLACAĞIMIZ BİR DURUMLA, KARŞI KARŞIYA BIRAKMAMIŞTIR. Geçen gün basından okudum, bir caminin kıblesinin, yanlış yöne baktığını tespit etmişler, yıllarca kimse farkında bile olmamış. Tabi o toplumun üzüntüsünü, orada namaz kılan cemaatin telaşını çok iyi tasavvur ediyorum. Ya Rabbimiz gerçekten, böyle kesin bir emir vermiş olsaydı, ne olurdu o camide namaz kılanların hali. İşte güzelim İslam ı, ne hale soktuğumuzun acıklı bir örneği.  Bizler bu kadar kolay bir dini, nasıl zorlaştırabiliriz onun yarışına girmişiz. Bakalım daha ne kadar zorlaştırıp, Rabbin hışmına uğrayacağız, bunu da zaman gösterecek.
 
Ben bu konuyu, Kur’an ayetlerini bir bütün olarak düşündüğümde bunları anladım. Yanılıyorsam Yüce Rabbime sığınırım. Benim yaptığım, Allah'ın önerdiği gibi, rivayet ve sanı bilgilerden uzak ayetleri düşünerek, aklımı kullanarak Allah'ın ne söylediğini, bizleri nereye yönlendirmeye çalıştığını, yine rehberine danışarak anlamaya çalışmaktır. Yaptığım ve yapacağım yanlışlarımı ne olur affet Rabbim.
 
BU YAZDIKLARIM, BENİM KUR’AN DAN ANLADIKLARIMDIR, YALNIZ BENİ BAĞLAR. Sizlere de düşen, Kur’an'ı anlayarak bol bol okuyup, Allah'ın önerdiği gibi batıl, rivayet ve sanıdan uzak ayetler üzerinde düşünerek anlamaya çalışmak ve imtihanımızda bizzat kendimiz gayret göstermek olmalıdır. Ayetleri eğer Kur’an dan delil bulmadan, beşerin rivayetleri ile anlamaya çalışırsak yolumuzun, KIBLEMİZİN nereye ulaşacağından, asla emin olamayız. Bizler beşeriz her zaman hata yaparız, bunun unutulmaması gerektiği gerçeğinden yola çıkarak, Allah'ın rehberinden, güneşinden, gönül gözünden elimizden geldiğince yararlanma yolunu seçmeliyiz, ona danışmadan hiçbir şey yapmamalıyız. Allah sizlere rehber olsun, gönül gözü olsun diye indirdim dediği kitap, asla anlaşılması zor bir kitap olamaz. Ben anlayamam diyen, anlayarak Kur'an'ı okumayıp üzerinde düşünmeyen bilmelidir ki, bu yolu izlemeyenlerin, gönül gözleri asla açık olamaz. Böylece de Kur’an gerçeklerini görmesi, anlaması da mümkün değildir.
 
GÖNÜL GÖZÜMÜZÜN ANAHTARINI, GÖZLÜĞÜNÜ GELİN KUR’AN DAN ALALIM VE O KAPIYI AÇALIM. EĞER O KAPININ ANAHTARINI, GÖZLÜĞÜNÜ BEŞERDEN, RİVAYETLERDEN ALMA YOLUNU SEÇERSEK, ASLA O KAPIYI AÇAMAYACAĞIMIZI DA BİLMELİYİZ. ONUN ANAHTARI TAKLİT EDİLMESİ İMKÂNSIZ, FURKAN'IN İÇİNDE SAKLIDIR.
 
Bizler her doğru bilgiden yararlanmalıyız. Çünkü Kur’an'ın onayından geçen her bilgi, örnek bizlere fayda sağlayacaktır. Tüm bu gerçeklerin, farkında olanlara ne mutlu. Dilerim farkında olan ve Allah'ın emrettiği KIBLEDE yol alan, Rabbin azınlık halis kullarından oluruz.
 
Saygılarımla 
Haluk GÜMÜŞTABAK.