Bugünlerde televizyonlarda, dini konularda sorulan en çok soru, başörtüsü Allah emri olarak Kur’an da var mıdır sorusu oluşturuyor. Kimi konuşmacılar hayır yoktur diyor, genel çoğunluğu ise evet Allah Nur suresi 31. ayetinde kesinlikle başın örtülmesini emrediyor, şeklinde açıklama yapıyorlar. Biz okuma alışkanlığı olmayan toplum olarak da normal olarak, eğer isminin önünde birde kocaman bir unvan varsa, birde çoğunluk söylüyorsa, hiç kuşkusuz o zaman demek ki Allah emriymiş diyor ve öyle kabul ediyoruz. Peki, bu yol doğru bir yol mu? Çoğunluğun sözlerine inanmak, bizleri Allah a ulaştırır ve Rabbin katında mahcup etmez mi dersiniz?
Elbette bende hata yapmamak adına bu konularda çok düşündüm ve araştırmalar yaptım. Sonucunda tek hâkim ve yargılayıcının gönderdiği, bizlerin anayasası olan kitaba, yani Kur’an a danışmanın en doğru yol olduğuna karar verdim. Kur’an ı anlayarak ve düşünerek ilk kez okuduğumda, doğru anlamamda faydası olacak, hatta hiç unutmamam gereken bazı ayetler dikkatimi çekti. Bunları sizlerle paylaşmak isterim.
Enam 116: YERYÜZÜNDEKİ İNSANLARIN ÇOĞUNLUĞUNA UYARSAN SENİ ALLAH YOLUNDAN SAPTIRIRLAR. Sadece sanıya uyarlar onlar ve sadece saçmalarlar.
Ankebut 51: KARŞILARINDA OKUNUP DURAN BİR KİTABI SANA İNDİRMİŞ OLMAMIZ ONLARA YETMİYOR MU? Bunda, inanan bir toplum için elbette ki bir rahmet ve bir öğüt vardır.
Zühruf 44: Gerçek şu, bu Kuran sana ve toplumuna elbette ki bir hatırlatıcı/bir düşündürücü/bir şeref/bir öğüttür. BU KİTAPTAN SORUMLU TUTULACAKSINIZ.
Ayetler üzerinde kısaca düşünelim. Demek ki çoğunluğun inancı, her zaman doğru olmayabiliyormuş. Allah bu konuda uyarıyor ve çoğunluk inanıyor olması, onun doğru olacağına kanıt olamaz diyor. Kur’an ı yeterli görmeyenler içinde Rabbimiz uyarıyor ve diyor ki, sana indirmiş olduğumuz Kur’an yetmiyor mu? Demek ki yetiyor ama bizler bunca açık ayetleri gördüğümüz halde, her şey Kur’an da yazmıyormuş deme yanılgısını gösteriyoruz. Çok daha ilginci, Allah sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum dediği halde, bizler hala yalnız Kur’an ile iman olmaz diyerek, beşerin yazdığı ciltlerce dolusu FIKIH kitaplarına sarılmakta bir sakınca görmüyoruz.
Gelelim konumuza, yine Kur’an ı birçok kez anladığım dilden okuduğumda ise, Rabbimiz`in bizlere indirdiği Kur’an hakkında bakın nasıl bir kitap olduğunu, hangi ayetlerle anlatıyor, bir örnek verelim. ( Nisa 82 ; Kur an`ı, iyice okuyup düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah`tan başka birinin katından gelseydi, elbette ki onun içinde birçok ihtilaf bulacaklardı. ) Bu ayete baktığımızda demek ki Rabbimiz bizleri bu kitabı okuyup, daha sonra düşünmemizi, akıl etmemizi emrediyor. Ama hangimiz okuduk anlayarak, lütfen kendimize bir soralım önce? Kur’an birçok ayetinde, buna benzer ayetlerin sonunda bakın neler söylüyor.
(Eğer aklınızı işletirseniz Allah size ayetlerini açık-seçik göstermiştir. Ali İmran 118) (İşte Allah, ayetleri size böyle açıklıyor ki düşünüp anlayasınız. Nur sur. 61) (Hâlâ aklınızı çalıştırmayacak mısınız? Enbiya sur. 10) (Sadece aklı ve gönlü işleyenler düşünüp ibret alır. Rad sur. 19) (Hâlâ düşünmüyor musunuz? ” Enam sur. 50) (Hala aklınızı işletmeyecek misiniz? Araf sur. 169)
Şimdide Kur an ın nasıl bir kitap olduğunu bakın ayetlerinde nasıl açıklıyor Yaradan.
Nahl 89: ….. Sana bu Kitap`ı indirdik ki her şey için ayrıntılı bir açıklayıcı, bir kılavuz, bir rahmet, Müslümanlara da bir müjde olsun.
İsra 89; Yemin olsun, biz bu Kuran`da, insanlar için her benzetmeden nice örnekler sıraladık. Ama insanların çoğu inkâr ve nankörlükten başka bir şeyde diretmediler.
Nisa 174: Ey insanlar! Size Rabbinizden apaçık, çok parlak ve güçlü bir kanıt gelmiştir. Biz size, her şeyi açık seçik gösteren bir ışık gönderdik. 175. ayet; Allah`a inanıp O`na sarılanları O, kendisinden bir rahmetin ve lütfun içine sokacak ve onları kendisine ulaşan dosdoğru bir yola kılavuzlayacaktır.
Sizlere yukarıdaki ayetlere benzer yüzlerce ayet sayabilirim, dikkat ederseniz hepsinde ne diyor Allah? Ayrıntılı açıklayıcı, kılavuz, müjde, her benzetmeden nice örnekler, her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduk, apaçık çok parlak güçlü bir kanıt. Ama bizler ne yazık ki bu uyarılardan hiç ders almıyoruz. Çünkü Kur’an ile bağımızı kestiler.
Şimdide asıl konuya geçelim. Ne demiştik, başörtüsü Allah emri midir? Allah emridir diyerek, bakın bu ayette Allah başörtüsünü farz kılmıştır dedikleri Nur suresi 31. ayete, şimdi de birlikte bakalım ve delil gösterdikleri cümleyi yazalım, daha sonrada benim vereceğim örneklerle karşılaştıralım. Ama kararı siz vereceksiniz ben değil. Çünkü insanın bizzat kendisinin düşünmesini ve karar vermesini Allah emrediyor.
Nur suresi 31. ayette geçen cümleyi ve orada verilen emri yazalım. (Örtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar. ) Ama başörtüsünü emrini savunan kişiler burada geçen hımar kelimenin başörtüsü olduğunu ısrarla söyledikleri için, şimdide onların istedikleri şekilde yazalım. (Başörtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar. ) Şu anda her şeyi unutalım ve önce yukarıda yazdığım ayetleri düşünelim. Burada emredilen konu nedir? Yani bu cümleyi dilbilgisi kurallarına göre incelediğimizde cümlenin yüklemi nedir? Yani konunun özü ve bizden istenen nedir? Başın örtülmesi mi, yoksa göğsün örtülmesi mi? Burada hem başın örtülmesi, hem de göğsün örtülmesi emri var diyenler var.
Diyelim bir an yine her şeyi unutup, burada iki emir veriliyor, diye kabul edelim. Kabul ettiğimizde, açık olarak göğsün örtülmesi, gizli bir anlamla da aslında başın örtülmesi emrini dolaylı emrediyor diye kabul edelim. Peki, Allah gizli, dolaylı olarak bir emir verebileceğini söylüyor muydu Kur’an da? Yukarıda sizlere birkaç ayet örneği verdim ki, bunlara yüzlercesini daha verebilirdim, hiç birisinde bu şekilde bir emir ve hüküm vermeyeceğini, tam tersine açık ve anlaşılır bir şekilde verileceğini söylediği gibi ne diyordu?
(YEMİN OLSUN, BİZ BU KURAN`DA, İNSANLAR İÇİN HER BENZETMEDEN NİCE ÖRNEKLER SIRALADIK. ) (İNSANLAR İÇİN HER TÜRLÜ ÖRNEĞİ, DEĞİŞİK İFADELERLE GÖZLER ÖNÜNE KOYDUK)
Dostlarım, kardeşlerim bu ayetlerde sizce, dolaylı hüküm/emir verilebileceği söyleniyor mu? Hiçbir ayetten, dolaylı bir emir verileceği, anlaşılmadığı gibi, tam tersini söylüyor Allah. Diyelim ayetin birisinde dolaylı bir şekilde anlattı, madem her benzetmeden nice örnekler verdim, her örneği değişik ifadelerle anlattım diyor Kur’an, acaba daha sonra Kur’a nın hiçbir yerinde nedendir dersiniz, kadın saçını örtmelidir namahremdir asla demiyor? Bu ayetler, uyarı ve ikazlar, sizlerin dikkatinizi çekip sorma gereği duymadınız mı?
Şimdide konunun daha iyi anlaşılması için, daha farklı örnek vermek istiyorum. Diyelim ki Allah Kur’an da şöyle bir ayet göndermiş olsaydı, bizler bundan ne anlamalıydık?
(Kadınlar gömleklerini giydiklerinde, gömleklerinin boyunu göbeklerinin altına kadar uzatsınlar ki göbekleri görünmesin. )
Şimdi soruyorum sizlere, bu ayetten neyin emredildiğini anladınız? Eğer hem gömlek giymek, hem de göbeğin örtülmesi farzdır diyorsanız, o zaman Nur suresi 31. ayette başörtüsü de farzdır demekte haklısınız derim. Yok, bu ayette Allah göbeğin örtülmesini emrediyor diyorsanız, o zaman Nur suresi 31. ayeti, daha dikkatle okuyun ve karar verin derim. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Daha önce başka bir yazımda da verdiğim örneği tekrarlamak istiyorum. Yine Allah Kur’an da şöyle bir ayet indirmiş olsaydı, acaba bunu nasıl anlamalıydık sizce?
(Ey inananlar, namaza durmaya başladığınızda elinizde veya ayağınızda bir kanama başlarsa, çoraplarınızla kanayan yeri sarın ve kan durmuş ise namazınıza devam edin. )
Bu uyardan, hangi emri anlamalıyız? Yine eğer iki emir var, birisi çorabın giyilmesinin farz olduğu, diğeri ise kanama durduktan sonra namaza başlamalıyız, emrinden bahsediliyor diyorsanız, evet Nur suresi 31. ayette geçen başörtüsü de farzdır diyebiliriz. Yok, hayır burada çorabın farzlığından bahsetmiyor, yalnız namaza durmadan önce kanın durdurulması isteniyor diyorsanız, lütfen Nur suresi 31. ayet üzerinde biraz daha düşünün derim.
Konu gelmişken, size bir tartışmamız esnasında bana cevaben yazdığı, Sayın Sami Hocaoğlunun yazısından bir alıntı yapmak istiyorum. Aslında bana cevap verirken bile, kendi düşüncesinin yanlışlığını kendisi söylüyordu farkında olmadan. Bakın bana nasıl bir örnek vermişti.
( (Nur 31. ayetin başörtüsünü emreden cümlesi aslında neyi emretmektedir? Açık ve net olarak şunu: Cahiliye döneminde bir aksesuar olarak başın üzerinden sırta atılan örtüyü bütün bir boynu ve gerdanı da kapatacak şekilde mazbutça örtmeyi. )
Bu sözlere baktığımızda, doğru bir gerçeği önce söylediğini görüyoruz, o da Arapların başın örtülmesi erkekte de kadında da hem aksesuar yani geleneklerinde geçen bir giyim, hem de iklim şartlarının bir gerekliliği. Demek ki zaten Araplarda başın örtülmesi gelenekmiş. Peki, eğer başın örtülmesi daha önce gelenekse, Allah başın örtülme emrini verirken, başınızı o gelenekten örttüğünüz örtünüzle biraz da göğüslerinizi kapatın diye mi verir başörtüsü emrini, yoksa daha önce doğru dürüst takmadığınız o aksesuarı, bundan sonra benim emrim olarak bu şekilde takacaksınız ve kadın asla saçını göstermeyecek diye mi emreder?
Karar sizlerin, hesabı kimse kimsenin yerine vermeyecek. Bakın Diyanet’e sorduğum, bu konu ile ilgili soruma nasıl bir cevap vermişti, bir alıntıyla onu da aktarmak isterim.
(İslâm dini tesettüre böyle önem vermekle birlikte, örtünmenin şekli konusunda ayrıntıya girmemiş, bunu örf ve âdete bırakmıştır. Böylece her çağda ve her bölgede bu emrin yerine getirilmesine imkân verilmiştir. Sonuç olarak tesettür evrensel, sürekli bir hüküm; örtünmenin şekli ise yereldir.
İslam`ın bütün emir ve yasaklarına uyulması, her Müslüman dan beklenir. Ancak inkâr edilmeksizin bunlardan bir veya birkaçına riayet edilmemesi kişiyi dinden çıkarmadığı gibi, diğer dinî görevlerini yerine getirmesine engel teşkil etmez. Örtünme emri de bu çerçevede değerlendirilmelidir. )
Buda Diyanetin düşünceleri. Her ne hikmetse, Kur’an ın bu konuda ayrıntıya girmediğini söyleyip örf ve adete bıraktığı açıklamalarından sonra, yine de başın örtülme emrinin Kur’an dan çıktığını söyleyebilmektedirler. Eğer bizler Kur’an ı referans almadan imanımızı yaşıyorsak, hesabın görüleceği O çetin gün, büyük sürprizlerle karşılaşabiliriz, lütfen bunu unutmayalım.
Allah`in doğru yolundan gitmek isteyen, bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği, Kur’an ın ipine sarılır. Emin olmadığın bilginin ardına düşme diye uyaran Rahmanı, lütfen dikkate alalım, yoksa çok pişman oluruz.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
https://www.facebook.com/Kuranadavet1/?ref=aymt_homepage_panel
http://halukgta.blogcu.com/
http://kuranyolu.blogcu.com/